Fotoğraf: Kalkınma Atölyesi
Öncelikle vurgulanmalı ki, mevsimlik tarım işyerlerinin tamamı 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında olduğu halde, yasalar uygulanmıyor. Kanunların uygulanmadığı bir ortamda, mevsimlik tarım işlerinde çalışma koşullarının onlara iş bulan tarım aracıları vasıtasıyla düzenlenmeye çalışılması sorunlu.
İşverenler yasal yükümlülüklerini bilmediklerinde, alınmak istenen önlemlerin işe yaraması beklenemez. Ancak, uygulamada tarım aracıları marifetiyle, mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarına düzen verilmeye çalışılıyor. Bu nedenle, tarım aracılarından yasal olarak beklenen sorumluluklar değerlendirilecek.
19. yüzyıldan beri
Türkiye’ de 50'nin üstünde ilde mevsimlik tarım işleri yapılıyor. Mevsimlik tarım işlerinde elbette yerel çalışanlar bulunsa da, mevsimlik gezici tarım işçiliği yaygın olarak gerçekleşiyor. Mevsimlik gezici tarım işçiliğinin tarihçesi 19. yüzyıl başlarına kadar gidiyor. Çukurova’da başlayan ve konjonktürel olarak pamuğa duyulan ihtiyaç nedeniyle üretimi arttırılan pamuğun toplanabilmesi için Suriye’den, Kıbrıs’tan işçiler gelirken, civar yerleşim alanlarından da geçici olarak işçiler getirilmiş ve böylece gezici tarım işçiliği 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren eylemli olarak başlamış. Çukurova’da başlayan mevsimlik gezici tarım işçiliği, zaman içerisinde, ülkenin pek çok alanında gündeme gelmiş.
Mevsimlik gezici tarım işçiliği ile birlikte fonksiyon kazanan aracılar, çalışanları ihtiyaç sahipleri ile buluşturmaya çalışarak iş ve işçi bulma fonksiyonunu görmeye başlamış. Genellikle, kendisi de mevsimlik tarım işçiliğinden gelen tarım aracılarının, günümüzde iş bulma fonksiyonu yanında genellikle mevsimlik tarım işçileriyle birlikte alanda kalarak, çalışanların alışveriş işlerini karşılamak, sağlık sorunu gibi kurumlarla ilişkili ihtiyaçlarına yardımcı olmak, yaşam alanı ile ilgili sorunlarla ilgilenmek, işverenin isteği üzerine, işçilerin devamlılığını takip etmek gibi fonksiyonları da olabiliyor.
1946, İş ve İşçi Bulma Kurumu
Mevsimlik gezici tarım çalışanlarına iş, toprak sahiplerine de işçi bulma fonksiyonu tarihsel süreç içinde doğan ve günümüze kadar gelerek, bugün de önemli rol üstlenen tarım aracılığından onlarca yıl sonra kurumsal olarak bu fonksiyonu görmek üzere 1946 yılında İş ve İşçi Bulma Kurumu kuruldu. Daha sonra, “Türkiye İş Kurumu” adıyla devam eden Kurum, iş ve işçi bulma fonksiyonunu kendi tekeline alarak sanayi ve ticari yaşamda gerçek ve tüzel kişiliklere yakın tarihe kadar yetki vermediği halde, tarım işlerinde baştan itibaren tarım aracılığına izin vermiş. Bu nedenle, Kurum ilk defa 1978 yılında Tüzük ve Yönetmelik ile tarım aracılarının, çalışma usul ve yükümlülüklerini düzenlemiş. Halen 2010 yılında düzenlenmiş yönetmelik yürürlükte.
Tarım aracılarından beklenenler
Kurum, “Tarımda İş Aracılığı Yönetmeliği” ile tarım aracılarının, öncelikle kendilerini Kuruma kaydettirmesini istiyor. Kayıtlı olmadan faaliyette bulunmalarını da yaptırıma bağlamış. Yönetmelik uyarınca, tarım aracısının en az ilkokul mezunu olması gerekiyor. İşverenle, işçiler adına sözleşme yapması (sözleşme örneği Kurumca düzenlenmiş), taraflar ve kendisi tarafından imzalanmış sözleşme örneğini 10 gün içinde Kuruma göndermesi, çalışma sahası ile konaklama alanı arasındaki ulaşımın, işverenle birlikte uygun koşullarda oluşturulması, işçilerin barınma yerlerini, yeme ve yatma durumlarını sağlığa ve barınma koşullarına uygun biçimde sağlamak için mahalli mülki idare amirlikleri nezdinde gerekli başvuruları yaparak takip etmesi isteniyor.
Bu işleri yaparken sadece işverenden ücret alınacak, işçilerden alınmayacak. Yıl sonunda Kuruma faaliyet raporu yazılacak (1). Faaliyet raporunda, aracılık yaptığı tarım işçileriyle ilgili bilgiler ve sayılar yanında, rapor edilmesi istenen ve dikkat çeken iki husus daha var. Bunlardan biri, işçilerin devamlılığı ile ilgili puantajların ve tarım işçilerine ücret ödenirken düzenlenmiş kayıtların tutulup tutulmadığı, tutulmuşsa rapora eklenmesi, diğeri ise işverenin işyerinde alması gereken sağlık ve güvenlik önlemleriyle, iş kazası ve meslek hastalığına karşı alınması gereken tedbirleri almış olup olmadığını bildirmek.
Tarım aracılarının profili
Kurumsal olarak tarım aracılarının çalışma usul ve esaslarını düzenleyen yönetmelik, yönetmelik ekindeki sözleşme örneğinde yer alan konularla ilgili taahhütler, aracının Kuruma vereceği faaliyet raporunda yer alması gereken hususlar ve Kurum tarafından şekillendirilmiş diğer yönlendirmelerde yer alan yazılı kurallar çerçevesinde çalışması beklenen tarım aracılarının profili önem kazanıyor.
Sahada yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre, tarım aracılarının eğitim düzeylerinin oldukça sınırlı olduğu anlaşılıyor. Örneğin, Kalkınma Atölyesinin, tarım aracıları ve çocuk işçiliği konusunda gerçekleştirdiği 2018 tarihli araştırmasına göre, tarım aracılarının yüzde 12.9'u okuma yazma bilmiyor, yüzde 7.9'u okula gitmeden okuma yazma biliyor, yüzde 18'i ilkokulu terk, yüzde 33.1'i ilkokul mezunu, yüzde 0.7'si ilköğretim terk, yüzde 5.0 ortaokul terk, yüzde 5,8'i ortaokul mezunu, yüzde 1.4'ü üniversite mezunu (2).
Pikola Derneği’nin doğu ve batı karadenize işçi getiren tarım aracılarının veri tabanı için yürüttüğü 2017-2018 tarihli bir başka araştırmada ise, tarım aracılarının yüzde 9'unun ilkokul mezunu olmadığı anlaşılıyor (3).
Türkiye İş Kurumuna kendisini kaydettirerek aracı belgesi almış tarım aracılarının oranı, Kalkınma Atölyesinin araştırmasına katılanlar itibarıyla yüzde 46, almayanların oranı ise yüzde 54. Aynı araştırmadan, kayıtlı aracı sayısının Adana’da 166, Şanlıurfa da ise 179 olduğu fakat “Adana Tarım Aracılığı Derneği”ne göre, Adana’da tahminen 2000, Şanlıurfa’da ise 500-600 aracının çalıştığı anlaşılıyor. Pikola Derneği araştırmasına katılan aracılara göre, belgesi olanlar yüzde 5, olmayanlar yüzde 95 olarak belirlenmiş.
Kalkınma Atölyesinin araştırmasına katılan aracılara göre, aracı belgesi olmayan tarım aracılarının yüzde 81.6'sı belgeye gerek olmadığını, yüzde 2.6'sı belgeyi almayı bilmediğini, yüzde 1.3'ü ise belgenin nereden alınacağını bilmediğini belirtmiş.
Pikola Derneği araştırmasına katılan aracılara göre, tarım aracılarının yüzde 73'ü iş mevzuatı hakkında bilgi sahibi değil.
Anlaşıldığı kadarıyla, öncelikle tarım aracılarının büyük çoğunluğu kayıt dışı faaliyet gösteriyorlar. Kendilerinden beklenen yükümlülükleri destekleyecek vasfa sahip gözükmüyorlar. Üstelik, Kurumun tarım aracılarının vasfını yükseltecek bir çabası da yok. Kuruma kayıt yaptırmadan geleneksel yöntemlerle faaliyet gösteren bir aracının, Kurum tarafından istenen fonksiyonları yerine getirebilmesi zaten olanaklı değil.
Ne yapılabilir?
Aracı belgesinin varlığı ile ilgili bir fayda algılanmadığından, belge olmadan çalışılamaz konuma da gelinmediğinden olsa gerek, tarım aracılarının kendilerini Kuruma kaydettirme ihtiyacı duymadıkları anlaşılıyor. Üstelik, uygulamada kendisine bir fark yaratmayan belge için para ödemeleri gerekiyor.
Bu durumda Kurum, tarım aracısı olarak çalışacakların öncelikle kendisini Kuruma kaydettirmesini sağlayacak önlemler geliştirmeli. Tarım aracılarının, sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için uygun vasıfta bir birikime sahip olmaları sağlanmalı.
Halen Kurum, belge almadan tarım aracılığı yapılmasını ceza yöntemi ile önlemeye çalışıyor. Ancak cezanın önleyici bir rol oynamadığı açık. Bu nedenle, Kurumun bu soruna çözüm araması gerekiyor. Çözüm, teşvik olabilir. Kurum, aracının ihtiyaç duyacağı bilgileri, belge almanın ön koşulu olarak kurslarla verebilir. Kurslarda, kişinin eğitim düzeyi ilkokul seviyesine çıkartılabilir. İşveren ve çalışacaklar adına sözleşme yaparken, Kuruma faaliyet raporu yazarken yararlanacağı bilgiler kurslarda verilebilir. Özellikle, konaklama alanı ile işyerlerinde dikkat edilmesi gereken temel sağlık ve güvenlik bilgileri verilerek, aracının kendisini yetkin hissetmesi sağlanabilir. Bilgilendirme kurslarına, aracılık belgesinin yenileneceği yıllarda da devam edilmesi sağlanabilir.
Ancak,
* Aracının, yönetmelik hükmü uyarınca, işveren ve işçilerle birlikte düzenleyecekleri sözleşmeyi, sözleşmede yazılı hususları “taahhüt” ederek imzalamaları gerekiyor. Yıl sonunda aracı tarafından Kuruma örneği Kurumca belirlenmiş faaliyet raporu verilirken, varsa puantaj ve işçiye ödenen ücretlerle ilgili tutulmuş kayıtların eklenmesi isteniyor. İşverenin, işyerinde sağlık ve güvenlik önlemleri ile iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı tedbirleri alıp almadığının rapor edilmesi bekleniyor.
Kayıtlı olsun olmasın aracılar genellikle mevsim sonunda çalışanların hakettikleri ücreti işverenden alıyor ve içinden kendi payını alarak kalanını çalışana veriyor. Bunları belgelemesi olanaklı değil. Kaldı ki, Borçlar Kanunu kapsamında oldukları halde, işverenlerin yükümlülükleri takip de edilmediği için ücret ödendikçe işveren tarafından düzenlenmesi ve çalışanlara verilmesi gereken ücret hesap pusulası da gündemde olmadığından, aracı tarafından faaliyet raporuna sözü edilen belgelerin eklenmesi olanaklı değil (BK.m.407).
Yine, işverenin işyerinde sağlık ve güvenlik önlemleri alıp almadığının faaliyet raporunda Kuruma bildirilmesi isteniyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, işverenlerin bile hekim ve iş güvenliği uzmanları ile birlikte yürütmeye çalıştığı uzmanlık gerektiren önlemlerin, hala geleneksel yöntemlerle çalışan aracıların, önlemlerin alınıp alınmadığı doğrultusunda fikir oluşturarak faaliyet raporunda yer vermesi olanaklı değil. Aracılar kayıt altına alınsa ve bilgilendirici kurslardan geçirilseler de bu konuda Kuruma gerçekçi bir bilgi geçmesi mümkün değil. Bu nedenle, içeriği Kurumca belirlenmiş sözleşme örneğindeki aracının taahhüt etmesi istenen hususlar ve faaliyet raporunun içeriği gözden geçirilmeli.
6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında oldukları halde, hala mevsimlik tarım işyerleri işverenlerinin yasal yükümlülüklerden sorumlu tutulmadığı bir ortamda, işverenin kontrolünün dolaylı olarak tarım aracılarına yaptırılması yaklaşımından vazgeçilmeli.
* Konaklama alanı ile işyeri (tarla) arasındaki ulaşımın uygun araçlarla yapılması konusunda tarım aracısına da görev yükleniyor (Yön.m.11). Uygulamada bu konunun sorunlu olduğu görülüyor. Nitekim, salgın nedeniyle yapılan kontrollerde içinden 35 kişinin çıktığı minibüslerin tarım işçisi taşıdığı görülüyor. Tarım aracısının işverenin tutumunu değiştirme gücü de yetkisi de yok, Bu nedenle, tarım aracısına verilen bu görev devam ettirilmemeli.
* Tarım aracısı, işçilerin barınma yerlerini, yeme ve yatma durumlarını sağlığa ve barınma koşullarına uygun biçimde sağlamak için mahalli mülki idare amirlikleri nezdinde gerekli başvuruları yaparak takip etmekle görevlendiriliyor (Yön.m11). Halbuki, “Başbakanlık 2017/6 sayılı genelgesi” uyarınca göç alan il yönetimleri bu konuda önlem almakla görevlendirilmiş olsalar da, konaklama alanlarıyla ilgili yetersizlikler devam ederken, tarım aracılarının, yönetmelikle verilen takip görevini yapabilmesi olanaklı değil.
* Tarım aracılarının belge alarak çalışma isteklerini arttırabilmek için işverenlerin, belgesi olmayan aracılarla çalışmasını önleyecek tedbirler alınmalı.
* Bir de, çarşının konaklama alanına uzak olduğu durumlarda, ailelerin alışveriş ihtiyaçlarının tarım aracıları tarafından temin edilmesi halinde yine, sağlık sorunları yaşandığında hastalananların doktora, hastaneye götürüldüğü durumlarda ve benzeri hallerde, gördüğü hizmetlerin ve yaptığı masrafların karşılığını almasının, işçinin ücretinden pay alma olarak anlaşılmayacağı hususuna açıklık getirilmeli.
Sonuçta
4857 sayılı İş Kanununa tabi işyerleri için sonradan devreye konulan Özel İstihdam Bürosu uygulamasında, büronun işveren olarak faaliyet gösterdiği farklı bir çalışma sistemi kurulduğu halde, tarım aracıları için kayıt altına alınarak geleneksel yapının devam ettirildiği görülüyor.
Üstelik, yukarda vurgulanan tespitler bağlamında, tarım aracısına, vasıflarıyla bağdaşmayan sorumluluklar verilmiş. Tarım aracısı ile mevsimlik tarım işçiliğinin sorunlarının çözümlenmesine çalışılıyor. Halbuki, tarım aracılarının öncelikle uygun vasıfta bir birikime sahip olmalarının ve her şeyden önce Kuruma kayıtlı olmalarının sağlanması gerekiyor. Ancak, alanda rol üstlenen tarım aracılarının hepsinin ilkokul mezunu olmasının bile sağlanamadığı, büyük çoğunluğunun kayıtlı çalışmasının temin edilemediği görülüyor.
Bu nedenle, eğer olanaklı ise, tarım aracıları için geleneksel yapının dışında bir uygulama geliştirilmeli, mevcut yapı devam edecekse, öncelikle kayıt dışında kalarak aracılık yapılması önlenmeli, kayıt altına alınmasında yaptırımdan önce teşvik edici uygulamalar devreye konulmalı, yararlanacağı temel bilgilerle donatılarak kayıtlı faaliyet cazip hale getirilmeli ve sorumlulukları esas olarak iş ve işçi bulma faaliyetine odaklanmalıdır.
(NÖ)
Kaynaklar
(1) Tarım aracısı tarafından Kuruma verilecek “Faaliyet Raporu”nda yer alması gereken hususlar-İşkur.gov.tr/özel-istihdam-büroları / tarım aracıları
(2) Kalkınma Atölyesi – Tarım aracıları ve Türkiye’de Tarımsal Üretimde Çocuk İşçiliği- 2018
(3) PİKOLA- Tarım Aracılarının Veri Tabanının Oluşturulması ve Farkındalık Oluşturma Yöntemiyle Çocuk İşçiliğinin sonlandırılması Projesi Faaliyet Raporu- 2017/2018