Tarık Ziya Ekinci, teorik alandaki çalışmalarıyla ve siyasi faaliyetleri ile Kürt siyasi muhalefetinin, özelde Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) önemli bir aktörü, entelektüeli idi. TİP onun Doğu sorununa yaklaşımının kurumsal bir alanını temsil etti. 1965’ten 1969’a kadar Doğu grubu içinde ve milletvekili olarak yürüttüğü faaliyetlerle TİP’in Doğu sorunu konusundaki rotasının belirlenmesinde öncü oldu.
Kürt sorununun kamusallaşmasını sağladı. Meclis konuşmalarında, Malatya Kongresi gibi parti kongrelerinde, Doğu mitinglerinde ses oldu. Ekinci’nin söylemlerinde öne çıkan değerlerden biri eşit yurttaşlık ilkesinin hayata geçirilmesi ve Kürt sorunun çözüm mücadelesinin legal siyaset içinde verilmesi yönündeki değişmez ısrarıydı.
Politik mücadelesinin yanında yoksulları ücretsiz muayene eden bir doktor olarak toplumsal rolünü gündelik hayat pratiği içinde de sürdürdü. Ekinci’nin bu çok verimli hayatını, toplumsal ve siyasal rollerin farklı katmanları belirledi: Bir entelektüel olarak Ekinci, bir siyasal figür olarak Ekinci ve bir halk hizmetkarı olarak Ekinci.
Ekincinin sosyalleşmesinin ana duraklarından biri ortaokul ve lise hayatının geçtiği Diyarbakır’da, üniversiteli Kürt gençleriyle Dicle talebe yurdu etrafında sosyalleşmesi ve Fransa’daki eğitimi sırasında Marksizmle karşılaşması oldu. Fransa’daki eğitimi sırasında Marksizmle tanışması Doğu sorununa Türkiye gerçekliğiyle uyumlu sınıf perspektifinden bakmasını sağladı. Kapitalizmin eşitsiz bölgesel gelişme durumunu doğunun geri kalmışlığıyla ilişkilendirdi. Kürt toplumunun sınıfsal yapısının da değişmesi gerektiğini vurguladı. Bölgesel sosyo-ekonomik az gelişmeye dayalı muhalefetiyle toprak reformu, feodal yapının yıkılması, Kürt toplumunun modernleşmesi ve kapitalist olmayan yoldan kalkınma, Kürtlerin kültürel haklarının tanınması ana çözüm başlıklarını oluşturdu.
Ve 1960’lar ve 70’lerde militanlaşmaya başlayan üniversiteli Kürt gençliği ile kopuş yaşadı. Gençleri anayasal çerçeve içinde legal yoldan mücadeleye davet ediyordu.
1960’lar sonunda TİP’in IV. kongresinde alınan kararlar sonucu partinin kapatılmasıyla sonuçlanan tartışmalarda, eski kuşak aydınlarla genç kuşak arasındaki mesafe biraz daha açıldı. İçinde Ekinci’nin de yer aldığı 1940’ların Dicle talebe yurdu etrafında sosyalleşen (birçoğu) Kürt sorununu etnik çerçeveden okumamış aydın kuşağı yanında yavaş yavaş filizlenen daha eylem odaklı çoğu üniversiteli genç aktivist kuşak arasındaki fikir farklılıkları Kürt sorununun çözüm yöntemi üzerinden ayrılıyordu temel olarak. Daha çok TİP içinde büyüyen bu genç kuşak giderek Türk solundan özerkleşecekti.
Kürt örgütleri etrafında farklı gruplar öncüllerinden farklı olarak Kürt sorununu etnik bir çerçeveden değerlendirecekti. Ekinci bu genç kuşağın 1970’lerde araziye/mekana dayanan (territoriality) etnik kimlik ve sömürgecilik söylemlerine çok uzaktı. Kalkınma, çerçevesi anayasayla belirlenmiş eşit yurttaşlık ve legal siyaset en temel ayrışma noktalarını oluşturdu. Ona göre territoriality ulusal kimliği tanımlayamazdı.
Kürt siyasal hareketini eleştirmekten hiç çekinmedi. DDKO toplu savunmalarına bireysel katılma cesaretini gösterdi. Evrensel normları koruyabilmesi onu zamanın ve koşulların ötesine götürdü. Belki de Türkiyelilik tezinin ilk temsilci oldu.
Ekinci’nin günümüz yazılarına bakarsak Türkiye’nin anayasal sistemi içerisinde ve uluslararası sözleşmelerin dayandığı evrensel ilkeler çerçevesinde Kürt sorununun eşit vatandaşlık ve dil üzerinden çözülebileceği bir söylemi vurgulamaya devam ettiğini görürüz.
Gerek parlamento içi gerekse parlamento dışı faaliyetleri ile Kürt sorununu kamusallaştırması ve çözüm yollarını evrensel değerlere dayanarak önermesi, Türk temsili açısından sosyal dönüştürücü rolü, Ekinci’yi Gramsci’nin organik ve geleneksel entelektüel tanımlaması arasında bir yere koyar. Edward Said’e göre entelektüelin ancak içinde bulunduğu toplumsal yapıda bir işlevselliği vardır. Bu işlevsellik toplumun yeniden üretimi içinde yer almaktır. Entelektüelin bütünleştirici rolüdür.
Sosyal-dönüştürücü misyonu Ekinci’yi Gramsci’nin organik-geleneksel entelektüel tanımına yaklaştırırken bağlayıcı-bütünleştirici rolü Said’e yaklaştırır. Said’in terminolojisiyle söylersek entelektüel biraz yalnız biraz da marjinaldır. Gerek iktidara gerekse Kürt siyasal muhalefetine yönelik eleştirileri onu zaman zaman yalnızlaştırmış, marjinal kılmış belki de arafta olma haliyle baş başa bırakmıştır…
***
92 yaşındaydı Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile ziyaretine gittiğimizde. Doktora tezimi yazıyordum.
Keskin hafızasından ve hala diri tuttuğu merakından etkilendiğimizi söyleyince “artık yeter” demişti, önce anlayamamıştık. Vaktinin geldiğini düşünüyordu. Eşi ve sevdiklerine yük olmaktan korkuyordu. En son 2022’de Turcica dergisine yazdığım bir makale üzerine e-posta almıştım kendisinden. Yazdığım makaleyi zenginleştirecek bir çalışma göndermişti. Sağlık sorunlarından bahsediyordu. Çok sıkıntı çektiğini yazıyordu mesajında. Ama her şeye rağmen hayatla bağını sıkı tutmaya devam ediyordu.
Tarık Ziya Ekinci’nin bianet’teki yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Tarık Ziya Ekinci kimdir?
(SM/AS)