Tahliyesi ertelenmeseydi, yazar Sadık Aslan, yeni öykü kitabının yayınlanmasından kısa bir süre önce hapishaneden çıkacaktı.
16 Mayıs’ta tahliye olması gereken Aslan, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararına takıldı. Bir süredir söz konusu Kurullar, 30 yıl hapishanede kalıp tahliye olması gereken özellikle Kürt siyasi mahpusların tahliyesini, “sudan gerekçelerle” ret ediyor.
Bu uygulamadan Sadık Aslan da payını aldı ve tahliyesi 6 ay sonrasına bırakıldı. Söz konusu erteleme kararıyla ilgili haberi hemen aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
TIKLAYIN - İyi halli ama "Anayasa'dan bahsettiği için" tahliyesi ertelendi
Sadık Aslan’ın söz konusu kitabının adı “Baştan Başa”. Dipnot Yayınları etiketiyle yayınlandı. Kitapta 14 kısa öykü var.
*Sadık Aslan
Aslan bundan üç yıl önce “İklim Kahverengi” (Kor Yayınları) adlı bir roman yayınlamıştı. Kitabıyla ilgili bianet’te yazdığım yazıdan sonra, ailesi aracılığıyla bana ulaşarak daha önce yayınlanan kitabı “Solgun Sarı”yı göndermişti. “Tor Hikayeleri” alt başlığıyla Lis Yayınları tarafından yayınlanan bu kitapta 7 öykü yer alıyor. Sadık Aslan "Solgun Sarı"da, doğduğu ve çocukluğunun geçtiği Mardin’in Midyat ilçesini mekan olarak seçmiş. Yazar, "kültür, halklar ve inançların şehri" sloganı ile reklamı yapılan Mardin'in, bu renkliliğinin çelişki ve çatışmalarına götürüyordu söz konusu kitapta.
TIKLAYIN - Kahverengi iklimin zeytin yeşili yaşamları
"İklim Kahverengi"nin devamı öyküler
Bu öykü kitabından sonra Sadık Aslan “İklim Kahverengi” adındaki romanını yayınladı. Rojava’nın Efrin bölgesindeki günlük yaşamın, Suriye savaşı başlamadan önceki bir dönemini anlatan. Bu kitap bir belgesel kaynak niteliğindeydi.
Sadık Aslan politik bir tutsak olarak bulunduğu hapishanedeyken yazdığı bu romanın ardından, şimdi de ikinci öykü kitabı ile karşımızda.
“Baştan Başa” öykü kitabı aslında bir bakıma “İklim Kahverengi” kitabının bir devamı niteliğinde. Kitapta yer alan öyküler, Rojava toplumunun günlük yaşamına odaklanıyor. Her bir öykü bize Efrin’de, Qamişlo’da, Serêkaniyê de, Amûdê’de geçen bir hayatın, hayatların kapısını/kapılarını açıyor.
“İklim Kahverengi”de Efrin, Halep, Şam, Qamişlo’daki savaş öncesi sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi atmosferi anlatan Aslan’ın mekanları “Baştan Başa”da da karşımıza çıkıyorlar.
Sınır
"Baştan Başa" iki bölüm halinde kurgulanmış. Birinci bölüm, Rojava ve Kuzey Kürdistan’ı, Kuzey Suriye ile Akdeniz’i ayıran geniş sınır hattı üzerinde yer alan köylerdeki yaşamı merceğe alıyor.
100. Yılını geride bıraktığımız Lozan Antlaşmasının böldüğü aileleri, komşuları, köyleri, kasabaları ve Kürt topraklarını…Aslında böldüğü hayatları…Adama, Firfirkê, Karababa, Meydan-ı Ekbes, Penîreka, Çakala… Her biri bir mekan, pek çok hikayeyi içinde barındıran mekanlar. Bu bölümde esas olarak Efrin’in köyleridir ve heybetli duruşuyla Amanos Dağları’dır bu öykülerin geçtiği yerler.
Hayatlarını bölen sınırın her iki tarafındaki insanların ihlal etmekte sakınca görmediği sınır…
Kaçakçılık
Kaçakçılık bu bölümdeki öykülerin ana konularından biri. Kaçakçılık hem bir geçim kaynağı olarak işleniyor öykülerde, hem de rutin, sıradan, çok nadir değişikliklerin olduğu hayatların yeni arayışlara açılan kapısı. Bu öykülerdeki karakterler, Richard Bach tarafından yazılan Martı Jonthan Livingston’u hatırlatıyor. Kendilerinin çizdiği ya da kendilerine çizilen sınırlara hapsolmayı aşabilmeye çalışan insanların öyküleri demek çok da yanlış olmaz. Sınır buralar için bir risk evet ama istenilen yere varmak için bir an önce aşılması gereken küçük bir engel olarak tahayyül ediliyor öykülerde.
Rutin hayatlar
Sadık Aslan bu köylerdeki rutin, “sıradan” ve “basit” hayatı ve bunun dışına çıkan insanların yaşadıkları değişiklikleri, öykü karakterleri aracılığıyla dile getiriyor.
Şöyle diyor mesela sayfa 121’de: “Fakat oranın kasveti de dışına taşacak denli fazla. Dertleri başından aşkın olan insanlara ait gündelik telaşın renksizliği dışarıdan gelenlere canlılık katmaz.”
Bu bölümde Aslan öyküler arasında geçişkenliklere cevaz veriyor. Bir öyküdeki bir karakter, başka bir öyküdeki karakterin bir tanıdığı, akrabası oluyor. Bir öyküdeki köy, başka bir öyküdeki karakterlerden birinin bağlantısının olduğu bir köy oluyor. Zaten bölüm sonunda bütün bu öykülerin finali, bir öykü olarak karşımıza çıkıyor.
İkinci bölümdeki öyküler ise Rojava’nın değişik bölgelerinde geçiyor. Bu bölümdeki öykülerde Rojava’nın köylerinin yanı sıra küçük kasabalarını gezintiye çıkarıyor Aslan. Qamişlo, Amûdê, Kobanî ve bir de Suriye şehri Halep… Bazen Asuri kızına aşık olan Kürt genci, bazen devrimcilerin hayatlarına dokunduğu küçük iki Kürt kızı, bazen de Baas rejiminin zindanlarında, ailesinin nerede olduğunu bilmeden 10 yıl kaldıktan sonra eve gelen bir gencin öyküsü…
Aslan derin gözlem yeteneğini her bir öykünün tek tek karakterleri aracılığıyla okuyucuya sunuyor. Aslan’ın öykülerindeki karakterler, hem yaşadıkları yerlerle barışık hem de bir şekilde “rahatsızlık” duyuyorlar.
“Gündoğumuna Yürüyüş” adlı anı türündeki ilk kitabıyla mahpusta başlayıp “Baştan Başa” ile sürdürdüğü yazarlık serüvenine, Sadık Aslan'ın bundan sonra “dışarıda” devam ettirmesi dileğiyle, şimdiden kendisine hoş geldin diyelim. (FD/AS)