Fenomen, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre "önemli tarihsel olgu" anlamına geliyor. Durum böyle olunca, yazıya "Hilal Cebeci fenomeni" diyerek girmek zorlaşıyor. Ama sözcüğün tanımını biraz zorlamak, hafif çekiştirmek pahasına kendilerine çekingen bir biçimde "fenomen" diyebilirim" başlangıçta.
Bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. Gerçi duymayan, bilmeyen kalmamıştır ya, adettendir.
Hilal Cebeci, yatmadan önce çektiği fotoğrafını Twitter'da yayımladı, onu izleyen sayısı birden artmaya başladı. Ardından takipçilerinin (kendisi panpişlerim diyor) ısrarlarıyla birkaç fotoğrafını daha koydu sayfasına. Olay "panpişizm" boyutuna vardı.
Kısanın kısası özet budur.
"Futbolda şike" gibi gündemin birinci sırasında olması gereken bir olay yaşanırken bile Hilal Cebeci "fenomeni" hız kesmedi. Ta ki 14 Temmuz günü yaşanan Silvan faciasına değin.
Türkiye Twitter'ında en çok konuşulanlar listesinde son bir ayda 186519 tweetle birinci sırada. En çok takipçisi olanlar listesinde de birinciliğe ulaştı. Büyük patlamayı gerçekleştiren tweeti ise en çok tekrarlananlar (retweet) listesinde üçüncü.
Özete yardımcı olsun diye bu ünlü tweeti alıntılayayım: "Yatağa girmeden önceki fotom size armağan. Biraz kötü çıktım ama idare edin panpişşlerim:))".
İlginç bir not daha. Bu son listede bir üstteki tweet Şahan Gökbakar'a ait. O da Hilal Cebeci'nin bir tweetine yaptığı "komik" (itiraf edeyim kötü espriydi) göndermeydi.
Bu yazıya başladığımda takipçi sayısı 137 bin 29'a ulaşmıştı; bitirdiğimde 146 bin 330'du. Çakma Hilal Cebeci hesabını (Hilalmemeci) bile 17 bin 24 kişi takip ediyordu. Bu hesabı açan kişi ayan beyan yazmış "Hilal Cebeci değil" diye. Ama panpişler için bu hiç önemli değil.
Hatta daha garip bir detay vereyim: Mustafa adlı biri geçen hafta hilal_cebeci adıyla bir hesap açtı. Hiç tweeti yoktu; ama 620 kişi tarafından takip ediliyordu.
Kıskanmamak elde değil. Neredeyse üç yıl önce girdiğim Twitter'da halen 176 takipçim var.
Bu kadar rakamdan sonra Hilal Cebeci'ye "fenomen" demekte fazla bir beis görmüyorum.
Peki, nedir tüm bunlar? Neler oluyor?
Google'a Hilal Cebeci yazıp, daha önce gazetelere ve dergilere verdiği pozlara baksanız, panpişlerine yatmadan önce yolladığı fotoğraf gibi onlarcasını bulursunuz. Kaldı ki sağ kolunun uzandığı mesafeden kendi fotoğrafını çeken ya da aynadaki görünümünü fotoğraflayan bir dolu kadın ve erkek (ünlü ya da ünsüz), bunları Facebook, Twitter ya da özel bloglarında yayımlıyorlar.
Hilal Cebeci'nin özelliği nedir?
Bu fenomeni anlamaya çalışanlar olmadı değil. Can Dündar yazdı mesela. Özetle askeriyedeki "aç aç gecelerine" benzetti olanı biteni. "Röntgenciler olmasa teşhirciler de olmaz"a getirdi sözü.
Basit bir röntgencilik dürtüsüyle açıklanabilir mi Hilal Cebeci fenomeni? Ben pek emin değilim. Keza sanal âlemde binlerce teşhirci, milyonlarca röntgenci var.
Serdar Turgut, "hafif sarsalamak" için davet ettiği Hilal Cebeci'ye diş geçiremedi. Hilal Cebeci fenomenini "erkekler konu seks olunca aptallaşır" hazır cümlesiyle açıklama girişimi ise bir anlamda duvara tosladı.
Ancak Dündar'ın parmak bastığı "sosyal hayatta muhafazakârlaşma eğiliminin sosyal ağlarda yaşanmadığı" noktası oldukça doğru.
Bizzat Hilal Cebeci tesettürlü fotoğraflarıyla gündeme geldiği için aslında iyi de bir örnek. Sabah gazetesine verdiği röportajında şöyle diyor: "Türbanlı fotoğraflarım özel hayattır, özel bir konudur. O görüntülerin yayınlanmamasını istemiştim çünkü sonunun böyle şeylere dokunacağını biliyordum."
Hilal Cebeci'nin geçirdiği değişim biraz zorlanırsa Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı metamorfozu simgeliyor denebilir. İlk başta kısa yoldan yırtmaya çalışan "seksi" şarkıcıydı, adı duyuldu ama çok başarılı olamadı. Daha çok sevgilisi Doğuş ile tanındı. Ardından sessizlik, sonra tesettürlü fotoğrafları yayımlandı. Dine dönmüştü, muhafazakârdı artık. Kapanma beklenen "getiriyi" sağlamadı anlaşılan.
Sanal âlemde başka bir dünya vardı: Daha güvenli, daha genç, daha etkili. Orada var olmak, yapımcı, şarkı sözü yazarı, magazinci tanıdık, para babası, ünlü sevgili gerektirmiyordu. Kendi başına var olabileceği bir alandı, kimsenin desteğini gerektirmiyordu. Hilal Cebeci, takipçilerine sebatla yanıt yazarak gösterdiği emeğe bir miktar erotizm dozu katarak bir fenomen oldu.
İşin ilginç tarafı en acımasız eleştiriyi kadınlardan gördü. 12 Temmuz'da "Panpişlerim resmen tez konusu olur bu durum, ülkemizde inanılmaz bir mahalle baskısı varmış. Offfff yazık yaaa ülkemiz adına üzücü" diye bir tweet attı.
10 Temmuzda ise şöyle yazmıştı: "Bana yazan kadınlardan ve sürekli namustan bahsetmelerinden sıkıldım. Kim bilir gizli saklı neler çeviriyorsunuz burada da namus abidesi kesiliyorsunuz."
Ve bir tane daha "Neden kızlık zarı operasyonları çoğaldı. Çünkü her şeyi yapıyorsunuz sonrada evlenmeden zar operasyonu. Bu mudur namus? Sıkıldım namus triplerinizden".
Aynı söyleşide "Twitter'da reklamını yaptığını" da söyledi.
Sanırım bu fenomenin nasıl oluştuğunu bu pencereden bakarak anlayabiliriz. Piyasaya bir yoğurt markası çıkartırken bile bir reklam kampanyası düzenlendiğini hatırlatıyor Cebeci. Eh, yeni bir albüm çalışması öncesi böyle başarılı bir kampanyayı becerebilmek herkesin harcı değildi.
Peki, panpişler dışındaki çoğunluk neden Hilal Cebeci'nin "çok başarılı bir reklam kampanyası yürüttüğünü" kabul edemiyor?
Ya da bunca nefret dolu ifadeler kullanacaklarına, ilgilenmemeyi, takmamayı seçemiyor? Ya da Serdar Turgut gibi "bir Ava Gardner değil", "John Berger'ın Görme Biçimleri'ni okumamış" diyerek aşağılamadan duramıyor?
Bu denli tahammülsüz olmamızın birçok sonucu var. Aynur Doğan'ın Harbiye'de sahnede yuhalanması da benzer bir tahammülsüzlüğün sonucu değil mi? (HK/ŞA)