24 Temmuz'da sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü kutlanacak.
Basın meslek örgütleri. Türkiye'de olmayan basın özgürlüğünü ve bunun sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacaklar.
Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında, 196 ülke arasında 112. sıraya gerilediğini ve "yarı özgür" ülkeler kategorisinde yer aldığını açıklayacaklar.
Bir kez daha tutuklu gazetecilerin sayısı güncellenecek, listeler yayımlanacak.
24 Temmuz'da sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü kutlanacak.
Basın meslek örgütleri yargılanan gazeteci sayısının iki bini aştığını; 10 bin gazeteci hakkında da soruşturma açıldığı bilgisi verecekler.
Sansür nedeniyle toplatılan, kapatma cezası verilen gazetelerin adları ve aldıkları cezalar sıralanacak.
Kaç kitabın toplatıldığı, kaç yazarın yargılandığı, kaç yayınevinin toplatılan ve hakkında dava açılan kitaplar nedeniyle, para ve hapis cezası kıskacında susturulmaya çalışıldığının bilançosu paylaşılacak...
Henüz basılmamış kitapların toplatıldığını, bu nedenle gazetecilerin tutuklandığını...
Sırf kitap çevirdiği için çevirmenlerin bile yargılandığı bir ülkede yaşadığımızın altı çizilecek.
24 Temmuz'da sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü kutlanacak.
Sansür-otosansür kıskacında gazete, radyo ve televizyonlarda çalışan gazetecilere meslek etik ve onurunun nasıl unutturulduğu, işsiz kalma, kapatılma korkusunun Demokles'in kılıcı gibi tepelerinde sallandırılarak, sahiplerinin ve hükümetlerin sesi haline getirildikleri anlatılacak.
Hükümet baskısıyla gazetecilerin, programcıların işlerine nasıl son verildiği...
Yazdıkları yazıların, haberlerin editoryal masada nasıl değiştirildiğine dair örnekler verilecek.
Medya patronlarının hükümetle iyi geçinmek adına yaptıkları özel programlar teşhir edilecek.
Radyo ve televizyonlara RTÜK tarafından verilen cezalardaki orantısızlık, muhaliflere yönelik susturma ve baskılar rakamların dilinden anlatılacak.
24 Temmuz'da sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü kutlanacak.
Basın üzerindeki sansür ve baskı politikaları, ilerici, yurtsever, devrici ve sosyalist basın üzerindeki ekstra baskılar gazetecilerin sorunları... Anlatılacak.
Ve elbette bütün bu gerçeklerin müsebbibi kendileri değilmiş gibi, olmayan basın özgürlüğünü ve gazetecilerin sorunlarını yok sayarak, Ankara siyasetinin erkekleri bildik açıklamalarını bir kez daha tekrar edecekler... Sansürün kaldırılışını kutlayacaklar.
Tabi biz içerideki tutsak gazetecileri de unutmayacaklar.
Başbakan R.T Erdoğan, kimsenin gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olmadığını söyleyecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise Türkiye'de tutuklu gazetecilerin olduğu bilgisini veren gazeteci örgütlerini, uluslararası kamuoyuna yanlış bilgi verdikleri ve Türkiye'yi küçük düşürdükleri iddiasıyla esefle kınayacak ve memlekette sansürün alası olduğu gerçeğine gözlerini kapatıp, sansürün kaldırılışını kutlayacak.
24 Temmuz'da sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü kutlanırken:
Edirne'den Tekirdağ'a Silivri'ye Gebze'den, Kandıra'dan Sincan'a Kürkçülere, Kırıklar'a, Malatya'dan- Diyarbakır'a, Van'a Bitlis'e... Memleketin hapishanelerindeki biz tutsak gazeteciler de:
Bütün bu açıklamaları izlerken, "acaba sansür kalkmamış olsaydı daha başka ne olurdu" sorusuna yanıtlar arayıp, olmayan basın özgürlüğü ve TMY'nin kurbanları olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırlatıp, özgürlüğümüzün ve başka gazetecilerin tutuklanmamasının, basının özgürleşmesinin yolunun daha çok mücadeleden geçtiğini hatırlatacağız... Bu konuda emeği geçen kurum ve meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi göndereceğiz.
Bir de, 1990'ların başında kayıplara karşı mücadelenin sembolü olan "Susma, sustukça sıra sana gelecek" sloganını salacağız gökyüzüne...
(25 Haziran 2011, Kandıra 2 No.'lu T Tipi Hapishanesi) (FE/ŞA)