Dünyanın 5670 yıllık en eski bayramı olan Akitu Bayramı, Asur ve Babiller' den bu yana bayram sevinciyle en güzel, en renkli elbiselerini kuşanırdı bir zamanlar Mezopotamya'da. Dalga dalga mavi, beyaz, kırmızı (Zarko-Hevoro-Sumoko) renkler dans ederdi Turabdin' de (Mardin ve çevresi)...
Uzun süren kıştan sonra tarımsal faaliyetlerin başlama dönemini ifade eden bu bayramda halk tarlalarda ya da kırlarda piknik yapar, toplu yemekler yerdi. Eski Mezopotamya'da Akitu festivalinin en çarpıcı kutlaması ise yeniden dirilişin sembolize edildiği törenlerdi. Buna göre tapınılan yüce tanrının sureti tapınaktaki yerinden alınır, görkemli bir geçit merasimiyle önceden belirlenen ve genellikle nehir kenarında kurulu olan Akitu tapınağına (Bit Akiti) götürülürdü.
Bu tören, yüce tanrının yer altı alemine inişini ve baharla birlikte tekrar yeryüzüne çıkışını sembolize ederdi. Babil'de ise arpa ekimi öncesi bir kutlama yapılmaktaydı ve buna da Akitu Festivali adı verilmiştir. Bu festival, sonbahar ekinoksuna denk gelen günde başlardı. Senenin gelini olarak da anılan Keldani Bayramı da 1 Nisan'da kutlanır.
Akitu, antik Akad dilinde arpa anlamına gelmektedir. Güvenlik gerekçeleriyle uzun yıllar kutlanmasına izin verilmeyen bu bayram 2005 yılında Midyat'ta içeriği boşaltılarak devlet nezdinde "Süryani Bahar Bayramı" adı altında kutlandı. Süryaniler, Mezopotamya'nın bu en eski bayramlarından birini 2005 yılında kutlamış oldu böylece.
18 Mart' da baharın müjdecisi olarak başlayan Akitu Bayramı'nın ilk gününde, inançlarına göre Süryaniler yeniden doğduklarına inanıyorlar. Ana rahminden, ana toprağına düşen bir tohum gibi düşüyorlar toprağa. Bu ülkede kendi anayurtlarında Süryanileri öldürdük, katlettik, sanki doğumları da yasakladık ikinci bir emre kadar. Bu toprakların en kadim halkının demografik çoğunluğuna bir bakın; nüfusları Türkiye geneli 18 bine düştü.
Bu ülkemin ayıbı, o bölgede ötekini yok sayan zihniyetlerin ayıbıdır. Ne çok ayıplarımız, ne çok günahlarımız var bizim. Hala bu ayıbı temizlemek için devlet nezdinde bir girişimimiz bile yok. Evet, bu ülke bir cennet, ötekini yaratma ve katletme cenneti. "Bir zamanlar Mezopotamya'da Süryaniler" demeden, gelin bu yıl ilk kez birlikte halaya duralım Süryani halkıyla. Bizler de, yok ettiklerimiz kadar yok olacağız bir gün oysa.
21 Mart'la birlikte Kürt halkı ve Ortadoğu'nun Newroz ateşini yakıldığı tam da bu günlerde gelin, birbirimizin bayramları, direnişleri karışsın, Dicle ile Fırat'ın sularının karıştığı gibi.
Turabdin'de, cumhuriyetten bu yana devletten izin alınarak görkemli bir şekilde bir kez kutlanan 1 Nisan Akitu Bayramı içerik itibarıyla tam 12 gün sürmekdedir. Kanla, zulümle örülen Ortadoğu tarihinde 12'ler o kadar önemlidir ki, 12 imamlar gibi, İsa'nın 12 havarisi gibi... Belki de İsa'nın havarileri de bundan 12'dir kimbilir? 18 Mart' dan 1 Nisan'a kadar süren Akitu Bayramı, doğanın yeşermesi gibi her gün yeni merasimlerle kutlanırdı Mezopotamya'da.
Devletin psikolojik ve bürokratik baskısından mişli geçmiş zamanlarda kalan bu bayramlar, çocukluğumuzun o kavruk düşlerindeki "şekerler" gibi içimizi tatlandırıyor durmaksızın. Gündüz ile gecenin eşit olduğu 21 Mart'da komşu halklar ve bu ülkenin asli unsuru olan Kürt halkı Newroz'u kutlarken, Süryani halkı ise cemrenin ilk yere düşmesi ve onunla başlayan Siboro Bayramı'nı (İsa Mesih'in Meryem ananın rahmine düşmesini müjdeleme bayramı) kutlarlar.
Mavi, beyaz, kırmızı renklerden ellerine sardıkları ipleri bayramın sonuncu gününe kadar yani Nisan'nın gelişine dek bileklerinde tutarlar. O büyük gün geldiğinde, tarla ve meyve bahçelerine bereket getirsin diye ağaç dallarına asarlardı bileklerinde sarılı tuttukları ipleri. Bu aynı zamanda Süryani mitolojisinde büyük anlamı olan aşk tanrıçası İshtar'ın bereketini de simgelerdi. Aşkın, cinselliğin, simgesi olan İshtar'ın, bereketin, bolluğun tanrısı olan sevgilisi Temmuz'u tekrar hayata çağrışını da sembolize ederdi o gün.
Bugün ise ne yazık ki, Süryaniler kendi bayramlarını dahi kutlayamıyor bu ülkede. Zamanla güçsüz duruma düşürülen ülkesiz ve kimsesiz/ kimliksiz kalan Süryanilere yasak getiren zihniyetler yüzünden, anavatanlarında bu bayram artık yok olmaya yüz tutmuş. Bu gün Süryani halkının kutlayamadıkları buruk bir bayram günüdür. Haydi gelin, bir bayram sevincinin coşkusuyla Süryani dostlarımızı kucaklıyalım.
1915'den bu yana yürekleri durmaksızın kanayan Süryani halkının, içinde yaşadıkları özlemleri, sevinçleri, hüzünleri bir kez olsun günışığına birlikte çıkarmak için su olalım, dost olalım, yar olalım.
Mezopotamya'nın bu en eski bayramı başta Süryani halkına ve bölgede yaşayan tüm halklara kutlu, barışa dair umutlu olsun.(ZT/NV)