Suriyeli gazeteci ve yazar Yaroub Aleesa, Şam’da yaşıyor. Aleesa’nın, 9 Aralık’ta kişisel sosyal medya hesabında paylaştığı aşağıdaki yazı, Esad sonrası HTŞ’nin başını çektiği grupların öncülüğünde şekillenecek yeni Suriye’nin, demokrat ve seküler kesimlerde uyandırdığı hissiyatı anlamak açısından bir perspektif sunduğu için Arapçadan Türkçeye çevrilmiştir.
Yarın silah sesleri dinecek. İki gün içinde başıbozukların yarattığı kaos sona erecek. Üç gün içinde Humus’taki Aleviler evlerine dönecek. Düşman İsrail’in bu boşluktan faydalanmasını engellemek için bir çözüm bulacağız ve muhtemelen bunu, yeni ülkemizin doğmasını isteyen ülkeler sağlayacak.
Bunlar, böylesine büyük bir değişimin doğal belirtileridir; geçip gidecek ve ardından gerçek mücadelemiz başlayacak. Siyaset, kültür ve medya alanlarında derin, yoğun ve uzun soluklu bir mücadeleye gireceğimizi umut ediyorum. Bu mücadelenin, fikirlerimizin, duruşlarımızın ve ülkemize dair vizyonlarımızın özgürce yarıştığı bir alan olmasını; birbirimize silah doğrultmadan gerçekleşmesini diliyorum.
Biz çeşitliliğe sahip bir ülkeyiz. Bu çeşitliliği anlamadan, ‘İslami’ ifadesini terörizmle, ‘laik’ ifadesini kâfirlikle, ‘milliyetçi’ ifadesini eski rejimle eşanlamlı kullanmayı bırakmadan ayağa kalkamayız.
Baas Partisi’nin zorla kapatılmamasını ve ideolojisine gerçekten inanan yedi-sekiz bin üyeye sahip olmaya devam etmesini (üç milyon sahte ve zorla üyelik yerine), ayrıca sendikalarda ya da parlamentoda bir-iki sandalye ile temsil edilmesini içtenlikle umut ediyorum.
Biz buyuz, burası bizim ülkemiz ve tarih boyunca böyle olduk. Elbette her kesim, kendi fikrini herkese dayatmaya çalışacaktır. Ancak bu hassas ve kritik günlerde görevimiz, bunu zorla yapmalarını engelleyecek ideolojik temelleri atmaktır.
Kendi adıma, Heyet-i Tahrir’uş Şam’ın fikirlerini ve inançlarını tüm Suriyelilere dayatmak istemesi halinde, onlara karşı duracağımı şimdiden ilan ediyorum. Bunu, yaşayan halkların deneyimlerinden öğrendiğim tüm yollarla ve “hayatıma mal olsa bile” demek zorunda kalmadan yapacağım. Yeni Suriye için en büyük temennim, hiç kimsenin bu korkutucu ifadeyi kullanmak zorunda kalmaması ve kimsenin hayatını ya da sırtındaki bir kırbaç darbesini inançlarının bedeli olarak ödememesi.
Yarından umutluyum ve geçmişe dönüp bakmak istemiyorum. Şimdiye kadar bu umudu haklı kılan birçok nedenim var ve bunlardan bazılarını sıralamak istiyorum:
- Bu büyük geçiş sürecinin tek bir damla kan dökülmeden gerçekleşmesi.
- Askeri grupların Humus ve Hama’daki Alevi mahallelerine ve köylerine girdiklerinde intikam amacı güden davranışlarda bulunmamaları.
- Ülkede, kendilerine ‘devlet adamı’ denmeyi hak eden, vatansever ve onurlu insanların var olduğunu keşfetmemiz (Şu ana kadar bunun örneği, [Esad dönemi başbakanı] Muhammed el-Celali oldu.)
- Bu tür olayları genelde takip eden başıbozuk kaosun asgari düzeyde kalması (Şam, Lazkiye ve Ceble’de birkaç münferit hırsızlık ve yangın).
- Geçiş sürecini aşmak için başarılı yerel girişimlerin ortaya çıkması; güvenliği sağlamak ve devlet kurumlarını korumak için yerel komiteler kurulması (bunların en başarılı ve en belirgin örneği Ceramana deneyimi).
- Birçok kişinin (özellikle medya mensupları, sanatçılar ve kamuya mal olmuş diğer kişiler) çok hızlı bir şekilde özeleştiri yapması.
- Son aşamaya askeri ve siyasi açıdan az maliyetle ve hızlı bir şekilde geçiş yapılması. Bununla birlikte, eski rejimin bu süreçle değil, 2011’den bu yana Suriyelilerin ve daha önceki tüm akımların (Marksistler, milliyetçiler, İslamcılar, aydınlar ve diğerleri) mücadelesiyle düşmüş olduğunu da unutmamak gerekir.
Tüm bunlar, Suriyelilerin, eski rejimin aralarına ektiği yalanların büyüklüğünü hızla fark etmelerini sağlayacak ve yeniden birbirlerini tanımaya başlayacaklar. Önceki dönemin tüm karanlığının sebebi bin ya da beş bin kişiydi. Bunların yüzlercesi kaçtı, yüzlercesi evlerinde korkuyla tutuklanmayı bekliyor, yüzlercesi ise Suriye şehirlerine giren grupların saflarında saklanıyor.
Onlardan kurtulacağız ve elbette bu kolay olmayacak. Ancak sonunda gerçek anlamda Suriyeli olacağız.
Gözlerdeki perde kalkmaya başladı. Bu ülkeye ve bu ülkenin halkına güveniyorum; belki onları sevdiğim için, belki de gerçekten güvenilmeyi hak ettikleri için.
(YA/VC)