“Ortadoğuluysan korkmak çok kuvvetli bir histir. Bütün hayatımız korkular üzerine kurulu” diyor Suriyeli Süryanilerden Yusuf.
Yıllardır Kamışlo’da berberlik yapan Yusuf, yaklaşık 6 aydır Mardin Midyat’ta ve tıpkı Suriye’den gelen diğer 150 Süryani ile birlikte Midyat’ta hayat mücadelesi veriyor.
Yusuf şanslı olanlardan çünkü ekonomik olarak durumu biraz daha iyi. Diğer gelenler manastır ve dernek binalarında kalmak zorunda kalıyorlar. Yusuf ise ailesi ile birlikte yaşadığı bir ev kiralamayı başarmış.
Suriyeli mülteciler için en büyük sorunlarından biri dil. Yusuf da Türkçe bilmiyor. Geldikten sonra çalışmak istemiş ve bir berber dükkânında kalfalığa başlamış ancak Türkçe bilmediği için kovulmuş. Oğlu, Suriye’deyken futbol onuyormuş. Şimdi Midyat Spor’da oynamaya başlamış.
Cizre'den Suriye'ye oradan İsveç'e
Ailesinin bir yanı Ermeni bir yanı Keldani. 1955’te ailesi Cizre’den göç etmek zorunda kalmış. Şimdi yeniden göç yollarında. İsveç’te yaşayan kızının yanına gitmeye çalışıyor. Başvurularını yapmış ve bekliyor.
Konuşmaya “Baştan söylemeliyim. Ben muhalifim. Esad’dan bıktım artık, gitmesini istiyorum” diye başlıyor. Ama muhalifleri de eleştiriyor. "O muhaliflerden" olmadığını anlatmaya çalışıyor. Kamışlo’nın hâlâ Esad güçlerinin elinde olduğunu belirtirken “Kürtler bölgede etkili. Silahlandılar. Onların da artık kontrol noktaları ve barikatları var” bilgisini veriyor.
Mafya korkusu
Bölgede askerlik yaşı gelenlerin kaçmaya başladığını, askerliğini yapmış olanların da seferberlik emri ile askere alınmak istendiğini ve bu nedenle bölgeden kaçışların arttığını anlatan Yusuf için bir diğer endişe unsuru mafyanın ağırlığı:
“Mafya olayları da çok artık. Gençleri, özellikle de Hıristiyanları kaçırıyorlar. Ermenilerden de kaçırılanlar var. Fidye istiyorlar. Esad güçleri destekliyor bunları. Hıristiyanları korkutmaya çalışıyorlar. ‘Ben gidersem sonunuz kötü olur’ demek istiyorlar. Artık hiçbir güvenlik kalmadı.”
Hıristiyanların ve özellikle din adamlarının Esad’ı desteklediğini söyleyen Yusuf, yıllardır oluşmuş hukukun bozulmasından korktuklarını ancak genç ve okumuş kesimin değişimden yana olduğunu vurguluyor.
Kürtlerin durumunu sorduğumuzda verdiği yanıt, endişesinin bir sebebini daha ortaya koyuyor: “Kürtler çok silahlandı. Olayların başlamasından sonra haklar da verildi kendilerine. Araplar bu durumdan çok rahatsız. Bir kibrit çaksan patlayacak.”
Gitmek de başka bir korku
Yusuf’a olayların nasıl çığrından çıktığını soruyorum. “Her şey okumuş gençlerin barışçıl protestolarıyla başladı. O protestolar birtakım kapılar açtı ve devletten gelen pis kokular açığa çıktı. Esad barışçıl göstericilere ateş açarak onları öldürdü. Şimdi ise gerek yeni silahlı muhalefet gerekse iktidar katılaştı, tutuculaştı. Artık sözlerin verilmesi de yeterli değil.”
Yusuf’un hayatının özeti korku. Bunu paylaşıyor en çok: “Bu coğrafyadan gideceğim ama korkum azalmıyor. Bir fotoğraftan bile çok korkuyorum. Yıllardır içimize korku saldılar. Gitmeyi bekliyorum ama gitmek de başka bir korku. Başka bir ülkede yeni bir hayat oldukça zor ama çocuklarım için iyi olacak. Suriye içinse hiçbir umut görmüyorum.”
Midyat’ta zor zamanlar
Midyat’a gelen Suriyelilerin sayısı 150’yi aşmış durumda. Gelip gitmeler devam ediyor. İstanbul ve İzmir’e bile gelenler var. Avrupa’ya gitmeye çalışanlar çoğunlukta. Midyat’takiler manastır ve dernek misafirhanesinde kalıyorlar. Devlet yardımları oldukça zayıf, altı aydır sadece kişi başına 150 tl. civarında.
Süryani toplumu ihtiyaçları kendi aralarında gidermeye çalışıyor. Afet Koordinasyon Merkezi bir kamp alanı kurmak için çalışmalara başlamış durumda. Ancak Süryaniler kamp fikrine çok sıcak bakmıyor. Böylesi bir girişimin Suriye’den kaçışları hızlandıracağından endişeliler. Bunun yerine Suriye’deki Hıristiyanlara yardım yapılmasını öneriyorlar. Ama kamp yapılmak istenirse de manastır arazilerini devlete açmış durumdalar. (UG/NV)
* Bu yazı Agos gazetesinin 29 Mart 2013 tarihli sayısında yayımlandı.