Haftasonu memlekete gittim, Bursa’ya. Gerek aile gerekse dost meclisinde tek konuşulan konu malum süreç.
"Barış süreci mi, çözüm süreci mi, kim kiminle ne görüşür, kim bu akil insanlar?" memleketimin insanlarının başlıca konusu olmuş durumda, keza Bursa’nın da.
Bursa’nın iki eski hanıdır Kozahan ile Emirhan. Kozahan’ın bir bahçesinde şadırvan diğer bir bahçesinde kocaman bir ağaç vardır, altında da çay bahçeleri.
İki hanın da bahçeleri sadece esnafın değil “Heykel’e çıkmış” herkesin soluklanma yeridir. Bir de iki hanın kapılarının açıldığı fıskiyeli havuzlu Orhangazi Parkı.
Bu üç yerde ellerinde poşetlerle kadınlar erkekler tanımadıkları kişilerle yan yana dizilir dinlenirler, sonra çay ve simit.
Bursa’da çözüm süreci hakkında insanların ne düşündüğünü sorabileceğim bu üç mekandan daha iyi bir yer olamazdı.
Öbeklenmiş insanların dinlenmelerini fırsat bilerek yanlarına sokuldum, bana süreç hakkında ne düşündüklerini, nasıl hissettiklerini, neler yapılmasını istediklerini anlatmalarını istedim.
“Tabii ki görüşülsün, ama…”
İnsanların ilk ortak tepkisi konuşmaya çekinmeleri. Fısıltı, öznesiz edilgen cümleler ve imalar kullanıyorlar. Fotoğraf ve isim kullanmama konusunda anlaştıktan sonra konuşmaya başlıyorlar.
Aralarında öfkeliler, güvensizler var. Ama ortak kanaat “Tabii ki görüşmeler yapılsın.”
Bu cümlenin takipçisiyse bir “Ama”.
“Bunun sonucu nereye gidecek bizim en çok merak ettiğimiz konu bu. Kanın durmasını herkes ister, kandan beslenerek siyaset yapmak fikri, insan bedeni üzerinden siyaset yapmak kabul edilemez bir şey. Ama bu ülkenin de değerleri var.”
“Kan dursun tabii, ama ne görüşüyorlar onu bilmiyoruz ki. Bakalım neyle pazarlık ediyorlar, bize de söylesinler.”
“Bir şeyler tabii ki yapılmalı ama birilerinin üzerine basılarak özgürlük olmaz. Atatürk’ün resimleri kaldırılıp da bu adama sayın deniyorsa bence bir şeyler ters gidiyor."
PKK’nin sınırdışına çekilmesi konusundaysa güvensizler. “Çekilsin tabii” diyen de var, “çekilince ne olacak, en ufak krizde geri dönecekler” diyen de.
“MHP ve CHP de sürece dahil olsun”
Görüşmelerle ilgili diğer bir ortak noktaysa sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiği. “Ne görüştüklerini bilmiyoruz, nelerden vaz geçildiğini bilmiyoruz” diyorlar.
Sürecin sadece Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından yürütülmesinden de rahatsızlar. Sürece Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) de Milliyetçi Halk Partisi’nin (MHP) de katılmasını istiyorlar.
“Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarsa yarın da Halk Partisi olur, Milliyetçi Hareket olur. Meclisteki partilerin birbirlerine destek olmaları lazım.”
“Bu iş Meclis'te çözülür. Şu anda süreç Recep Tayyip Erdoğan ne diyorsa onun istediği gibi yürüyor. Her şey onun iki dudağının arasında. Ama Meclis'te sonuçta halkın seçtiği insanlar var onların bu süreçte karar vermeleri gerekiyor.”
“Sadece sanatçılar mı akil oluyor..”
Peki ya akil insanlar? “Biri ben akil makil tanımam, kim onlar” diyor, diğeriyse “Biz onları seçmedik, nasıl bizim adımıza konuşurlarmış” diyor.
Bursalılar da “akil insanları” tanımıyorlar, aralarında belki aşina oldukları isimler var ama bu onlara güven duymaları için yeterli değil.
“İnsanlar milletvekillerini seçiyorlar, dertlerini sorunlarını anlatsınlar diye. Orada bir meclis varken çıkıp da 63 tane kafana göre seçtiğin insana akil insan diyemezsin. Ben çoğunu tanımıyorum, bu insan benim karşıma gelip de bir şeyler anlatsa ne olur anlatmasa ne olur.”
“Nerede sosyeteler varsa onları seçmişler. Kırsal kesimden insanları götürsünler. Köyden bir vatandaşı alsın da onu götürsünler.”
“İktidar partisi kendisine yakın insanları seçti, farklı görüşten insanları seçtiğini düşünmüyorum. Ayrıca hükümet akil insanların getirdiği önerileri ne kadar değerlendirecek onu merak ediyorum.”
“Bu insanlar şimdi ne anlatacaklar onu merak ediyorum. Ne biliyor bu insanlar? Başbakan haricinde kim ne biliyor? Görüşmelerde ne olduğunu bilen var mı Türkiye’de? Bu insanlar gelip bana ne anlatacak?”
“Akil insanların için de biraz da halktan birkaç kişi olsaydı, halkın sevdiği kişiler olsaydı iyi olurdu. Halktan ama öyle tanınmış gazeteciler falan değil, halkın kendi içinden sevdiği kişiler olsaydı.”
"Süreç..."
Bu cevaplar 15 – 20 kişiden topladığım cevaplar. Bunun tüm Bursalıların görüşlerini temsil ettiğini söylemek zor. Ama ortak noktaları var.
Enteresan olan diğer bir ortak nokta ise konuştuğum herkesin sürecin AKP tarafından yürütülmesine, akil insanların AKP tarafından seçilmesine tepkileri, özellikle 2011 seçimlerinde AKP’nin bu şehirde yüzde 52.9 oy aldığı 11 milletvekili çıkardığı düşünülürse.
Bursa izlenimini yine Bursalıların iyi temennileriyle noktalayayım:
“İnşallah çözülür mesele, benim 17 yaşında oğlum var. Çok korkuyorum yarın öbür gün askere gidecek diye, nasıl göndereceğim ben kıyıp da.”
“Süreç... İnşallah hayırlı olur herkes için.” (EA)