Sur Mahallesi'nde Melik Ahmet Caddesi bir süredir sokağa çıkma yasağını yaşıyordu. Yasağın kaldırılmasının ardından gündelik yaşam yeniden başladı. Ancak hiçbir şey eskisi gibi değil.
Polis aramasıyla Urfa Kapı'dan geçip Melik Ahmet'e girenleri taşımacılar karşılıyor. Kimi el arabalarıyla kimi araçlarıyla hemen fiyat veriyor. Sur esnafı içerisinde sokağa çıkma yasaklarından bu yana iş yapabilen bir tek onlar var.
Hemen ilerdeki dükkanlarda esnaflar oldukça dertli. İsmini vermek istemeyen bir esnaf 20 gündür ilk defa dükkanını açtığını söylüyor ancak satıştan hiç umudu yok:
"20 gündür ilk defa bugün gelip dükkanımızı açtık o da satış yapacağımızdan değil mallarımızı kontrol etmek havalandırmak için geldik. Bu yasaklardan dolayı çok para kaybettik. Dükkanı taşımaya kalksak o da büyük para. Bu olaylardan sonra başka semtlerdeki kiralar da iki katına çıkmış. Nakliye yapmak bile artık daha pahalı. Bu dükkan 40 yıldır var. Bizim aile işimiz. 40 yıllık düzenimiz, işimiz bozuldu. Ne yapacağız? Nasıl yaşayacağız? Bilmiyorum."
Yol üzerinde esnafa çay dağıtan küçük bir çay ocağı beliriyor. Çay ocağının sahibi Harun Harman doğma büyüme bir Surlu. Onun da işleri oldukça düşmüş. Ama o ve ailesi Sur Mahallesi'nden ayrılmayı düşünmüyor:
"1990'dan beri burada çaycılık yapıyorum. Yasaklardan beri işlerim düştü ama buradan ayrılmayı, gitmeyi düşünmüyorum. Burada kalıp evlerimize, iş yerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Ben gitmeyeceğim, bu işyerini de kapatmayacağım."
Sur Mahallesi sakinleri yasaklar başladığından beri silah seslerine ve patlama seslerine oldukça alışmış ve bu durumu normal yaşamın bir parçası haline getirmiş. Hatta yolda yürürken keskin nişancıların ateş açmasına bile alışmış. Ancak bugün sanki böyle şeyler olmayacakmış gibi bir rahatlık vardı. Melik Ahmet, yasaklardan önceki kadar kalabalık olmasa da oldukça fazla sayıda insan gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için sokaktaydı.
Bu hava birden caddede yürüyenlerin üzerine açılan ateşle son buldu. Keskin nişancıların açtığı bu ateşe uyarı ateşi deniliyor. Bir anda eğilerek yürümeye başlayan insanlar kendilerini en güvenli gördükleri yerlere sakladılar. Ateş bittiğinde ise kendi aralarında “uyarı ateşiydi keskin nişancılar açtı” değerlendirmesi yaptıktan sonra adeta bir şey olmamışçasına yürümeye devam ettiler.
Ana caddeden ayrılıp da aralara doğru girdikçe dar sokaklardaki küçük kamyonetler dikkat çekiyor. Sokaklar evlerin kırılan camlarıyla dolu. Bazıları çareyi taşınmakta bulsa da konuşmalar 1990'larda zorla göç edenlerle aynı. Can güvenliği sebebiyle evlerini toplayanların kalbi hala Sur'da atıyor. Evini, hatıralarını Sur'da bırakmaktan oldukça mutsuzlar. Sur'dan gidenler de zorunlu göç edenler kervanına katılmış.
İskender Paşa Mahallesi'ne doğru gittiğimizde kapısının önünde oturan kadınlar bir haftadan fazladır elektriklerin olmadığından şikayet ediyor. “Gidecek misiniz” sorusuna ise oldukça kararlı red cevabı veriyorlar. “Nereye gidelim? Evimiz burada” diyorlar.
Kalanlar, gidenlere azıcık kırgın, komşularını uğurluyor. Yasağın kaldırılmasından sonra hem valiliğin hem de belediyenin yaptığı “taşınmanıza gerek yok, yasak kalktı” anonslarına rağmen Sur halkı yakın bir zamanda eskisi gibi olamayacağını düşünüyor.
Efkan Ala'nın “Sur'da iki haftaya kadar yasak kalacak” açıklamasını sorduğumuzda bir kişi bile olumlu yanıt vermiyor. Herkes yasakların süreceğini yakın bir zamana kadar eski huzurlarına kavuşamayacaklarını düşünüyor. Sur'da esnaflık yapan Tekin Yıldırım “İki aydır hiç satış yapamıyoruz. Dükkanlarımızı doğru düzgün açamıyoruz. Ben iki haftaya kadar Sur'da eskisi gibi olabileceğimize inanmıyorum. Bu yasaklar, bu huzursuzluk daha sürer” diyor.
Yasak kalkmasına rağmen üzerlerine ateş açılan Sur halkı bu düşüncelerinde pek de haksız görünmüyor. (EK/HK)
Fotoğraflar: Hatice Kamer, BBCTürkçe