Benim gazeteciliğe ve haber yapmaya merak salmamın, haklarına ve özgürlüklerine kavuşmak isteyen insanların sesini duyurmanın ne kadar önemli olduğunu kavramamla başladığını söyleyebilirim. Çünkü malum, insana "insan" olarak bakmanın ve bu çerçevede haber yapmanın zor (!) olduğu bir memlekette yaşıyoruz.
bianet'i okurken de; ırkçılık, nefret söylemi, cinsiyetçilik çığırtkanlığından uzak, pek çok soruna ve soruya dikkat çekildiğini fark ediyordum. Sonra ben de kendime bir soru sordum: "Neden olmasın?"
Attığım maile olumlu cevap almamla, gidip gazetecilik ve haber yazımıyla ilgili bir yığın kitap edinmem bir oldu. Staja başlama günü gelip çattığında ise her zaman olduğu gibi hiçbir kitabı okumadan, yapacağım iş hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadan karnım ağrıya ağrıya Çukurcuma'ya geldim. Tabi henüz hem onların bana öğreteceklerinin, hem de kendi kendime öğreneceklerimin bilincinde değildim.
Bu duygularla geldiğim bianet'te, her gün bildiklerime bir şeyler ekledim. Yaptığım haberlere benden daha fazla saygı duyulduğunu, en ufak bir değişiklikte bile benim fikrimin alındığını; onların bana güvendiğini ve gerçekten bir işe yaradığımı görmenin gururunu hissettim.
Gittiğim eylemlerde, basın açıklamalarında ve yaptığım haberlerde, önceleri sadece haklarında üzülmekle yetindiğim insanların yanında yer aldım, onlarla konuştum. Kimi zaman Bilgi Üniversitesi'nde işten atılan bahçıvan Remzi amca ıslanmamam için bana şemsiye tuttu, kimi zaman banka mağduru Fatma teyze "Kızım sen haberci misin? Ben çok zor durumdayım sesimi duyur" dedi.
Soramadıklarımı sorma, söyleyemediklerimi söyleme cesareti edindim. Hakları yenmiş, canları yakılmış, evlatları kardeşleri öl(dürül)müş insanların mücadele ederek adaleti ararkenki iştahını, ben de onların haberlerini yaparak paylaştım. Çoğu zaman yazılı ve görsel medyanın nevi şahsına münhasır "tarafsızlığıyla" görmezden geldiği bu insanları saf ve duru haliyle gördüm. Belki de ilk defa hiç tanımadığım insanlar için bu kadar endişelendim.
İşte bu "endişelenme" noktasında doğru yerde olduğumu tekrar idrak ettim. Çünkü benim için ezberini bozup sorgularını değiştiren, at gözlüklerini çıkarıp, başkalarının ona empoze ettiği fikirlerin dışına çıkmayı başarabilen insan doğru şeyin peşinde koşuyordur. Ve ben doğru şeylerin peşinden koştuğuma artık daha çok inanıyorum.
Bugün itibariyle bianet'te bana ayrılan sürenin, umuyorum ki şimdilik, sonuna geldim. Türkiye gibi ana akım medyanın kendisini okuyan kitleye göre şekil aldığı, aynı haberin bambaşka açılardan gösterildiği bir ülkede; gerçek haberciliğin yapıldığı bir elin beş parmağını bile bulmayan yerlerden birinde staj yapmanın mutluluğuyla ayrılıyorum buradan.
bianet'in bana öğrettikleri doğrultusunda; farkındalığın kabullenmeye dönüşmemesi ve başka bir iletişimin herkes için mümkün olmasını diliyorum.
Son olarak da öncelikle bizlere bu fırsatı veren Nadire Mater'e, gösterdikleri sıcakkanlılıktan ve yardımseverlikten ötürü Korcan Uğur, Ayça Söylemez, Nilay Vardar, Ekin Karaca ve Yüce Yöney'e; keyifli muhabbetini ve prodüksiyon hizmetini benden esirgemeyen Haluk Kalafat ile sabrından ve teşvik ediciliğinden ötürü Çiçek Tahaoğlu'na çok teşekkür ederim. (ZA/HK)