Türkiye’de spor üzerinden yürütülen tartışmalar her zaman özellikle üç büyük kulüp başkanının nüfuzu, federasyon yöneticileri, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) ve tahkim kurulu üzerindeki etkileri ile gündeme gelir. Çıkarı büyük olanlar, her zaman pastadan en büyük payı almak isteyen dört büyük kulüptür. Dünyadaki birçok önemli ligin aksine “TUrkcell Süperlig”; dayıların, amcaların, siyasi baskı ve oyunların güdümünde birkaç takım ile götürülen ilkel bir kapışmadır. Bu ilkellik “köşeleri babalarının malı gibi kullanan yazarlardan” kulüp yönetimlerine, başbakana rağmen Ulusoy’a oy veren ve bunun nemasını toplamakta gecikmeyen Trabzonspor Kulübü (TS) Başkanı Nuri Albayrak’a varıncaya kadar her yeri esir almış durumdadır.
TFF’den anti-semitizme “kıyak”
TS başkanının daha önceki siyasi hamlesinin ne denli “akıllıca” olduğunu geçen hafta gördük. Trabzon’da Anti- semitik milliyetçi holiganların sahaya girerek Yahudi futbolcuyu dövme girişimleri karşısında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve bilimum disiplin organı maçın Sivasspor lehine hükmen galibiyetle sonuçlandıracağına, karşılaşmanın tekrarı yönünde karar verdi. İşte bu durum bütün adalet duygularını törpülediği gibi, kendi içinde politik ve ticari bir organ olan TFF’nin de güvenilirliğini yok etti. Trabzonspor’a geçilen kıyağı anlamak için TFF Başkanlığı için yapılan oylamayı hatırlamak lazım.
Albayrak, Tayyip Erdoğan’a rağmen Ulusoy demişti
Ocak 2006’da yapılan TFF seçimlerine AKP, dönemin spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin eliyle müdahale etmek istiyordu. Hükümetin çıkarlarına aykırı bir şekilde başkan adaylığında ısrar eden Haluk Ulusoy ise mahkeme kararı ile döndüğü federasyonun rant çarkını daha iyi işletebilmek için adaydı. Tam o sırada AKP ve Erdoğan’a yakın isimlerden Bordo-Mavili kulübün başkanı Nuri Albayrak, Futbol Federasyonu'nun genel kurulunda başkanlık için camia olarak tüm güçleriyle Haluk Ulusoy'u destekleyeceklerini açıkladı.
Trabzonspor Kulübü Başkanı Nuri Albayrak'ın yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeler yer alıyordu: "Kulüp olarak son günlerde yaşanan tüm gelişmeleri büyük hassasiyetle takip ediyoruz. Artık net kararımızı vermiş durumdayız. Buna göre tavrımız Ulusoy'dan yana. Gerek Trabzon camiası, gerekse de yan desteklerimizle tüm gücümüzü Ulusoy'un seçilmesi için harcayacağız".
Peki neden? TS AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı karşısına almak pahasına neden Ulusoy’u destekledi: Cevap Türkcell Süperlig’in ilk haftasında Avni Aker Stadyumu’nda çıkan olayların ardından verildi. Sivas haksızlığa uğrarken, Trabzonspor’a tadından yenmeyecek bir fırsat tanındı: Trabzonlu seyircilerin sahaya inip Sivassporlu futbolcuları tekme tokat dövdüğü için tatil edilen maç tekrar edilecekti… Yani Ulusoy, Albayrak’a borcunu ödedi.
Vestel spordan çekildi
Bunun üzerine, Manisaspor’un sponsoru Vestel, futboldaki tüm faaliyetlerinden çekileceğini açıkladı. Geçen yıl Manisaspor – Sakaryaspor karşılaşmasında meydana gelen olaylar sonucu maç yarıda kalmış, maçın tekrar ettirilmesine gerek görülmeden üç puan Sakaryaspor’a yazılmıştı.
Vestel Manisaspor kulübü başkanı Haluk Çubukçu elinde siyah flamayla protesto gösterisi yaptı. Adalet duygusunun bu denli yok edildiği, çıkarların her şeyin bönüne geçtiği bir ortamda futbol piyasasında kalmanın lüzumlu olmadığını söyledi.
Spor mahkemeleri
Geçen yıllarda yazdığım bir yazıda spor hukukunun tümüyle aşındığını gördüğümü söyleyerek yetkilileri uyarmaya çalışmıştım. PFDK’nın ve hukukçulardan oluşan Tahkim Kurulu’nun kararlarını siyasi ve ticari mülahazalar ile vererek haklıyı mağdur konumuna düşürdüklerini, dikkatli olunması gerektiğini söylemiştim.
Ancak söz konusu uyarılar tabii ki uçtu gitti. Ama durum artık eskisinden de ciddi. Türkiye’de acilen spor mahkemeleri kurulmalı, bir hafta gibi kısa bir sürede karar verebilecek bu mahkemeler, PFDK ve Tahkim Kurulu’nun yerini almalı, yasa yapıcılar bu mahkemelerin işini yapabilmesi için normatif kurallar bütününü hazırlamalı. Hani, Türkiye yargı sistemindeki problemleri bir tarafa koyalım, spor olaylarında adaletin bu şekilde sağlanabileceği, kararların hukuk mahkemeleri tarafından verilirse vicdanların daha rahat edebileceği gerçeği gözden kaçmamalıdır.
"Görece adilane kararlar verebilirler"
Hem böyle olursa, belki tıpkı Beşiktaş’ın Çarşı grubunda yaşanan son kavgada olduğu gibi ölümle sonuçlanan olaylar ile kulüpteki yöneticiler arasındaki bağ araştırılabilir, ceza mahkemelerinin yanı sıra “Spor Mahkemeleri” de sorumlu yöneticileri en azından ifade vermeye çağırabilir, ihtilaflı maçlardan doping olaylarına varıncaya kadar görece adilane kararlar verebilir.
Futbolda hukukun Haluk Ulusoy ve ekibinin inisiyatifine bırakılması fena olayların gelecekte de yaşanmasına sebep olacaktır. Durum sanıldığından daha vahimdir. (BT/NZ)