Ankara Üniversitesi Afrika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde Bilge Şahin'in hazırladığı ''Afrika Ülke Profilleri - Somali Cumhuriyeti'' (Ankara, 2011) çalışması Somali Ülkesi, Coğrafi yapı, Nüfus ve sosyal yapı, Somali tarihi, Sömürgecilik öncesi, Sömürgecilik dönemi, Bağımsızlık sonrası, Demokrasi dönemi, Said Barre yönetimi, İç savaş ve devletsiz dönem, Somali ekonomisi, Uluslararası bir sorun sorun olarak Somali, Uluslararası terör ve Somali Korsanları başlıklarından oluşuyor.
Bu önemli çalışmadan Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'nda 3025 kilometre uzunluğuyla, Afrika kıtasının en uzun kıyı şeridine sahip ülkesindeki ''balıkçılık'' meselesine de açıklık getiren Somali Korsanları bölümünü yayımlıyoruz.
Somali'nin uluslararası alanda bir sorun olarak gündeme gelmesine neden olan bir başka olay da Somali korsanlarının faaliyetleridir. Basına gemi kaçırma olayları ile yansımış ve uluslararası kamuoyunun ilgisini bu bölgeye çekmiştir.
Korsan faaliyetleri hem ticareti engellemekte hem de kaçırılan gemi mürettebatının güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Korsanların faaliyetlerinin yarattığı endişe, bölgenin jeo-stratejik ve jeo-ekonomik öneminden kaynaklanmaktadır. Aden Körfezi, uluslararası ticaret için hayati önemdedir (1).
Birleşmiş Milletler tarafından devletler, korsanlara karşı uyarılmış ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de bu konuya yönelik çözümler üretmeye çalışmıştır.
Ancak bu konuda doğru çözümün bulunabilmesi için öncelikle sorunu doğru tanımlamak gerekmektedir.
Uluslararası kamuoyundaki genel manzarada korsanlar, küreselleşmenin nimetlerinden sayılan mal transferine, serbest ticarete karşı çıkan, gemileri kaçırıp gemi personelini alıkoyan, devletlerden fidye isteyen ve üstelik El-Kaide ilintili teröristler olarak görülmektedirler.
Ayrıca uluslararası hukuka aykırı davranan korsanların yağmalarının Somali'ye insani yardımın güvenli, hızlı ve etkili şekilde ulaşmasını engellediği belirtilmektedir. Somali'ye baktığımızda ise halkın yüzde 70'i korsanları desteklemektedir.
Korsanların, ulusal suları ve hakları koruduğuna inanılmaktadır. Çünkü ne Birleşmiş Milletler ne de herhangi başka bir ülke bu konuda Somali'yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan başka hiçbir şey yapmamıştır.
Somali'de korsanlığın başlaması yaklaşık on sekiz yıl öncesine dayanmaktadır.
1991'de Said Barre'nin ülkeyi terk etmesi ile bir güç boşluğu oluşmuş ve bu boşluk hiçbir şekilde doldurulamamıştır. Karada olduğu gibi Somali sahillerinde de güvenlik kaybolmuş, sahilleri denetleyen hiçbir güç kalmamıştır.
Bu denetim eksikliğinden diğer devletler yararlanmış ve bölgedeki zengin ton balığı kaynakları sömürülmeye başlanmıştır. İlk korsan eylemleri de bölgede kaçak balıkçılık yapan ve teknolojik açıdan daha üstün olan diğer devletlerin balıkçı gemilerinin kaçırılması ile başlamıştır.
On yılı aşkın süredir iç savaşla paramparça olmuş halkın yüzde 70'ten fazlasının günde 2 dolardan daha az kazandığı Somali'de balık en önemli kaynaklardan biridir ve Somali halkı bu kaynaklarını kullanamadıkları için balıkçı gemisi kaçırma eylemlerine başlamışlardır.
İlk kaçırma eylemlerinden on sekiz yıl sonra korsanlar kendilerini korsan olarak değil, sahil güvenlik görevlisi olarak tanımlamaktadırlar. Kimseye zarar vermediklerini sadece kendi haklarını aldıklarını; yıllarca birçok devletin sularını kirlettiğini ve önemli geçim kaynakları olan balığın yabancı devletler tarafından sömürüldüğünü; tüm bunlara son vermek için bu eylemleri yaptıklarını söylemektedirler.
BM Somali Gözlemcisi Ghanim Alnajjar'ın 2005 yılında Nairobi'de yaptığı açıklamaya göre, Somali'de yapılan kaçak balıkçılığın boyutu yıllık 300 milyon dolara ulaşmıştır.
Korsanların ikinci iddiası olan kimyasal atıkların Somali sularına yasadışı yöntemlerle boşatılması da 1992 yılında BM Cenevre Programı tarafından doğrulanmıştır (2).
BM Güvenlik Konseyi, korsanlarla mücadele etmek için iki önemli karar almıştır.
Bu kararlardan ilkine göre, diğer devletler korsanları Somali sularında takip edebilecek ve yakalayabilecektir. İkinci ve son çıkan Güvenlik Konseyi kararına göre ise devletler, Somalili korsanlara karşı kısa süreliğine, Somali'deki geçici hükümetin de iznini alarak, karadan ve havadan operasyonlar düzenleyebilecektir.
Alınan bu kararlar, sorunun gerçekten çözülmesinden çok, büyük devletlerin bu bölgeye daha çok müdahale edebilmesine yol açacağa ve korsanlık olayları ile az da olsa sesini duyurabilmiş olan Somali'deki insanlık sorununun üstünü biraz daha örteceğe benziyor. (BŞ/BA)
(1) Oğuzhan Mutluer, "Uluslararası Politikanın Yumuşak Karnı: Bir devlet dışı aktör olarak Deniz Haydutları", Ortadoğu Analiz, Ocak 2009, Cilt 1, Sayı 1, s. 69.
(2) Hüseyin Aktürk, "Somali Korsan Krizi", USAK Afrika Raporları, 2008-1, s. 2-3.