Soma’da 14 mayıs 2014 günü 301 madenci öldü. Üzerinden iki sene geçti. Ceza davası devam ediyor.
Soma iş cinayetinin hemen ardından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) deliller karartılmadan inceleme yapmak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık izin vermedi. İtiraz üzerine Ankara 12. İdare Mahkemesi “Meslek odalarının incelemelerde bulunmaya, belge ve bilgilere ulaşmaya, rapor hazırlama konusunda yetkili olduğuna” karar verdi.
Heyet 07 Ekim 2015’te Soma-Eynez ocağına gitti. Bu kez ocak yetkilileri haberlerinin olmadığını söyleyerek inceleme yapılmasını engelledi. Yoğun çabalar sonunda heyet, kazadan 19 ay sonra, 15 Aralık 2015 tarihinde Soma-Eynez yeraltı kömür ocağında yeraltında ve yerüstünde incelemelerde bulunabildi.
Meslek örgütleri, derhal kayıtsız koşulsuz görevlerini yerine getirmek istediler. Ancak normalin tanımının dönüştüğü Türkiye’de, hakkı olana kavuşmak zor, kimi zaman imkansız. Yine de çabada ısrarcı olunarak Soma maden ocağına girildi. Bakanlıktan eksik belgeler istendi, ama bugüne kadar bir yanıt alınamadı. Tüm bu yaşanan olumsuzluklara karşın, mevcut belgeler üzerinden ve heyetlerin olay yeri incelemeleri sonucu yaptığı çalışmalarla inceleme raporu çıkarıldı.
Rapora göre, olayın kaynağı olarak bilinen bölge barajla kapatıldı ve kül basılarak dolduruldu. Üretim yapılan yerlere ulaşmak için kullanılan ana galeri su ile dolu olduğu için üretim panolarına giriş olanaksız. Üretim yapılan yerlerin malzemeleri sökülerek kapatıldı. Yani Soma’da katliam günü ve öncesinde ne olup bittiği öğrenilemesin diye elbirliğiyle bir çalışma yürütüldüğü açık.
Heyetin tespitlerine göre, facianın nedeni yeraltı maden ocağındaki kömür yangını. Bu tür kömür damarlarında çok özel önlemler alınarak üretim yapılması gerekirken pek çok ciddi hata yapılmış ve gerekli önlemler alınmamış. Dolayısıyla öngörülebilir ve tabii önlenebilirken yapılmayanlar 301 madencinin yaşamına mal olmuş. Heyet üretim zorlamasının da faciada ciddi etkisi bulunduğunu belirlemiş. TKİ ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşmeyle kapısı aralanan üretim artırma yetkisi doymaz bir hırsla uygulanmış ve Soma Kömür AŞ. üretimi 10 kattan fazla artırmış. Ancak bu artış, gereken yatırım yapılmadan, işçileri daha fazla çalıştırmak dışında bir adım atılmadan yapılmış. Emniyet yatırımları yapılmadan, eski havalandırma, nakliyat ve galeri alt yapısıyla sırf kâr amacı güdülerek çok yüksek üretim seviyesine çıkılmış ve çalışanların emniyet tedbirleri ihmal edilmiş.
Olaydan hemen sonra yapılan bilimsel çalışmalar neredeyse her dört işçiden birinde doktor tanılı solunumsal hastalıkların olduğu, her üç işçiden birinde de pnömokonyoz (akciğerin mesleki toz hastalığı) vakasının olduğunu kanıtlamış. Ancak bu vakaların hiçbirinin işletmede kaydı oluşturulmamış, niteliksiz sağlık gözetimi ve tetkikler yapılması yolu ile işçiden ve kamudan bilgi saklanmış, kamusal denetim süreçlerinde de işçi sağlığı yönünden yetersiz nitelikteki denetimlerle yaşamın gerçeklerine uymayan bu durum göz ardı edilmiş.
Rapor, hayatta kalanların da ölmekte olduğu tespitini içeriyor ve şu uyarıyı yapıyor:
“Meslek hastalıklarını belirleme ve önleme yönünden sistematik ve sürdürülebilir hiçbir faaliyeti olmayan Soma Eynez madeninde 900 dolayında gizli tutulmuş pnömokonyoz vakası olabilir. Bir anda 301 işçinin öldürüldüğü Soma Eynez ocağında bunun 3 katı kadar emekçi madenci sessizce ve bilinçsizce ölüme yürümektedir. Topluca bir anda ölmeyecekleri için kimse isimlerini duymayacak, öldüklerini belki yakınları bile bilmeyecektir. İncelememiz sonucunda Soma Eynez maden ocağında işyeri sağlık birimi ve personelinin kömür madenciliğine yönelik özel, programlı, süreklilik arz eden, gerek ulusal-uluslararası mevzuat ve gerekse de bilimsel gerçekleri kullanarak yapılandırmış olduğu bir sağlık gözetim programının olmadığı gözlenmiştir”. (ÖE/HK)
* Raporu okumak için tıklayın.