Soma'daki maden faciasının ardından maden ocakları ve genel olarak madenin bölge ekonomisindeki rolü incelenirken ve Soma'da yeni bir ekonomik düzen tahayyül edilirken, bölgedeki tarımsal faaliyetlerin durumunu da tüm ayrıntılarıyla ortaya koymak gerektiği kanısındayız.
Bu amaçla Soma çevresindeki dört köye ziyaret gerçekleştirdik ve köylerde yaşayan çiftçi ve madencilerle görüşmeler yaptık.
Tarımın durumunu ve tarıma olan güvensizliği anlatmak için tarımla geçinenlere köylerde ''kız verilmediği''ni söyleyerek işe başlayabiliriz. Bu gerçek bizlere köylülerin tarımı artık bir geçim kaynağı olarak görmediklerini, güvenceyi "sabit" maaşlı ve sigortalı maden işçiliğinde gördüklerini anlatıyor.
Ziyaret ettiğimiz köylerin tümüne can sıkıcı bir hareketsizlik ve terk edilmişlik hakim. Öğle saatinde bakkalı kapalı olan köyde gözlemlediğimiz tek hareketlilik vardiya saatine doğru kapalı olan köy kahvesinin önünde toplanmaya başlayan maden işçileri...
Köylerdeki genç nüfus oranı da oldukça düşük. Gençler, köylülerin söylediğine göre, evlendikleri gün Soma'ya taşınıyorlar. Dolayısıyla köylerde genelde görece yaşlı nüfus ikamet ediyor.
Köylerin birçoğunda araziler kıraç ve sulama olanakları yok. Bu köylerin tarımsal anlamda tek alternatifi tütün yetiştirmek. Son zamanlarda zeytin de yetiştirilmeye başlandıysa da verimi düşük olduğundan sadece kendi yemeklik ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar üretebiliyorlar. Daha sulak arazilere sahip köylerde ise çok büyük miktarlarda olmasa da ayçiçeği, mısır ve tarla ürünleri (domates, biber, vs.) de yetişiyor.
Her sene çiftçi ve şirket arasında sözleşme imzalanıyor. Zor şartlarda tarıma devam eden çiftçiler yetiştirdikleri ürünleri yerel şirketler aracılığıyla uluslararası şirketlere satıyorlar. Şirket tarafından sözleşmede belirtilen fiyatları kabul etmek zorundalar, hiçbir pazarlık güçleri yok.
Özellikle tütün konusunda, her köye bir eksper baktığından, pazarlık yapma ya da tütünlerini başka bir yere satmaları imkanları yok. Özege ve Çakır gibi yerel şirketler tütünü çiftçiden alıp Philip Morris'e satıyor. Çiftçi sözleşmede belirtilen miktardan fazla üretim yaptığında şirket üretim fazlasını almıyor. Ayrıca iklimsel koşullardan dolayı çiftçi sözleşmede belirtilen miktardan az ürettiğinde bunun maliyeti de çiftçi tarafından ödeniyor. Şirket hiçbir şekilde tarımsal süreçteki herhangi bir risk faktörünü içselleştirmiyor.
Bütün riski çiftçi alırken fiyatlar şirketler tarafından belirleniyor. Önceleri, 2000'den önce, 70lik rakıyla birebir giden kilogram tütünün fiyatı, şimdilerde 8-13 TL arasında değişiyor. Bu şartlar altında çiftçi ya çok az karla ya da hiç kar etmeden hatta zarar ederek üretime devam ediyor ya da tarımdan kopup maden ocaklarında işçi oluyor.
Çiftçilerin tarım yapmayı bırakıp madenci olması çok ciddi bir sorunu da beraberinde getiriyor. Tarımsal bilgi ve deneyim bu son nesille birlikte yok oluyor, aktarılamıyor. Köylerdeki yaşlı nüfus ve şu an madenlerde çalışan asıl uğraşı tarım olan çiftçiler tarım bilen son nesiller.
Peki tarımda bu noktaya nasıl gelindi? Buna cevabımız en başta hükümetin neo-liberal politikaları yani serbestleşme politikaları ve özelleştirmeleri olur. Bunun yanında arazilerin kıraç, sulama imkanlarının yetersiz oluşu da sorunun başka bir boyutu.
Soma özelinde düşünecek olursak özellikle 2001 yılında TEKEL'in özelleştirme kapsam ve programına alınması tütün üreticiliğine ölümcül darbeyi vuran hamle. Eskiden ürettiği tütünün TEKEL tarafından yüksek fiyatlara alınacağının güvencesiyle üretim yapan ve buradan geçimini sağlayan çiftçiler, TEKEL'in özelleştirilmesiyle birlikte ürettikleri tütünü komik rakamlara satmak zorunda kaldılar.
Bunun bizi getirdiği nokta ise tütün üreticiliğinin ve dolayısıyla Soma'nın çevresindeki sadece tütün yetiştirebilen köylerdeki yaşam faaliyetlerinin azalması. Tarımdaki girdi fiyatlarının yükselmesi de tütün üreticisini zorlayan etmenlerden. Tütün doğası gereği çok kolay hastalık kapabilen bir bitki. Çiftçiler bunu engellemek için çeşitli kimyasallardan yararlanıyorlar. Bu kimyasallar üretim maliyetlerini ciddi oranda artırıyor.
Soma ve civarındaki köylerden elde ettiğimiz tarımsal tablo, tarımsal faaliyetleri yeniden canlandırmanın önünde çok temel engeller olduğunu gösteriyor. Fakat buna rağmen, verilerle destekli bölgenin ayrıntılı tarımsal resmini çıkartmak ileriye dönük sürdürülebilir tarım politikaları için son derece faydalı olacak. (MK/NV)