Yan yana kazılı mezarlar. Acıdan ibaret yüzlerce insanla dolu mezarlık. Sözcüklerle anlatabilmenin imkanı yok. Kime yaklaşsam, incitme korkusu…
Yanımda duran birine neden burada olduğunu soruyorum. Anlatıyor:
“Soma’nın yerlisiyim. Ben dokuz yıl bu işi yaptım, sonra bıraktım. Acıdan hiç kimse ile konuşamıyorsunuz bu konuda. Kötü hissediyorum. AKP’ye oy veren her vatandaşın bu ölümlerde katkısı olduğuna inanıyorum.
“Şu an açılmamış iki tane ayak (kömürün üretim yeri) var, oradaki insanlara hala ulaşılmadı, dumandan dolayı. Ölü sayısı 282 idi bir saat önce, 500 kişiyi geçer… Normalde vardiyanın çıkıp, diğerinin girmesi lazım. Ama bunlar içerde değişim yapıyorlar, ondan dolayı sayı fazla.
“Burası Karanlıkdere diye geçiyor. Bu büyük bir maden, kaza olan yer dışında Işıklar ve Atabacaları denilen yeri de çalıştırıyorlar. Işıklarda, tozdan 70 kişinin ciğerlerinde problem olduğunu duydum.
“Uyar madencilik vardı, 5 kişi öldü ve kapandı, işçilerin tazminat karşılığında aldığı senetleri hala ödemiyorlar…
“Düz işçi 1.300 lira alıyor. Otuz gün boyunca işe giderse bu parayı alır. Rapor ya da izin almışsa alamaz. “
**
Soma’da bütün, işyerlerinin camında “hepimizin başı sağ olsun” yazıyor. “Acımızı anlatacak alfabe yazılmadı daha” yazan kağıt asılı bir dükkanda. Kahvede çay içerken konuşmalara kulak misafiri oluyorum:
“Bugün televizyonlarda vardı, 250 bin dolara mal oluyormuş, kırk kişilik odalar yapılıyormuş madene. Günlük su ihtiyacını karşılıyormuş, karbon monoksit gazını temizleyen sistem varmış, telefon varmış, bir tek Türkiye, Pakistan, Afganistan’da yokmuş bu…”
Cenkyeri’nin içinden geçen yolun sonunda Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin ölüm kusan madeni var. Yerli ve yabancı medyanın donanımlı araçları park etmiş otoparkta.
Aşağıdaki madenin önünde işçi yakınları ve cankurtaranlar bekliyor. Yukarıda yan yana sıralanan insanlar aşağıdan gözünü ayırmıyor. “Bugün kimse çıkarılmadı içerden” diyor bir ses.
“O gün yan madende vardiyamız bitip de servisle dönerken gördük ki, duman yükseliyor buradan. Baktık ki kardeşlerimiz ölüyor. Acı, kemiklerimize kadar işledi” diyor bir başka ses.
“Bizim insanımız duygusal. Adamı çıkarmışlar, can derdinde ama; çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin, diyor. Memleketi kirletmiş adamlar, sen sedyeyi kirletsen ne olur?” diyor birisi yanındaki adama. (Gİ/ÇT)