Hiç dert yok değil elbette. Ortak bir dil konuşulsa da topluluklar arası iletişim sorunları tamamen çözülebilmiş değilmiş. "O kadar da olsun artık" deyip gülüyoruz birlikte.
Fantezi, sadece çocuklar için değil yetişkinler için de bereketli bir alan. Gündelik hayatın hayhuyundan kaçış ve hayatın bize sunmadıklarını bulabilmek için değil sadece. Bu dünyanın başka türlü nasıl olabileceğini kurgulamak da önemli.
Geleceğe dair düşleri olan maceracılar olmasaydı medeniyet bugünlere dahi gelemezdi herhalde. John Lennon'un "Hayal edin, bütün insanlar barış içinde yaşıyor" dizelerinin 68 baharıyla ilişkisi bariz değil mi?
Ne var ki çocuklar için doğal, yetişkinler için arada bir olması halinde faydalı olan fantezi, bir yetişkin grubunun dünyaya bakışını belirlemeye başlamışsa tedirgin edici olabilmekte.
Bir kısım Birgün yazarının seçim sürecindeki tavrını kabul etmesek de anlayışla karşılayabilmiştik. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Konferansı'ndaki gerilimin etkisinden kurtulamayan arkadaşlar seçim sürecindeki gelişmeleri maalesef bu sabit fikirlilikle ele almış ve sonuçları da gazeteye yansımıştı.
Seçim sonrasında azalarak değişmesini beklediğimiz bu tutum ne yazık ki vahim bir şekilde devam etmekte.
Melih Pekdemir'in "reel siyaset"e dair küçümseme dolu yazısı fanteziye kaçma eğilimi hususunda iyi bir örnek. Sanal ortamda benzerleri dolaşıyor olsa da gazete köşesine taşınması açısından da önemli.
Bir zamanlar "reel sosyalizm" dendiğinde "reel olmayanı var mı ki?" şeklinde bir soru sorulurdu. Beğensek de beğenmesek de insanlığın sosyalizme dair birikimi farklı ülkelerde yaşananlardan süzülmüş olan tecrübeler ile bunlara dönük eleştirilerle oluşmuş vaziyette. 1918'de Almanya'da devrim olsaydı diye başlayan spekülatif düşünme tarzının da bir hayrı var mutlaka ama n'apalım olmadı işte...
Siyasetin reel olmayanının nasıl olduğu ise tam bir meçhul. "Reel" gerçek demek ve bugüne kadar reel olmayanını bilmiyoruz hakikaten. Bir toplum örgütlenmesinin karar mekanizmasında farklı çıkarlara sahip güçlerin meydana döküldükleri bir alandan bahsediyoruz. Gücü yetenin kendi hayallerini gerçekleştirmek için harekete geçtiği bir meydan.
Fanteziye kaçma kısmı bu kadarla kalsa bir şey denmeyebilirdi belki ama Ahmet Tulgar'ın Demokratik Toplum Partili (DTP) vekillerle ilgili yazdıklarını görünce "realite"ye dair durumun ciddiyeti anlaşıldı. Seçim öncesi muhteşem röportajlarıyla bağımsız gazetecilik bayrağını yükselten Tulgar, bu defa DTP'lilerin el sıkışmasından muzdarip.
Kürt hareketinin ne yapsa, hatta ağzıyla kuş tutsa bir takım Türk solcusuna yaranamayacağının örneği olarak okunabilir bu yazı. Barışa, bir arada yaşama dair onca kelamın edildiği bir ortamda, bir halkın sorumluluğunu üstlenen bir parlamenter grubuna yönelik bu eleştirileri yazabilmek için ya on sekiz yaşında ateşli bir isyankar olmak gerekiyor ya da realiteden epey kopmuş olmak.
Peki, biri çıkar da "yahu arkadaşlar isyan için 23 yıl niye beklediniz?" diye sorarsa ne olacak?
Birgün gazetesine naçizane tavsiyemiz acilen yazarları için bir realiteye dönüş turu ayarlaması. Kandil'e falan değil, Toroslar'da trekking ya da Ayder'de bir kamp mesela. Her ne kadar okur temsilcisinin işine son verildiyse de eminim açık hava ihtiyacı olan bazı okurlar da mevcuttur.
Büyük adamların ilgi alanındaki büyük siyasetin kaç gramının "reel" olduğunu tam olarak bilmiyorum.
Bildiğim o ki, on bir yaşında pek çok çocuk hayal kurma imkanından yoksun bu ülkede, ya tarlada ya imalathanede çalışmak zorunda. Bazılarının babası yok, dağda kaybetmiş, bazılarının yatacak bir yeri dahi yok. Kimisi okuma şansına ulaşamamış, kimisi anadilinde eğitim göremiyor.
Biz küçük adamların böylesi "reel" dertleri var şu dünyada ve bildiğimiz az şeyden biri o ki bunların çözümü siyasetten geçiyor.
Gene de yetişkinlerin ara sıra "Başka bir dünya mümkün" temalı düşlere dalmalarında bir mahsur yok tabi ki, tam aksine herkese lazım. Yeter ki şu söz aklımızdan hiç çıkmasın: "Düşleri gerçekleştirmenin en kestirme yolu uyanmaktır".
Merak etmeyin, onca sefilliğin yanı sıra size sevgiyle "günaydın" diyecek dost gözler de göreceksiniz etrafınızda...(AÇ/EÜ)