Benim savaşçı ruhum, yaklaşık 3300 yıl önce benimle aynı topraklarda yaşamış bir Hitit Kraliçesinden miras.
"Ben Puduhepa.
Kimseler bilmezken ben okuyacağım.
Bilge insanlar gibi ben de yazacağım.
Büyük insanlar gibi düşüneceğim.
Yoluma çıkan engelleri aşacağım.
Yıldızlar şahidim, sözüm söz olsun."
Puduhepa…
Yaşadığım bölgede devam eden arkeolojik çalışmalar sayesinde, benden yaklaşık 3300 yıl önce bu topraklarda yaşamış sıra dışı, savaşçı ve feminist kraliçe Puduhepa ile tanıştım.
Hitit döneminin kutsal toprakları olan bu bölgenin adı o zaman Nerik. Şimdiki adı Vezirköprü. Nerik hem kutsal topraklar hem de verimli bir arazi olması sebebiyle, şimdinin politik deyimiyle uluslararası öneme sahip bir bölge. Puduhepa’nın eşi Hitit kralı III. Hattuşili döneminde Hitit topraklarına dahil edilmiş.
Kraliçe Puduhepa diğer Hitit kraliçelerinden farklı olarak ülke yönetiminde siyasal katılımı yüksek bir kadın karakter olarak iz bırakmış.
Bugün Feminizm çatısı altında toplumsal cinsiyet eşitliği, kız çocuklarının eğitiminde fırsat eşitliği, siyasette kadın temsili adına verdiğimiz mücadeleyi binlerce yıl önce bu topraklarda vermiş ve başarılı olmuş. Bunun yanında çocuklarına düşkün bir anne kimliğini de hep korumuş.
Hatta sadece kendi çocuklarına değil, kralın kendinden önce evlendiği ve genç yaşta kaybettiği eşinden kalan çocukları da kendi çocuklarından ayırmadan büyütmüş. Ahmet Ünal Hititler Devrinde Anadolu adlı çalışmasında Puduhepa’nın, eş, anne ve kraliçe kimliklerine ayrıntılı olarak yer vermiş.
Puduhepa ülke yönetiminde, iç ve dış siyasette aktif rol almaktan geri kalmamış. III. Hattuşili öldükten sonra da yönetimde söz sahibi olmaya devam etmiş. Başka ülkelerin krallarıyla bizzat yazışmalar yapmış. Diğer Hitit kraliçelerinden farklı olarak resmi bir mühür sahibi bile olmuş.
Yıllarca devam eden savaşların bitmesine vesile olan Kadeş Barış Anlaşması’nda olan üç mühür, Mısır Firavunu II. Ramses’e, Hitit Kralı III.Hattuşili’ye ve Kraliçe Puduhepa’ya ait.
Antlaşmayı, iki ülke kralı ile birlikte imzalayan Puduhepa bugün hala mücadelesini verdiğimiz haklarımızın binlerce yıl önceki savunucusu ve yol göstericisi olmuş bize. Tarihin ilk yazılı anlaşması olmasıyla bilinen Kadeş Barış Antlaşması aynı zamanda “tarihte kadının siyasal temsilinin olduğu ilk resmi belge” olma önemini de taşıyor.
Geçmişten günümüze kadınlar, kararları erkeklerin verdiği ataerkil iktidarların hüküm sürdüğü bu dünyada her dönem başka sebeplerden günah keçisi ilan edildi.
Bazen doğar doğmaz diri diri gömülmesi gereken kız çocuğu, bazen yakılması gereken günahkar cadı, bazen şeytanın yeryüzündeki vekili… Buna rağmen günümüzde hala bizlere ilham veren kadim bilgeliklerini aktarmaktan vazgeçmediler.
Kraliçe Puduhepa da onlardan biri. Zekası, bilgeliği ve insan sevgisiyle binlerce yıl öncesinden bize sesleniyor. O kendine verdiği sözü tuttu. Okudu, düşündü, yazdı ve yoluna çıkan tüm engelleri aştı.
Bugün bizi yolumuza çıkan engelleri aşmaktan alıkoyan ne olabilir en fazla.
Okumak, yazmak, düşünmek, üretmek ve mücadele etmek için;
Yıldızlar şahidimiz, sözümüz söz olsun….
(DB/EMK)