“Siz hangi televizyondansınız? Zenginlerinki mi yoksa fakirlerinki mi?”
Peter Watkins’in 2000 yapımı çalışması La Commune’ün en can alıcı cümlesi belki de bu. Politik “mockumentary” (sahte belgesel)* olarak sayılan La Commune iki aylık Paris Komünü’nü anlatıyor. Filmin çekimleri için Paris’te 11. Bölge’yi (11ème Arrondissement) sıfırdan inşa eden Watkins beş saat 45 dakika boyunca Paris Komünü’nü yeniden yaşatıyor ama tek bir farkla.
Yaygın medyanın manipülatif haberlerine isyan eden Parisliler kendi televizyonlarını kuruyorlar. Kendilerinden olan iki gazetecinin eline de mikrofon veriyorlar. 19. yüzyılın kıyafetleri içinde Gerard Bourlet (Gerard Watkins) ve Blanche Capellier (Aurelia Petit) 11. Bölge’nin sokaklarında koşturarak her sınıftan Parislilere mikrofon uzatıyor.
Paris Komünü öncesi yasaklanan ve komünle tekrar yayımlanan Le Père Duchêne’ye sık sık göndermeler yapan filmde Komün TV’de sadece işçilerin değil Paris’te kalan küçük burjuvaların da röportajları yer alıyor.
Filmin ilk kareleri La Commune setinde Peter Watkins’in kamera arkası görüntüleriyle başlıyor. Gerard Watkins, yönetmen Watkins’in manifestosunu seslendiriyor:
“Bu filmde sadece Paris Komünü’yle değil, hem geçmişte hem de günümüzde kitlesel medya araçlarının rolüyle de hesaplaşıyoruz.”
Kadınların isyanı
Watkins filmde basın ve sansürle olduğu kadar kadınların komündeki varlığıyla ve komünün Fransız Devrimi’nden devşirilen uygulamalarıyla da hesaplaşıyor.
Bourlet ve Capellier sık sık kadınlara mikrofon uzatıyor; oy, kürtaj, eşit işe eşit ücret ve eğitim haklarından yoksun olan kadınların isyanı Komün TV’de gösteriliyor.
Film çoğunlukla 10 saniyelik sekanslarla ilerliyor. Televizyon başında haber izlermiş gibi akan bu sahte belgeselde izleyiciye sadece Komün TV’den değil, Versailles Ulusal Televizyonu’ndan haberler de aktarılıyor.
La Commune Paris’te terk edilmiş bir fabrikada kurulan sette 13 günde çekildi. Filmde yer alan oyuncuların büyük çoğunluğu amatör. Aralarında Kuzey Afrika’dan gelen göçmen işçiler dahi var.
La Commune Watkins’in son çalışması. 1935 doğumlu yönetmenin en ünlüsü Punsihment Park olan 18 filmi var.
Paris Komünü
1870 yılında III. Napolyon tarafından başlatılan Fransız-Prusya Savaş’ında Paris’in kuşatma altına girmesiyle toplumda sınıflar arasındaki fark açıldı.
Ocak 1871’de daha sonra Üçüncü Cumhuriyetin başbakanı olacak olan Adolphe Thiers ateşkes çağrısında bulundu. Prusyalılar Paris’i barış koşullarında işgal ettiler.
Bu sırada on binlerce Parisli “Ulusal Muhafızlar” adı verilen bir askeri birliğin silahlı üyesiydi. Ulusal Muhafızlar, topları Prusyalıların yolundan çekerek güvenli mahallelere saklamışlardı. Topların koyulduğu başlıca yerlerden biri Montmartre tepeleriydi.
18 Mart’ta Thiers düzenli birliklere Montmarte tepelerindeki topları ele geçirmeleri emrini verdi. Askerler talimatları izlemektense Ulusal Muhafızlara ve yerli direnişçilere katıldı.
Generalleri Claude Martin Lecomte onlara silahsız kalabalığın üzerine ateş açma emri verdiğinde onu atından indirdiler. Lacomte ve muhafız generali Thomas öldürüldü.
Ayaklanma öyle çabuk yayıldı ki Başbakan Thiers Paris’in askerler, polis ve her türden yönetici ve uzman tarafından boşaltılması emrini verdi. Kendisi de Versay Sarayı’na (Versailles) kaçtı.
Ulusal Muhafızlar Merkez Komitesi derhal yönetimden çekilerek 26 Mayıs’taki komün seçimlerini düzenledi. Seçili Komün’ün 21’i işçi, 30’u gazeteci, 13’ü zanaatkardı. Ancak Komün’de kadınların oy hakkı yoktu ve Konsey’de hiç kadın üye bulunmuyordu.
Konsey Başkanı olarak 7 Martta tutuklandığı ve gizli bir hapishanede tutulan Blanqui seçildi. Paris Komünü 28 Martta ilan edildi.
Komün, 2 Nisan itibariyle Versay Ordusu’nun saldırısına uğradı. Hükümet anlaşma yapmaya yanaşmadı. Komün’ün Versay üzerine yürümesi başarısızlığa uğradı.
Paris’in dışından moral ve iyi dilek mesajları geliyordu ama diğer Fransız şehirlerinden yardım gelmiyordu. Hükümet Paris’ten tüm haber akışını engellemişti ve Fransa’nın kırsal ve kentsel bölgelerinde Paris’te olup bitenlere karşı şüpheli bir yaklaşım vardı.
21 Mayıs’ta Versay birlikleri şehrin zengin mahallelerine girdiler ve sevinçle karşılandılar.
Saldırıda, birçok sivili öldürüldü ve pek çok kişi Paris sokaklarında idam edildi. Bunların arasında Komün’e destek veren kilise görevlileri de vardı.
Savaş sekiz gün sürdü. 28 Mayıs’ta son barikat düştü ve hükümet şu duyuruyu yayımladı:
“Paris sakinlerine. Fransız ordusu sizi kurtarmaya geldi. Paris artık özgür! Saat 4 itibariyle askerlerimiz son isyancı noktasını da ele geçirdi. Bugün savaş sona erdi. Düzen, çalışma ve güvenlik yeniden sağlandı.” (EA/YY/HK)
Yönetmen hakkında daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak için tıklayınız.
* Mockumentary olarak adlandırılan bu janra Türkçede sahte belgesel, çakma belgesel ya da kurgusal belgesel de deniyor. İngilizce “Mock/Dalga geçmek” sözcüğüyle “documentary/belgesel” sözcüklerinin birleşiminden oluşuyor.