Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP'nin temelli kapatılması istemli davada, "terör örgütü ile organik bağının devam ettiği, Hazine kaynaklarının terör örgütüne aktarıldığı" gerekçesiyle partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulmasını istedi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, başsavcının bu talebini kabul ederek HDP'nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına geçici bloke konulmasına karar verdi.
Bir demokratik prensip olarak, anayasal kurumların partiler arasındaki rekabet ortamına eşit davranması gerekir. Partiler arasındaki rekabete siyasal iktidarın öznel tasarruflara dayalı kamu bütçesinden yardımlar yapması veya yargı eliyle müdahalesi eşitlik ilkesinin bozulması anlamına gelir.
Bu nedenle HDP kararının seçim öncesi siyasal iktidar müdahalesi mi değil mi tartışmaları öne çıkıyor. Kararın müdahale niteliğinde olup olmadığını anlamak için yasal düzenlemelere bakmak gerekiyor.
Hukukumuzda geçici bloke düzenlenmediği için karar hukuki değil
Anayasa'nın 69. Maddesi’ne 3.10.2001 tarih 4709 sayılı kanunun 25 maddesiyle getirilen ek fıkrada'' Anayasa Mahkemesi, … temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir''deniliyor..
Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılma parti kapatma yerine düşünülen alternatif yaptırımdır. Peki, maddeye göre mahkeme ne zaman bu kararı verebilir?
Ancak dava sonunda dava konusu fiiilerin ağırlığına göre karar verilebilir. Yani Anayasa, nihai karar öncesinde geçici durdurma halinden söz etmiyor. Görüldüğü üzere Anayasa ‘’ tedbiren Hazine yardımından yararlandırmama’’ şeklinde bir müesseseye yer vermiyor.
Peki Anayasa'da yoksa kanunda geçici bloke düzenlenmiş olabilir mi?
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 101. maddesinde 26.3. 2002 tarih ve 4748 sayılı kanunun 4 maddesiyle getirilen ek düzenleme ile ''Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkranın (a) ve (b) bentlerinde sayılan hallerde temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin almakta olduğu son yıllık Devlet yardımı miktarının kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına, yardımın tamamı ödenmişse aynı miktarın Hazineye iadesine karar verebilir'' deniliyor.
Anayasa'da olduğu gibi yasada da geçici durdurma halinden hiç söz edilmiyor.
Kimi hukukçular, 6216 sayılı AYM 'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'un ''Siyasi parti kapatma davaları''nı düzenleyen 52 maddesinin 2 fıkrasında '' Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Kanunun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca incelenir ve kesin karara bağlanır'' hükmüne dayanarak geçici tedbir verilebileceğini mütalaa ediyor. Bu mütalaanın hukukun temel ilkelerine ve Anayasa'ya aykırı olduğu görüşündeyiz.
Kararı, 5271 sayılı Kanunun 128. maddesinde ''Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma'' kenar başlığıyla yapılan düzenleme çerçevesinde mütalaa etmek mümkün değildir.
Gerek yasanın lafzı gerekse temel ilke olan kanunilik ilkesi buna cevaz vermemektedir. Yasanın lafzına bakıldığında ‘‘Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan’’ denilmekle suçta elde edilen mallara işaret ediliyor. Hazine yardımının suçta elde edildiği iddia edil(e)meyeceğine göre el koymada mümkün değildir.
5271 sayılı yasanın ilgili maddelerinde yasal yollarla elde edilen gelire tedbir konulabileceğine dair düzenleme olmadığı halde bu yolu yorum yoluyla ihdas etmek mümkün mü? Böylesi bir yorum kanunilik ilkesinin ihlalidir.
Öte yandan nasıl ki parti kapatma ve hazine yardımının kısmen veya tamamen kesilmesi Anayasa'da düzenlenmiş ve diğer yasal düzenlemeler buna uygun yapılmışsa yardımının geçici olarak durdurulmasına da kanun koyucu gerek duysaydı Anayasa'da yer verirdi.
Bilinmeli ki; Anayasa'da düzenlenmemiş bir müesseseyi yorum yoluyla ihdas etmek Anayasa'ya aykırı ve foksiyon gaspıdır. Siyasi partilerin kapatılması davalarında 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş Kanunu’nda veya 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nunda, Anayasa'da olmayan bir düzenleme olsa bile uygulanamaz. Aslolan Anayasa'dır
Kararla birden fazla ilke ihlal edildi
Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin kararı okuduğunda gerekçesiz olduğu görülüyor. Oysa aynı Anayasa Mahkemesi birçok kararında gerekçesiz mahkeme kararı olmayacağını, gerekçesiz kararın gerekçeli karar hakkının ihlali olduğu şeklinde yüzlerce karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi bu kararla hem temel bir ilkeyle hem de kendi kararlarıyla çelişiyor. Yine mahkeme esastan alacağı bir kararı ara kararla alarak temel hukuk ilkelerini ihlal etmiştir. Nasıl ki parti kapatma kararı geçici olarak verilemiyorsa hazine yardımının kısmen veya tamamen kesilmesi de nihai olarak düzenlenen bir karardır, nihai kararlar ara karar haline getirilemez.
Asıl önemli olan bir başka husus ise hazine yardımından kısmen veya tamamen mahrum bırakılma şeklindeki nihai karar nasıl ki 3/2 çoğunlukla alınabiliyorsa arar karar da bu çoğunlukla alınabilir. Aksi yetkide ve usulde paralellik ilkesinin ihlalidir.
Bu temel ihlaller söyle dursun sonuç olarak siyasi partilerin faaliyetleri, bunların hangi hallerde hukuka aykırı olup olmayacakları, bundan dolayı kapatılıp kapatılmayacakları, siyasi partiler hakkında önce kapatmaya değil de başka tedbirlere ve basamaklı yaptırımlara başvurulcaksa bunların hangileri olacağı, hangi aşamalarda hangi tedbire geçici olarak başvurulacağı, hazine yardımın nasıl ve ne şekilde kesileceği hususlarına Anayasada yer verilmeli, sonrasında da kanuni değişikliklere gidilmelidir.
Siyasi Partiler, Anayasa'nın öngördüğü demokratik çoğulcu yapının mihenk taşlarıdır. Anayasa'da yer verilmeyen bir kurumu yorum yoluyla ihdas ederek bir partiyi seçim öncesi yardımdan mahrum etmek hukuki değildir. Seçim öncesi HDP'nin hazine yardımı hesaplarının geçici bloke edilmesi hukuki olmayan bir kurumun yorum yoluyla ihdasının eseri olduğu için hukuki değil devlet müdahalesi niteliğindedir.
Devlet yargı eliyle partiler arasındaki rekabet ortamına müdahale ederek rekabette eşitlik ilkesinin bozulmasına neden olmuştur. Karar, bu nedenle Türk hukuk ve siyasal tarihinin zehirli meyvesi niteliğindedir. Siyasal ve seçim sürecinin zehirlenmesinin önüne geçilmesinin yolu HDP'nin itirazı üzerine kararın geri alınmasıdır...
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını geri alınmaması halinde; verildiği dönem, kararın hukuki niteliği ve yol açacağı hukuksal/siyasal sonuçlar çokca tartışılacağa benziyor.
Siyasi partilere hazine yardımı uygulamaları tüm dünyada, kamu yararı, eşitlik ve adalet prensiplerine dayandırılarak savunuluyor. Dünyadaki uygulamalara paralel olarak Türkiye’de de partilere hazine yardımı uygulaması, 1960’lı yıllardan günümüze kadar yapılıyor. Ancak Hazine yardımı yarım asırlık geçmişine karşın, siyasi hesapların ve rekabetin konusu olmaktan kurtulamamış görünüyor. (Kurtulmuş olsaydı eğer bugün Anayasa Mahkemesi'nin kararının sadece hukuki boyutunu tartışıyor olurduk...)
Partilere hazine yardımının gerekliliği başlıca iki gerekçeye dayandırılarak savunuluyor. Birincisi partileri toplumsal ve ekonomik güç odaklarının etkilerinden bağımsız tutabilme. İkincisi ise toplumdaki farklı sınıfların da politika yapmalarını kolaylaştırıcı etkisi...
Klasik nedenler bu olsa da hazine yardımın seçimler üzerindeki etkisine bakıldığında; nedenlerinden ziyade sonucunun daha önemli olduğu anlaşılıyor.
Bilindiği üzere siyasal partiler, ortaya çıkmalarından bu yana toplumsal dönüşümlere bağlı olarak yapısal ve işlevsel düzeyde evrimler geçirdiler.
Özelikle medya ve iletişim çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında siyasal süreçlerin geçirdiği değişim, partilerin seçmenine ulaşmalarının yol ve yöntemlerini de etkiliyor.
Günümüz de seçimlerde kazananı belirleyen, seçmene inandırıcı çözümler sunma ölçütü değil, medyada daha çok yer alma ve seçim kampanyası adı altında daha büyük maddi kaynakları seferber ederek yaratılan ihtişam ve güç gösterileridir. Özelikle seçmen iradesinin medya teknolojileri yoluyla manipüle edilmeye açık olması ve seçimlerin giderek medyatik bir gösteri ortamına dönüşmesi paranın etkisi ve önemini öne çıkarıyor. Yani artık siyasi başarı elde etmek için gerekli ve en önemli faktörün para olduğunu gerçekliği kabul görüyor.
Paranın seçimlere etkisinin bu kadar açıkça oluşu ile seçim sathına girildiği hususu birlikte ele alındığında Anayasa Mahkemesi'nin HDP'nin Hazine yardımı hesaplarına geçici bloke konulması, kararın hukuki nedenlerle verilmediği aksine bir takım siyasi sonuçlara ulaşma amacıyla verildiği tartışmasını (iddiası) hemencecik öne çıkarıyor.
Gerçekte kararın hukuki nedenlerle verildiği bir an kabul edilse bile uzun yıllar kararın hukuki niteliğinden ziyade alındığı dönem nedeniyle siyasi niteliği tartışılacak.
Seçim sathına girilmiş olması, seçimlerde paranın önemi/sonuçlara etkisi, HDP’nin siyasal sistemin kilit parti oluşu dikkate alındığında ‘’bu karar kime yarayacağı’’ sorucu can alıcı soru haline geliyor…
HDP'nin dışlanması iktidara yarayacak
Hazine yardımı uygulamasının geçmiş deneyimleri siyasi iktidarların ellerinde bir politik araç olarak işlev gördüğünü gösteriyor. Siyasal iktiarlar, ellerindeki bu imkânı kamusal kaynakları kendilerine çevirme amacıyla değerlendirmeler yapıyor. Uygulamada kamu yararı ölçütüyle ilgisiz tümüyle siyasallaşmış uygulamalar görülüyor.
Nihayetinde siyasal iktidarın, siyasal hesapları ve muhalefeti parçalama niyeti, hazine yardımı konusuna da yansımış görünüyor... İktidarın, siyasal araçlarla ve metodlarla muhalefeti hazine yardımından yoksun bırakma da yetersiz kaldığı koşullarda ise yargının devreye konulduğu bu kararla anlaşılmıştır.
Seçim sathından HDP'nin saf dışı edilmesi veya hareket kabiliyetinin kısıtlanmasının nedeninin hukukilikten ziyade siyasal sonuçlar elde etmek olduğu görülüyor.
Gerçekte de HDP'nin saf dışı kalmasının veya hareket kabiliyetinin sınırlanmasının mevcut siyasi iktidara yarayacağı konusunda hemen hemen herkes hemfikir.
Özetlenen nedenlerle bu kararın; önümüzdeki dönem Türk siyasal hayatını derinden etkileyecek kapasitede olduğu görülüyor ve bilinen bu olgu da tartışmayı fitilliyor...
TIKLAYIN - AYM, HDP'nin hazine yardımına geçici olarak bloke koydu
TIKLAYIN - Prof. Dr. Osman Can: AYM kararı sadece tedbir, yeniden değerlendirilecek
TIKLAYIN - Prof. Dr. Büşra Ersanlı: AYM'nin seçim öncesinde verdiği bu kararda kasıt var
(MK/EMK)