Barack Obama'nın ABD'nin uzun yıllardır görmediği bir mobilizasyon yaratan başkanlık kampanyası, beraberinde yeni bir kültürel iklim getirdi. Bush yönetiminin sekiz yıllık depresyonundan sonra gelen bu canlanmayı bütün yönleriyle yansıtan en güzel örnek, şu sıralarda bir Off-Broadway prodüksiyonu olarak sahnelenen "Fela!" müzikali.
Koreograf ve yönetmen Bili T. Jones tarafından Jim Lewis'in aynı adlı kitabından altı yıl süren bir çalışma sonucunda sahneye uyarlanan müzikalde, Afro-beat akımının öncüsü, Nijeryalı müzik dehası Fela Kuti'nin sıra dışı yaşamöyküsü, gene onun şarkılarıyla anlatılıyor. Düzenlemeler Aaron Johnson ve son zamanlarda arkasına taktığı punk rock gruplarıyla yeni bir dalganın oluşmasına önayak olan Brooklyn'li Afrobeat kolektifi Antibalas tarafından yapılmış.
"Black President" albümü Fela'yla Obama'nın kesiştiği tek bağlam olsa, bunu ticari bir çaba olarak kestirip atmak mümkün olabilirdi. Ancak iki baskın figürü buluşturan o kadar çok şey var ki, bunları ortaya koyan sanata şapka çıkarıp kenara çekilmek gerekiyor. Hayatı boyunca 200'den fazla defa tutuklanmış korkusuz bir mücadele adamıydı Fela. Afrika'nın simgesi olmak onun tenine yapışmıştı, nitekim Afrika'yla özdeşleşmiş AIDS hastalığından öldü.
Müzik yazarı Ian Ashbridge, Fela toteminin "Miles Davis ile Che'nin, Bob Marley ile Muhammed Ali'nin, müzikle politikanın, büyüyle özgürlüğün, seksle militanlığın bir karışımı" olduğunu söylüyor. Fela, bizzat yaşamıyla sömürgeciliğe karşı fiziksel bir tepkiydi. Afrikalı Spartaküs'tü.
Müziğe giriş
Fela'nın annesi Funmilayo Ransome-Kuti, anti-kolonyalist hareketin içinde mücadele eden bir feminist militandı. Protestan rahibi olan babası Israel Oludotun Ransome-Kuti ise lise müdürüydü. Ayrıca Nijerya Öğretmenler Birliği'nin kurucusu ve ilk başkanıydı.
Fela, 1958'de ailesi tarafından tıp eğitimi almak üzere Londra'ya gönderildi. Ama o müzik eğitimi almaya karar verdi. Birçok çalgıyı ustaca çalabilme yeteneği ve müzik dehasıyla dikkat çekti. Koola Lobitos adlı ilk orkestrasını konservatuarda kurdu. Miles Davis ve Frank Sinatra etkilerini taşıyan erken dönem sound, Batı Afrika'yı kasıp kavuran yüksek tempolu Highlife müziğini andırıyordu.
Fela ona en büyük oğlu Femi dahil üç çocuk verecek ilk karısı Remi'yle gene Londra'da evlendi. 1963'te Nijerya'ya geri dönerek Koola Lobitos'a yeni bir kadro yaptı. 1969'daki ilk ABD seyahatine kadar geçen altı yıl, Fela'nın sonraları Afro-beat olarak adlandırılacak füzyon müziğini geliştirmeye harcandı; caz, funk, psychedelic rock ile geleneksel Afrika müziğinin sentezini arıyorlardı.
Amerika ve politikleşme
Amerika seyahati, Fela'nın hayatında bir dönüm noktası oldu. Burada Kara Panter Partisi'nin mensuplarıyla tanıştı ve bu noktadan sonra politik görüşleri radikal bir mecraya yönelmeye başladı. Kara Panterlerin benimsediği Maocu çizginin yeniden biçimlendirdiği Pan-Afrikanizm ideolojisine ve sosyalizme yakınlık duydu.
Black Power hareketinin etkisiyle hayatı boyunca sürdüreceği, ona anti-otoriter ve anti-militarist bir duruş kazandıran insan haklan mücadelesine atıldı. Ne yazık ki, Amerika gezisi, sonradan "1969 Los Angeles Sessions" adıyla yayınlanan alelacele yapılmış ham kayıtlar dışında müzikal bir kazanım getirmedi. Kalleş bir organizatör izinsiz çalıştıklarını göçmen bürosuna ihbar edince, ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar.
Köy komünü
Fela, Nijerya'ya döner dönmez üflemelilerin, perküsyonların, şarkıcı ve dansçıların sayısını artırıp dev bir müzisyen ordusu kurdu ve grubun adını Africa 70 olarak değiştirdi. Bununla da kalmadı, başkent Lagos'un bir varoş bölgesinin tenhalarında, grup üyeleri ve akrabalarının bir arada yaşayabileceği, içinde kayıt stüdyosu bulunan bir köy komünü kurdu ve komüne Kalakuta Cumhuriyeti adını verdi. Kalakuta, yerel dilde "alçak, namussuz, aşağılık" gibi pejoratif anlamların yanı sıra, "fırlama" anlamını da taşıyordu.
Ayrıca Lagos'un lüks merkezi Empire Hotel'in içinde Africa Shrine adlı bir gece kulübü kurup düzenli olarak orada çalmaya başladılar. Gene bu dönemde Fela, kölelik döneminin izlerini taşıdığını söylediği Ransome orta adını isminden çıkardı, yerine "öldüren yumruk" anlamına gelen "Anikulapo" adını koydu: Fela Anikulapo Kuti.
Adındaki öteki anlamlarla birleştiğinde, Fela'nın anarşist başkaldırısının Afrika kültürüyle bağları belirginleşiyordu. Fela, "yüceliği getiren" demekti. Kuti ise "insan eliyle öldürülemez" anlamına geliyordu.
Askeri rejimle mücadele
Fela şarkılarında "pidgin" denen, Afrika dillerine doğru sapma göstermiş bozuk İngilizce'yi kullandı. Nijerya'da 5 milyon kişinin anadili olan pidgin İngilizce'si, Batı Afrika, Kamerun ve Gana'da ikinci dildi ve Güney Afrika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada anlaşılabiliyordu. Bu durum Fela'nın ününün kısa sürede Nijerya dışına taşmasını sağladı. Bu popülerleşme ise Fela'nın faaliyetlerinin askeri diktatörlüğün gözüne batmasına sebep oldu. 1974'te polis elinde bir arama izniyle çıkageldi ve daha önceden emniyette sarılmış kalın kanabis sigarasını "buldu".
Efsanevi sahne köy meydanında yaşanacaktı: Fela sigarayı yaktı ve derin bir nefes çektikten sonra başkomiserin suratına üfledi. Tutuklandı. Ama suçun kanıtı sayılacak dışkı testine başka bir mahkûmun dışkısı gönderildiği için paçayı kurtardı. "Expensive Shit" albümünde anlatılan bu olay, Fela'yla askeri rejim arasındaki mücadelenin başlangıcıydı.
Ne var ki, yaşadığı olayları müziğine doğrudan yansıtan Fela, 1977'de çıkan "Zombie" albümünde korkunç bir saldırıyı anlatmak zorunda kalacaktı. Nijerya ordusu binlerce askerle Kalakuta Cumhuriyeti'ni bastı, kadın-erkek demeden herkesi dövdü, tutukladı, kayıt stüdyosu ve enstrümanlarla birlikte bütün köyü ateşe verdi. Fela fena halde dövülmüş, pencereden atılan yaşlı annesi sakat kalmıştı.
Birilerini fazla kızdırmış olacak ki, Africa Shrine gece kulübünü bile yıktılar. Olaylar durulduğunda Kalakuta halkı Lagos'ta metruk bir oteli mesken tuttu. Felâketin birinci yıldönümünde ise Fela, eski bir geleneği hayata geçirip çoğu grubundaki şarkıcı ve dansçılar olan 27 kadınla birden evlenerek kabile şefi oldu.
Bu davranışı Batıda büyük tartışmalara yol açtı. 1979'da Halk Hareketi adlı bir parti kurarak demokrasiye geçiş için yapılan ilk seçimde başkanlığa adaylığını koydu, iki gerekçeyle çok naifti: Elbette adaylığına izin vermediler, ama bunun da ötesinde, demokrasi Nijerya'ya 1999'dan önce gelmeyecekti.
Afrika'nın sesi
Tam 33 yıl süren askerî diktatörlüğün sonunu görmek Fela'ya nasip olmadı.
İşte efsanevi "Black President" albümü 1981'de yayınlanmadan önce çıkan 36 albümün konusu yukarıda özetlenen bu olaylardı. Sonrasında ise Reagan-Thatcher neo-liberalizmine karşı duran bir insan haklan savaşçısı gördük. Fela'nın ateş gibi bir hümanizmle yanan şahane müziği bütün gezegeni sardı. Onunla ilgili hikâyeleri dinledikçe Afrika'yı tanıdık, Afrika'yı tanıdıkça onu daha iyi anladık.
Bütün bunlar Obama imgesinin içeriğiyle çakışıyor. Obama totemi yapanlar, onu Martin Luther King ve Muhammed Ali'yle -bir insan haklan savaşçısı ve bir boksörle- bütünleştirirden, Fela'nın kişiliğine malolmuş birçok niteliği de sıralıyorlar. "Hüseyin faktörü" asla yabana atılacak bir şey değil.(EZ/EÜ)