Dünyadaki insan nüfusunun 2050 yılında 9 milyara dayanmasıyla besin üretiminin %70 artması gerektiğini Birleşmiş Milletler'in Gıda ve Tarım Örgütü ifade ediyor.
Her ne kadar günümüzde hala devam eden açlık problemi gıdanın dağıtımıyla ilgili olsa da, gözlerini bir besin kaynağı olarak böceklere dikmiş olanlar var. Yüzyıllardır bazıları için geleneksel mutfağın bir parçası olan solucan, tırtıl, akkarınca, çekirge veya eşek arısı, son zamanlarda özellikle Batılıların ilgisini çekmeye ve pahalı menülerde yer almaya başladı bile.
Bugs (Böcekler) adlı belgesel kötülüğü temsil edip bizi korkuttukları için yok olmasından pek kaygılanmadığımız köpek balıklarının başına gelenin böceklerin başına gelebileceğini hissettiriyor. Ne de olsa 75 dakikalık eğlenceli filmi seyrederken bile, baştaki garipseme ve iğrenme duygusu yavaş yavaş yerini meraka, hatta ağız sulanmasına bırakabiliyor.
Tribeca'daki dünya prömiyerinden sonra Docville veya Cinemambiente gibi gözde festivallerin programında da yer alan Danimarka yapımı her halükarda izlenmeye değer.
Protein kaynağı
Yönetmen Andreas Johnsen tuhaf olaylara bir Batılı gibi baktığını inkar etmiyor; zaten filmin kahramanları hevesli, heyecanlı ve hırslı genç iki erkek, araştırmacı Ben Reade ile proje sahibi Josh Evans bu duruşun birebir temsilcisi olarak biraz rahatsız edici olabiliyorlar.
Danimarka merkezli Nordic Food Lab (Kuzeyli Yemek Laboratuvarı) konuyla ilgilendiğinden Ben ve Josh, Avustralya, Kenya, Uganda, Meksika, Peru, Japonya veya İtalya gibi ülkelere giderek araştırmalarda bulunuyor ve mevzubahis memleketlerde bir gelenek halinde yenmekte olan böceklerin tadına bakıyor.
Onları herkesin damağına uygun hale getirmeyi düşünürlerken aslında en lezzetli hallerinin yerel mutfaklardaki reçetelerle pişirilmiş biçimlerinin olduğunu fark ediyorlar.
Mesela İtalya'daki bir peynir üreticisi, peynire sineklerin yuva yapmasına imkan tanıyarak zamanla oluşan kurtların canlı canlı nasıl yendiğini öğretiyor.
Kenya'da ise akkarıncaların oluşturduğu toprak tepenin kazılıp yuvalarının altüst edilişine, ziyafetin zirve noktası konumundaki kraliçenin yanlış bir darbeyle parçalanmasına da tanıklık ediyoruz.
Uganda'da ise çekirgeleri gece avlayabilmek için kurulan tuzaklardaki projektörler fazlasıyla güçlüdür. Batılı kahramanlarımız kuvvetli ışığa güneş gözlükleriyle bile zor tahammül edebilirken tuzakların bekçisi oğlan çocuğu gözlerini korumaya ihtiyaç bile duymamaktadır. Oysa bir süredir bu işi yapanların körlüğe varan göz hastalıklarıyla boğuştuğuna bilahare tanık oluyoruz.
Tehlike!
Böceklerin dünyadaki beslenme problemini çözeceğine dair ilgili uluslararası bir üst düzey toplantısında ise Nestlé gibi bir dünya devinin varlığı alarm çanlarının çalınması gerektiğini hatırlatıyor.
Bir fuarda ise böceklerin sanayi seviyesinde üretilip gayet ucuza satıldığı bir hayvan yemi pazarlama standına rastlıyoruz. Oysa Ben ve Josh lüks restoranlarda, gastronominin yüksek seviyelerine alışkın damaklara hitap etme hevesindedirler; agresif Cargill gibi bir diğer dünya markasının bu piyasaya el atma ihtimaline değinirken, meydana gelebilecek ekolojik ve toplumsal çalkalanmalara yönelik tasalarını ifade etmekten imtina etmezler. Sektörle ilgilenebilecek Slow Food misali idealist oluşumların zamanla evrildikleri vaziyet, kaygılanmamız için zaten yeterli bir manzara oluşturuyor.
Kapitalist sistem dört nala koşturulurken damaklarımızın en lezzetli, en alternatif, en nadide besinlere layık olduğu söylenip duruyor, yoksa yeni trend böcekler mi olacak? Televizyonlardaki bilumum yemek programlarında ünlü şef ve gurmelerimizin protein yüklü, börtü böcek bazlı reçetelerle pişirilmiş yemekleri şöhretli misafirlerine tattırdıklarını tasavvur edebiliyor musunuz?
Ben Reade tüm gezegende bin bir türlü böceğin tadına bakmış olmasına rağmen bir tek Avustralya'da yediği hamburgerden midesinin bozulduğunu ifade ediyor. Filmin sonuna doğru ekipten sebebini tam olarak anlayamadığım bir dinamik sonucunda ayrılmış olsa da böcekleri tehdit eden karanlık gelecek konusunda bizi uyarmış da oluyor. Hayvan haklarını savunucularını yakında yeni bir cephede mücadele ederken görebiliriz. (MT/EA)