İrlanda Cumhuriyeti yaklaşık bir ay sonra, 27 Ekim'de yeni cumhurbaşkanını seçecek. Bu oldukça sembolik bir makam olmasına ve genellikle gündemi çok meşgul etmemesine rağmen, bu seçimlerde durum farklı. 28 Eylül Çarşamba günü netleşen adaylar oldukça renkli. Yarışta dördü bağımsız yedi aday var. Bu adaylardan ikisi Kuzey İrlanda'dan.(1) Biri 1970 yılında İrlanda'ya ilk Eurovizyon'da birinciliği kazandıran "Dana" Rosemary Scallon. Diğeri ise Sinn Féin adayı Martin McGuinness.
Hakkında konuşulan bir diğer aday da David Norris. Norris gey olduğunu açıklayan tek İrlandalı politikacı. Ağustos ayında İsrail'de bir cezaevinde tutulan eski partnerinin serbest bırakılması için mahkemeye mektup yazdığı ortaya çıkınca adaylıktan çekilmişti; ancak son anda tekrar başvurdu ve aday olmaya hak kazandı.
Tüm adaylar arasında hakkında en fazla tartışılan ve saldırılara hedef olan kişi Martin McGuinness. Bunun sebebi ise IRA'nın (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) eski "Genelkurmay"ı ve komutanlarından biri olması.
İrlanda'nın kuzeyi ve güneyinde McGuinness'in adaylığı hakkında yoğun tartışma yaşanıyor. Adaylığı ilan edildiği gün Twitter'da mesaj patlaması yaşandı. İrlanda medyasında her gün McGuinness hakkında bir haber, yorum ya da okur mektubu okuyabilirsiniz. Bu tartışmaları anlamak için Martin McGuinness'in militanlıktan Kuzey İrlanda Yönetimi bakanlığına giden geçmişine bakmak gerekiyor.
McGuinness 1950 Derry doğumlu. '70lerin başlarında IRA'ya katıldı ve kısa sürede yükselerek bölgenin ikinci komutanı oldu. 1972 yılına gelindiğinde, ateşkes görüşmeleri için Londra'ya giden IRA heyetinde yer alacak kadar önemli biri haline gelmişti. 1973'te Güney İrlanda'da bir arabada 113 kilo patlayıcıyla yakalandı. Çıkarıldığı mahkemeyi tanımadığını söyleyerek "Halkımızın öldürülmesine karşı savaştık... Óglaigh na hÉireann (IRA) üyesi olmaktan gurur duyuyorum" dedi. 6 ay hapis yattı. Şimdi o tanımadığı yetkinin Cumhurbaşkanı adayı.
IRA üyeliğinden Sinn Féin'in ikinci adamlığına hızla yükselen McGuinness, Hayırlı Cuma anlaşmasında partisinin müzakerecisi olarak çalıştı. Cumhuriyetçilerin Hayırlı Cuma anlaşmasıyla ilgili tereddütlerini gidermeyi başardı ve Sinn Féin diğer partilerden bir ay sonra, Eylül 1997'de anlaşmayı imzaladı. 2007'de İrlanda, Britanya ve Kuzey İrlanda'nın dört büyük partisinin yetki devriyle ilgili uzun tartışmalar sonucunda imzaladığı St. Andrews anlaşmasıyla, Britanya, Sinn Féin ve Demokratik Birlik Parti (UDP) yönetimi paylaştı. Birinci Bakan Ian Paisley, yardımcısı ise Martin McGuinness oldu. Cumhurbaşkanlığı için aday olmak için bu görevini geçici olarak bıraktı.
Geçmişi sürekli önüne çıkıyor
McGuinness'in adaylığına kuzey genelde olumlu yaklaşırken güneyde bu destek çok daha az. Memleketi Derry-Bogside'da "Martin'e oy verin' afişleri sokakları süslüyor - kuzeyliler oy veremeyecek olsa da. Birçok kişi için Martin McGuinness barıştan sadece söz etmek yerine barışın gerçekleşmesini için uğraşan ve bunu sağlayanlardan biri.
Her zaman kuzey ve güney İrlanda'yı bir bütün olarak gördüklerini söyleyen Güney İrlandalılar ise ağırlıklı olarak eski bir IRA üyesinin kendilerini temsil edeceği fikrinden hoşlanmıyor.
"The Troubles" (2) döneminde yakınlarını kaybetmiş kişiler için McGuinness'in Cumhurbaşkanı olması bir yana adaylığını koyması bile kabul edilemez. Onu eli kanlı katil, terörist olarak tanımlıyorlar. Ama McGuinness bir konuşmasında şöyle dedi: "Kuzey'de sevdiklerini IRA eylemleri yüzünden kaybetmiş birkaç kişi bana gelip kampanyamı destekleyeceklerini söyledi. Bu beni son derece cesaretlendirdi çünkü sanırım beni birlikçi (Kraliyetçi) kardeşlerimizle önemli ilişkiler durmamıza sebep olan Hayırlı Cuma anlaşmasının merkezinde görüyorlar."
Adaylığının açıklandığı günden beri IRA geçmişi sürekli karşısına geldi, ama McGuinness bunu zaten bekliyordu. Neredeyse her gün rakiplerinden gelen ithamlara yanıt vermek zorunda kalıyor. Sonunda "Evet silah kullandım ama kimseyi öldürmedim" dedi. Hatta 1974'te IRA'dan ayrıldığını bile öne sürdü.
İrlandalılar ne diyor?
McGuinness diğer adaylarla ilgili herhangi bir iddiada bulunmadan kampanyasını sürdürüyor. Seçildiği takdirde diğer Sinn Féin parlamenterlerinin yaptığı gibi maaşının büyük bir bölümünü almayacak ve kamusal çalışmalar için kullanacak.
Güney İrlandalı birkaç kişiye McGuinness'in adaylığı ile ilgili ne düşündüklerini sordum ve cumhuriyetteki genel havayı yansıttıklarını düşündüğüm yanıtlardan bazılarını aşağıya aktarıyorum:
* Kafam karışık. Bir yandan bir katil ve bir IRA eski komutanının beni dünya sahnesinde temsil etmesini istemiyorum. Hele de hala bazı kayıpların nerede olduğu açıklanmadan. Öte yandan eğer Kuzey'de bakan olmaya uygunsa ve Protestanlar buna itiraz etmiyorsa, neden güneyde cumhurbaşkanı olamasın ki. En azından halkın iradesine başvurma şansı olduğu için mutluyum. (Ed O'D.)
* Bence Kuzey'den masum insanların kanı eline bulaşmış birinin tüm İrlanda'yı temsil etmesi için henüz çok erken. Birkaç ay önce Kraliçe'nin ziyaretini protesto etmişlerdi, şimdi elini sıkacağını söylüyor. Bence bu girişim ardında Sinn Féin'in siyasi gündemini meşrulaştırma operasyonundan daha fazlası var. Sinn Féin'in ne kadar başarılı stratejist olduğu malum. (Catherine O.)
* Bu adaylık bence çok ilginç. McGuinness artık sistemin bir parçası oldu. Ben desteklemiyorum ama çok cesurca bir davranış olduğunu düşünüyorum. Bu cesareti gösterdiği için takdir ediyorum. (Vanessa M.)
* McGuinness'in adaylığı Sinn Féin'e daha fazla itibar kazandırmak için yapıldı. Geçmişten değil, gelecekten söz etmek istiyor. Ben olsam ben de aynı şeyi isterdim! Ama bir zamanlar lideri olduğu örgütün eylemleri yüzünden dikkate alması gereken çok fazla kişi var; özellikle de hala hayatta olanlar. (Colm T.)
Kuzey İrlandalı arkadaşımdan gelen yorum ise farklı. McGuinness'in iyi bir başkan olacağına inanan bir grup cumhuriyetçi şöyle diyor:
* Bence iyi bir aday ve işini iyi yapacaktır. Bu durgun ve heyecansız siyasi sisteme bir canlılık getirebilir. Sistemin silkelenmesi gerekiyor ve Martin bunu yapabilecek en doğru aday. Birçok kişi geçmişi yüzünden itiraz ediyor ama bilerek gözardı ettikleri bir gerçek var: İrlanda'nın 100 yıllık siyasi sisteminde benzer geçmişi olan cumhurbaşkanı dahil çok sayıda önemli siyasi figür vardı; Micheal Collins, De Valera gibi. Ne Mandela, ne Castro geçmişlerinden zarar görmedi. Bu yaklaşımı iki yüzlü ve çarpık buluyorum. Bence tek sorun McGuinness'in Gaelic (İrlandaca) bilmemesi. Sinn Féin'in parti programında dil meselesine ne kadar önem verdiği dikkate alındığında, bunu bence daha önemli kılıyor. (Colm Mac A.)
Anlaşılan Kuzey'de barışın -kısmen de olsa- gelmesi ve bunun mimarlarından birinin McGuinness olması birçok güneyli için yeterli değil. Sinn Féin'in güneyde çok hala oyu yok. Bugüne dek en fazla % 10 oy alabildi. Ama bir hafta önce RTE'nin radyosunun 22 bin kişiyle yaptığı ankette McGuinness birinci sıradaydı. 27 Ekim'de belki İrlanda halkı bir sürpriz yapar ve eski bir "terörist"i İrlanda ordusunun başkumandanı yapar. (ÖD/HK)
(1) İrlanda Cumhuriyeti Belfast Anlaşması uyarınca 1998 yılında anayasanın 2. ve 3. maddesini değiştirdi. Buna göre İrlanda adasında doğan herkes İrlanda ulusunun bir üyesi ve vatandaşı olarak kabul ediliyor. Kuzey İrlandalılar Cumhuriyetin seçimlerine katılabiliyor ancak oy veremiyorlar.
(2) The Troubles Kuzey İrlanda'da 1960larda başlayıp 1998 Belfast Anlaşmasına kadar 30 yıldan fazla süren ve cumhuriyetçiler, birlikçiler ve Britanya ordusu arasındaki çatışmaları anlatan bir terimdir.
* * *
Tüm adaylar:
Mary Davis: Bağımsız, sakat hakları savunucusu, 2003 Dünya Engelliler Yaz Olimpiyatları organizatörü;
Michael D. Higgins: İşçi Partisi, eski bakan ve milletvekili (İrlanda);
Seán Gallagher: Bağımsız, girişimci, TV panelisti;
Martin McGuinness: Sinn Féin, Kuzey İrlanda Yönetimi Bakan Yardımcısı
Gay Mitchell: Fine Gael Partisi, eski Avrupa parlamentosu milletvekili;
David Norris: Bağımsız, senatör, akademisyen;
Dana Rosemary Scallon: Bağımsız, eski Avrupa parlamentosu milletvekili.