Türkiye'de bakım hizmetlerinde ve ev işlerinde çalışan göçmen kadınlar görünmeyen bir emeğin temsilcileri.
Toplum nezdinde itibarı olmayan, saygı görmeyen ama yokluğu durumunda günlük hayatın durma noktasına geleceği bir emek.
Yaşlıların ve hastaların, çocukların bakımını üstlenen göçmen kadınların sayılarını bilmesek de, Türkiye'de kaçak çalışan göçmenlerin büyük kısmının bu tarz işler yapan kadınlar olduğunu tahmin edebiliriz.
Toplumun üst-orta gelir gruplarından insanların, üst düzey profesyonel mesleklerde ve yönetici konumlarda çalışan kişilerin evlerinde istihdam edilen göçmen kadınların varlığına şimdiye kadar çoğu kez göz yumuldu.
Politikaların sertleştiği kimi zamanlarda ise sokakta yakalanan bazıları sınır dışı edildi. İşgücü piyasasında bakım işlerini üstlenecek, günün 24 saati çalışmaya hazır yerli kadın işgücü bulunamadığı için boşluk yine göçmen kadınlarca dolduruldu.
4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği'ne göre bakım hizmetlerinde çalışanlara çalışma izni veriliyor. Ancak Türkiye'ye turist vizesiyle veya vizesiz gelen ve ikamet tezkeresi olmayanlar çalışma izni için ülke içinden başvuru yapamıyor. Bakım işi bulan kişinin kendi ülkesine dönmesi, onu istihdam edecek kişinin o ülkedeki TC temsilciliğine bunu bildirmesi, ilgili kişinin başvurması ile bu başvurunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na (ÇSGB) iletilmesi ve uygun bulunması halinde çalışma izni veriliyor.
İzni alan yabancının ülkeye giriş vizesi talebinde bulunması gerekiyor. Bütün bu sürecin uzunluğu ve zorluğu izni almayı başarmış az sayıda kişi tarafından dile getiriliyor.
1 Şubatta AB'ne uyum kapsamında yürürlüğe girecek olan Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkındaki Kanun bakım işçilerinin durumunu nasıl etkileyecek?
Kanuna göre Türkiye'de en fazla 90 gün kalan yabancıların ülkelerine dönmeleri ve sonrasında en az üç ay geçtikten sonra Türkiye'ye yeniden girebilmeleri söz konusu. Yani Türkiye'de kaçak olarak bakım hizmeti sunan göçmen kadınlar, eskiden vize sürelerinin bitiminde ülkelerine gidip, 1-2 gün sonra yeniden dönerken şimdi 90 gün beklemeleri gerekecek. Peki, bu arada onların bakmakta olduğu yaşlılar, hastalar, çocuklar ne olacak?
Yetkililerin bu soruyu düşündüğünü söylemek zor. Onlara göre çalışma izni almak için başvurmaları ve yasal prosedürü yerine getirmeleri gerekiyor.
Elbette ev ve bakım hizmetlerinde çalışan göçmen kadınların yasal düzenleme olmasına rağmen kaçak çalışmak durumunda kalmaları kabul edilemez. Durumları yasallaştırılmalı, istihdamları çalışma ve ikamet iznine sahip olarak gerçekleştirilmeli. Ancak sorunun mevcut çalışanların sınır dışı edilmesi ve kendi ülkelerinde yeniden başvuruda bulunmalarını talep etmekle çözülmeyeceğini görmek gerekiyor.
Yapılması gereken, bir kereye mahsus olmak üzere halen kaçak olarak çalışanların bulundukları ilin bağlı olduğu çalışma bölge müdürlüklerine onu istihdam eden kişilerle birlikte başvurması ve çalışma ve ikamet izni almalarının sağlanması.
Göçmen kadınların sosyal güvenlik kapsamında çalıştırılması noktasında ise göz ardı edilen bir husus var. Çoğunun geldiği ülkeyle Türkiye arasında sosyal güvenlik konusunu düzenleyen ikili anlaşmalar bulunmadığı için bu kadınların ve işverenlerinin ödediği emeklilik primlerinden yararlanma imkanları yok.
O halde acilen bu konuda adım atılması ve sosyal güvenlik kapsamında olmalarının gerçek bir karşılığı olması için önlem alınması gerekiyor.
Züccaciye dükkanına giren filin döküp kırdığı porselenler gibi göçmen kadınları yine sınır dışı edilme korkusuyla evin dört duvarı arasına ve işverenlerin insafına mahkum, işverenleri ise kaçak işçi çalıştırdıkları için ceza ödemek ve bakıcılarından mahrum kalmak korkusuna maruz bırakmamalıyız. (GT/HK)