Şilili seçmenler bu pazar gerçekleşen yerel seçimlerde sağ partilerden oluşan muhafazakar koalisyona tepkilerini sandıkta gösterdi.
Başkan Sebastian Piñera'yi destekleyen sağ blok, birçok önemli şehir ve bölgedeki koltukları Concertacion olarak bilinen sol-liberal bloğa kaptırdı.
Sol-liberal parti adaylarının belediye başkanı seçildiği yerler arasında en önemli bölgeler olan merkez Santiago, Sili'nin ikinci büyük şehri Concepcion ve Santiago metropolitan bölgesinin Providencia ve Nuñoa kesimleri var.
Solun elde ettiği en önemli başarı merkez Santiago'da yaşandı. Öğrenci hareketi sırasında gerekirse askerlerin devreye girmesini öneren ultra-muhafazakar UDİ (Bağımsız Demokrat Parti) üyesi belediye başkanı Pablo Zalaquett koltuğunu, PPD (Demokrasi için Parti) üyesi ve bir öncesi başkan Michelle Bachelet döneminde bakanlık yapan Carolina Tohá'ya kaptırdı.
Tohá'nın zaferinin sembolik anlamı
Öğrenci hareketine ve Mapuche halkının taleplerine karşı yakınlığıyla bilinen Carolina Tohá'nin seçimini önemli kılan bir diğer unsur da, kendisinin de askeri darbenin bir mağduru olması.
Carolina Tohá'nın babasının Salvador Allende hükümetinde içişleri ve savunma bakanlığı yapmış olan ve 1973'te askeri cuntanın Dawson adasına sürgüne yolladığı, işkence ettiği ve öldürdüğü José Tohá olması dolayısıyla, Carolina'nin zaferi sembolik bir anlam da taşıyor.
Pinochet döneminin izlerinin günümüzde hala ne kadar çok anlam taşıdığını gösteren bir başka seçim sonucu da Providencia bölgesinden. On altı yıldır Providencia'nin belediye başkanlığını yapan emekli asker Cristián Labbé de tahmin etmediği bir yenilgi yaşadı.
Pinochet rejiminin kurduğu ve birçok insan hakları ihlalinden sorumlu olan Milli İstihbarat Servisi'nde (DİNA) çalışmış olan Labbé'nin ayrıca en yüz karartıcı işkence merkezlerinden Villa Grimaldi'de görev yapmış olduğu biliniyor.
Arkasında güçlü bir muhafazakar destek ile 16 yıldır belediye başkanlığını sürdüren Labbé'ye karşı zafer kazanan Josefa Errázuriz ise 33 yıl boyunca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nda çalışmış bir sosyolog.
Sol için sembolik önemi büyük olan bir diğer zafer ise Salvador Allende'nin torunu Maya Fernández Allende'nin Nunoa bölgesinde sağ bloğun belediye başkanı Pedro Sabat'i yenilgiye uğratması.
Maya Fernández Allende de, Carolina Tohá gibi yıllarca sürgün de yaşadıktan sonra ülkesine dönmüş olan bir darbe mağduru olduğu için, belediye başkanlığına adaylığı büyük bir ilgiyle izlenmişti.
Oy kullanma oranı düşüyor
Solun kritik bölgelerdeki zaferi dışında, Şili'de yerel seçimlere damgasını vuran diğer önemli gelişme, katılımın rekor seviye düşük olması. Yapılan açıklamalara göre nüfusun sadece yüzde 40'i dün sandıklara gitti. Oy kullanma oranının kimi bölgelerde yüzde 20 civarında olduğu Sili'de, seçmenlerin sandıkları neden protesto ettiğini anlamamız için Şili'de son bir kaç yılda gerçekleşen gelişmeleri mercek altına almamız gerekiyor.
Sili'de demokrasiye geçişten sonraki ilk seçimlerinden beri, halkın oy kullanma oranı giderek düşüyor. Fakat bu seneki yerel seçimlerde bu oranın daha da düşmesinin altında yatan iki önemli sebep var. Geçmişte, seçmen olarak kayıt yaptırma zorunluluğu yoktu. Fakat kayıt yapıldıktan sonra, seçmenler oy kullanmak veya 225 dolara kadar varabilecek bir ceza ödemek zorunda idiler. Olası bir ceza ödememek için birçok potansiyel seçmen, kayıt yaptırmamayı tercih ediyordu. Ve işte bu sebepten, madenlerde çalışan işçiler, fabrikalarda veya ev temizliğinde fazla mesaiye kalan kadınlar ve herhangi bir sebepten dolayı kayıtlı oldukları sandıktan uzak olma ihtimali olanlar çareyi seçmen olarak kayıt yaptırmamakta buluyordu. Aralık 2011'de getirilen kanunlara göre, artık bütün seçmenlerin kaydı otomatik olarak yapılıyor ama oy kullanıp kullanmama kararı seçmenin bireysel kararı oluyor. Seçim kanunlarındaki bu değişikle beraber, 5 milyon seçmenin daha sandıklara gitmeye hak kazandı. Otomatik gerçekleşen seçmen kayıtlarında birçok skandal yaşandı. Bunların en çarpıcısı, askeri darbe döneminde ölen veya "kaybettirilen"lerin de isimlerinin listelerde belirmesiydi (Salvador Allende'nin ismi de bunlardan biriydi).
Gençlerin protesto çağrısı yankı buldu
Tahminlere göre, değişen kanunla beraber eklenen yeni kayıtlıların yaklaşık yüzde 80'ini gençler oluşturuyor. Bu da bizi bu seçimlerin önemini artıran ve oy kullanım oranının neden düşük olduğuna ışık tutan ikinci sebebe getiriyor.
Şili hatırlanacağı üzere; geçtiğimiz yıl boyunca öğrenciler, çevreciler, memurlar ve maden işçilerinin aralıksız yürüyüşleri ve protestolarıyla çalkalandı. Her ne kadar her grubun kendine has sorunları ve talepleri olsa da, ortak payda sisteme karşı olan isyanları idi. Bu sebepten dolayı, Sili'de giderek artan bu huzursuzluğun başını çeken genç kesimin seçimleri protesto etmiş olması şaşırtıcı değil.
Siyasilerin bir servet harcadığı yerel seçim kampanyaları devam ederken, öğrenciler bir başka kampanya ile seslerini duyurmaya çalıştılar- Oy Kullanma!
Lise öğrencilerinin bir hareketi olarak başlayan ve kısa zamanda önemli bir hareket halini alan "Yo no presto el voto", gençlerin politik sistemle olan memnuniyetsizliklerini ifade etmelerinin bir yolu haline gelmişti. Seçim kanunlarının ve anayasanın Pinochet rejiminin mirasları olduğunu vurguyalan bu hareket; sağ ve sol partilerin kadrolarının da halktan kopuk siyasiler tarafından işgal edildiğini ve bu sebepten dolayı oy kullanarak sadece sistemin suregelmesine katkıda bulunulduğunun altını çizen kampanyaları ile "oy kullanma!" dediler.
Aylardır devam eden #YoNoPrestoElVoto kampanyasının sonuncusu perşembe günü Santiago'nun Armas meydanında gerçekleşti ve öğrenciler bir kez daha Şili ulusal polisi Carabineros tarafından bastırılmaya çalışıldı. Fakat seçim sonuçlarındaki katılımsızlık oranı gösteriyor ki, öğrencilerin öncülüğünü üstlendiği bu hareket en azından genç kesimler arasında yankı buldu. (