Bugün 30 Mart 2014. Siirt’te bir seçim gününde bugün çok erken kalktım. Dudaklarımda bir gün önce patlak veren yeni bir skandala isyan vardı. Bir gün önce karaladığım dizeler haykırırcasına ağzımda ateşler püskürüyordu:
Cumhur’un feryadı!
Atam Atam kalksana!
TAPE’lere baksana
Vatan elden gidiyor
Çaresine baksana!
Kapıya çıktım kar yağıyordu. Tam da şehrin beyazlığına uygun bir havaydı. Bu sefer ağzımdan hançeremden aşk ve sevgiler yükseliyordu:
Siirt beyaz bir gelin
Gel güzel uzat elin
Fıstıkların altında
Yar hem güzel, hem benim.
Hiçbir seçimde kararsız olmadım. Bu sefer de oy vereceğim partinin simgesi hayalimde, oy kullanacağım Bahçelievler'deki Polis Okulu'na yöneldim. Tanıyan tanıdıklar “ne acelen var” diyordu.
Cevapladım: Ülkeme hizmete gidiyorum.
Okulda çocuk cıvıltıları yerine yetişkinlerin sükuneti hakimdi. Eşimle birlikte üç sandıkta dört oy kağıdını böğründen mühürledik.
Görevini yapanların huzuru içinde dışarı çıkarken kapıda bir okuyucum bir dakika dedi. “Nedir CHP ve arkasından MHP adaylarının istifaları şehrim adına utanıyorum.”
Başımı önüme eğip yürürken bir başka hemşerim hayırlı sabahlar demeden son havadisi veriyordu:
- Ağabey şimdi Cizre’den bir tanıdık aradı. Siirt’te oy başına 500 lira veriyorlarmış. Bir iş için burdaydım. Yetişip gelebilirim, dedi. Ne cevap vereyim?
- Hemen acele gelsin. Eğer 500 lirayı alırsa bana da gelsin ben de bu haberin kaynağının fotoğrafını çekip 100 lira vereceğim, dedim.
Bu kirli dedikodular sürerken BBP adayı Hayrettin Çakıcı seçmenlere şu mesajı çekiyordu: “Oyunuz onurumuzdur. Onurlu insanları satın alacak para daha darphanede basılmamıştır.”
Bulunduğum yerden Mareşal Fevzi Çakmak Okuluna geçtim. Sandık ziyaretçileri artıyor, sıralarını tevekkülle bekliyor, duvarlardaki çocukların çeşitli eserlerini hayretle izliyorlardı. Tanıdığım bir kadına sordum:
- Bu okulda çocuğun var mı? Utanarak cevap verdi: Var ama, buraya ilk defa geliyorum!
Siirt Üniversitesinin arkasından Devlet Hastahanesinin karşısındaki Demir Çiçekçilik önüne gelmiştim. Aşağıya doğru yönelip bu şehirdeki ilk gazete bayisi rahmetli Abdullah Amcanın sevgili oğlu değerli dostum Nihat Kuzu’yu ziyarete gittim. Mersin’den sabah geldiği için evden daha inmemişti. Kendisine acil şifalar, esenlik ve huzur diliyorum.
Her sabah milleti Türk basınıyla buluşturan vefakar ekibi ve hemen biraz evvel gelen Diyarbakır-Siirt hattı şöförü delikanlı Hasan yıllar önce gazete matrislerini İstanbul’dan Ankara’ya ulaştıran kahramanlardan farksızdı.
Buradan minibüse atlayıp Gazi Okuluna çıktım. İlk ve Orta okul bölümlerinde çok sayıda sandık vardı. Seçime katılım iyiydi ve hiçbir olay olmamıştı. Hemen hemen bütün parti adayları burayı ziyaret edip memnun ayrılmışlardı.
Benden diğer sandıkları sordular. İyidir dedim.
Siz de durum nasıl diye sorduğum bir köylü, İki seçimi kazanan eski Selim'le şimdiki başkan Selim'in seçimlerinde hep ortada diyorduk. Ama bu seçimde biz kazanacağız diyorlar. Gurbetteki seçmen çocuklarımızı bugün için davet ettik. Dost akraba çifter çifter ziyaret edildi. Memlekete hayırlı olacak inşallah”
Eski belediyemin önünden inip, yeni Belediyenin karşısındaki 14 Eylül Okulu'na indim.
Artık oy kullanma saatinin bitimine yaklaşılıyordu. Burası 1949 yılında mezun olduğum “mektep”ti. Nazillili Öğretmenim İsmail Akasoy’u rahmet ve minnetle anıp seçimin sonucunu beklemeye başladım.
Şehrim, ülkem ve evren için huzur ve mutluluklar diliyorum. (CK/BA)
* Fotoğraf: Zekeriya Güneş / AA