TBMM'nin (5 Ocak) cumartesi günkü oturumunda kabul edilen Kamu İhale Yasası'nın ardından dün de (Salı) Cumhurbaşkanı'nın Tütün Yasası'nı onaylaması sadece Bülent Bey'i değil yedi cihanı da rahatlattı. Zira Türkiye, genç ve hızlı artan nüfusu, düşük eğitim düzeyi ve sınıf atlamak için her ödünü vermeye hazır yapısıyla uluslararası sigara şirketleri için kar marjı yüksek sigara pazarlarının başında geliyor!
Ajay Chhibber'in bundan aylar önce "Tütün Yasası'nın çıkarılması sırasında ortaya çıkacak herhangi bir gecikme Dünya Bankası'ndan gelecek desteğin gecikmesine neden olacaktır. Olası bir gecikme, Türkiye'ye pahalıya mal olacaktır" demeci hatırlanırsa; Tütün Yasası'nın onaylanmasında geç bile kalındığı düşünülebilir!...
1984: Sigara ithaline 28 milyon dolar
Ne var ki Türkiye'nin, tütünün kapısını yabancı sigara tekellerine açışı bundan neredeyse 20 sene öncesine dayanıyor. Hatırlarsanız, Turgut Özal Hükümeti 1984'te bir kararname çıkararak sigara ithalatına izin vermiş, 1986'da da tütünde tekeli kaldırmıştı. Böylelikle yılda ortalama 500 milyon dolar tütün ihraç eden Türkiye, sigara ithalatına izin verildiği 1984'de 1.8 milyon kilo sigara ithal edip 28 milyon dolar ödemiş..
Bu meblağ altı yıl içinde 300 milyon doların üstüne çıkmıştı!
Yine hatırlarsanız, Virginia ve Burley tipi tütün ithaline izin veren kararnameden bir kaç yıl sonra da.... 1992'de Türkiye'de üretim yapacak yabancı sigara şirketlerine yılda fiili üretimde 2 bin tona ulaşmaları halinde fiyatlandırma, satış, dağıtım ve ithalat serbestiyeti getirilmişti.
Sigara satışı: 63 milyon kilodan 120 milyon kiloya...
* O yıllarda yani 1980'de 63 milyon kilo olan sigara satışı, 10 yılda yüzde 21 artarak 1990'da 76.6 milyon kiloya çıkmıştı. TEKEL'in üretim tekelinin kalktığı 1993 ile 2000 arasında ise sigara satışı, yüzde 43.8 artarak 120 milyon kiloya yükselmiş... Böylelikle, uluslararası sigara devleri de amacına ulaşmıştı. Bu amaca da tüm azgelişmiş ülkelerde olduğu gibi:
o önce, kaçakçılığı yönlendirerek ülke tüketicisinin damak zevkini kendi ürünlerine yönlendirmiş ve alıştırmış;
* Yabancı sigara ithalatının serbest bırakılmasını sağlamış;
* TEKEL 2000 örneğinde olduğu gibi teknoloji vaadiyle kendi fabrikalarını kurmuş,
* Spor, tiyatro, konser gibi etkinliklere sponsorluk yaparak tüketici kitlesini genişletmişti.
İçici potansiyeli yüksek ülke: Türkiye
Kısacası, tütün ve sigara, sadece sigara şirketleri için değil, uluslararası sermayenin globalleşmesi açısından da vazgeçilmeyecek bir sektör. Özellikle de 35 yıldır süregelen uluslararası krizin temelinde karların artış hızının düşüklüğünün yattığı hatırlanırsa!.. Ne var ki, aynı süreçte gelişmiş ülkelerdeki güçlü sağlık yasalarının varlığı ve sigara karşıtı kampanyaların hızlanmasının etkisiyle uluslararası sermaye bu alanı istediği gibi kullanamadı. Türkiye örneğinde olduğu gibi içici potansiyelinin yüksek olduğu ülkelerde ise, üretim, devlet tekeli altında olduğundan piyasaya girmek "pahalı bir ikna süreci" sonunda gerçekleşmekteydi.
Dolaylı ikna süreçleri
Uluslararası sigara şirketlerinin azgelişmiş ülkelere girerken, ortaöğretim de dahil olmak üzere eğitime yönelik araç-gereç desteğinde bulunmaları; kültürel, sosyal ve sportif faaliyetleri finanse etmeleri de bu ikna sürecinin bir parçasıdır.
"Parliament Sinema Kulübü", "Formula-1 Yarışları" ise, son yıllarda tanık olduğumuz birkaç örneğin başında geliyor. Sigara şirketleri sadece "Formula-1" yarışları için yılda 300 milyon dolar yatırmaktadırlar. Ne var ki, Avrupa Birliği, bu yarışların Avrupa'da düzenlenmesini yasaklamış; AB'deki bu yasak, sigara şirketlerinin gözünde Türkiye'nin cazibesini birden bire arttırmıştır.
Bursa milletvekili Korkmaz'ın ilginç çabası
Sadece uluslararası sigara şirketleri mi? Bizim milletvekilleri de bu cazibeye kendini kaptırmış durumda! Örneğin, Bursa milletvekili Hayati Korkmaz, Formula-1 yarışlarını dört kez yurt dışında izleyince "sigara reklamıyla finanse edilse de niye bizim ülkede yapılmasın!" diye düşünmüş olmalı ki... 4 arkadaşıyla birlikte 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi'ne Dair Kanunun sigara reklamlarını yasaklayan 3.maddesinin değiştirilmesi için Adalet Komisyonu'na yasa değişikliği teklifinde bulundu.
"Formula 1"e sigara reklamı yasağı...
Neden mi? Formula-1, sigara firmalarının reklamlarını aldığı sürece AB'de yasaklı. 2006'dan itibaren de hiç bir yerde sigara firmalarının reklamını alamayacak! Hal böyle olunca, Türkiye, 2006'ya kadar sigara firmaları için cazip bir pazar sayılmaz mı? Ne var ki, cazibenin korunması 4207 sayılı yasanın 3.maddesinin değişmesine bağlı!
Eğer içinizden Sayın Korkmaz'ın Formula-1 yarışları tutkusunun nereden kaynaklandığı, yasa değişikliği teklifini neden üstlendiği ya da benzeri sorular geçiyorsa internetten www.pmdocs.com adresine giriverin.
"Rüşvet" ya da "cigara tüttürmek"...
Tütün ve sigaradaki kar marjları yüksekliğinin firmalar arası rekabeti kızıştırdığını; rekabet arttıkça ülke hükümetlerine verilen rüşvetlerin oranını da arttırdığına dair belgelere ulaşabilirsiniz. Rüşvet mekanizması, ülke başbakanının yeniden seçilmesinin garantilenmesinden, nakdi ödemelere kadar uzanıyor... Sektörün temel girdisi olan tütün üreticisi ülkelerde siyasi baskı aracı olarak da kullanılıyor.
Ya da tüm bunları unutun ve Başbakan'ın Beyaz Saray merdivenlerinde çıkarkenki görüntülerine bakıp bir cigara tüttürün! (NU)