Siros adasında devam etmekte olan uluslararası film festivali 7. SIFF kapsamında 18 Temmuz akşamı özel bir gösterim ve tanıtım gerçekleşti.
2013 yılında Yunanistan'ın aşırı sağcı partisi Altin Şafak üyelerince öldürülmüş olan rap sanatçısı Pavlos Fyssas cinayeti hakkındaki adalet süreci halen devam edip ülkede güncelliğini koruyor.
Adli soruşturmaya katkı sağlamak üzere araştırma şirketi Forensic Architecture (FA) tarafından hazırlanmış olan belge niteliğindeki belgesel, komşunun muhafazakâr adalet sisteminde kabul görüp mahkemelerde kullanıldı.
Çağımızın başlıca özelliklerinden biri haline gelen gündelik hayatın cep telefonları, gizli kameralar, mobeseler ve dronlarla kayıt altına alınması, ayrıca ses kayıtlarının teknolojik gelişmeler ışığında kusursuzca muhafaza edilmesi, FA gibi müesseselerin çalışma altyapısını oluşturuyor. Zaman, perspektif, mimari doku, coğrafi alan, aksiyon, görüntü, ışık, ses gibi hususlarda uzman kişilerden müteşekkil ekip eldeki verileri değerlendirerek suç anının bir şekilde tekrar canlandırılmasını sağlıyor. Müessesenin önde gelen fertlerinin sanatçılar olduğunu belirtmekte fayda var.
Londra Üniversitesi kapsamında merkezi Goldsmith'te bulunan FA herhangi bir suçla ilgili yeterli ve etkili soruşturma yapılmadığına kanaat getirildiğinde başvurulan bir kurum. Fyssas davasında polisin elindeki bilgi ve belgeleri yeterince değerlendirmediğini fark eden ailesi ve avukatları FA'dan destek talebinde bulunmuş.
Filmde polisin yalnız soruşturma safhasında değil, suç gerçekleştiği anda da kendilerinden beklenen performansı gösteremediğine tanık olduk.
Her ne kadar Altın Şafak partisi son seçimlerden hezimetle çıkmış olsa da, Yunanistan'da polis teşkilatında aşırı sağcı görüşü benimsemiş bazı memurların fanatiklere sempati ile baktığı, müsamaha gösterdiği, hatta desteklediği biliniyor.
Belgeselde Altın Şafak üyelerinin son yıllarda düzenli olarak bilhassa yabancılara yönelttikleri şiddetin polis tarafından sürpriz olarak karşılanmayacak bir aksiyon haline geldiğini de anlıyoruz.
SIFF kapsamında yapılan gösterimin öncesi ve sonrasında hazır bulunan Forensic Architecture'dan Christina Varvia ve Stefanos Levidis seyircileri mevzu hakkında ayrıntısıyla bilgilendirdi. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ışığında hepimizin birer tanığa dönüştüğünü, elimizdeki imkânları daima kullanmaya hazır olmamız gerektiğini, temsilcisi oldukları kurum dahil benzer işleve sahip organizasyonların günbegün arttığını, yalnız Yunanistan'da değil, tüm dünyada soruşturma metotlarının ve adli süreçlerin değişip çağa uyum gösterdiğini, göstermek zorunda olduğunu belirttiler.
Gösterimin yapıldığı Pallas sinemasındaki seyirciler, adli kanıt niteliğindeki film mahkeme salonunda gösterilirken tepki alıp almadıklarını sordular; FA temsilcileri Altın Şafak üyelerinin avukatları tarafından içerik açısından değil de, ancak filmin kurgulanmış olmasına yönelik genel eleştirilerde bulunulduğunu belirttiler. Konuyu dağıtarak dikkatleri başka taraflara çekmeye yönelik, argümanları yetersiz söylemlere yaslandıklarını ifade ettiler.
Yunanistan'da LGBT aktivisti Zak Kostopoulos (The Killing of Zak Kostopoulos) ve uluslararası sularda batan bir gemideki mültecileri kurtarma operasyonu hakkında da (Sea Warch v. The Libyan Coast Guard) filmleri olan ekip, Almanya'da bir Neo-Nazi davasında da taraf olmuşlardı.
Varva ve Levidis: "Bunlar sanatçı, hiç bir şeyden anlamazlar" babında mahkeme salonunda sık sık hakarete uğradıklarını hatırlıyorlar.
Oysa filmin kesin bilimsel verilere dayandırılan kurgusu tartışılması imkânsız ayrıntılarla dolu olduğundan mahkemelerce belge niteliğinde kabul edilip değerlendirildi. Her bir verinin üzerinde uzun uzun durulduğundan filmin sıkıcı olabildiği belirtilse de suç anını, pikselleri düşük olan görüntüler ve ses kayıtlarıyla birebir yaşadığımızı söyleyebilirim: Polislerin vakadan hemen sonra kaydedilmiş kimseye faydası olmayan telsiz konuşmaları, bir türlü olay yerine ulaşamayan ambulans ve arka planda duyulan bir kadının çığlıkları…
Forensic Architecture tarafından sunulan ve herkesin faydalanması için bütünüyle youtube'da seyredilebilen film akla, Hans Pool'un Bellingcat - Truth in a Post Truth World adlı belgeselini, hatta Tali Shemesh ile Asaf Sudry tarafından başarıyla kotarılmış Death in the Terminal filmini getiriyor.
Çağımız enformasyon çağı olmasına rağmen gözle görünür gerçekleri devletler bile yok sayıp halkların algısını saptırmaya giriştiğinden hepimize düşen görev FA gibi bilimsel araştırma müesseselerine güvenip onlara veri aktarmak olsa gerek. Hak arama hususunda yeni ve geniş çaplı bir bilince gezegen çapında ulaşmamız yakın gibi görünüyor… (RL/EKN)