Demek ki neymiş? Öyle hamdusena ederek bu Nuh tufanından kaçılamıyormuş. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı birileri mi yanılttı, yoksa panik yapmayalım, ortalığı yok yere velveleye vermeyelim, belki de değmez, diye mi düşündüler, bilinmez ama işte olmadı. Kaçış yok!..
Mortgage kağıdına bulaşmasa da, “merkez”deki, yani Amerika Birleşik Devletleri-Avrupa Birliği'ndeki tufanın dev dalgaları sonunda, adına gaz verilerek “yükselen pazar” yapılan Türkiye’yi ve diğer çevre ülkeleri vurdu, vuracak.
Türkiye ve diğer çevre ülkeler neden etkilendiler?
Cevap: özellikle son beş yıldır büyümelerini yabancı sermaye, sıcak para, dış kredi biçiminde dışarıdan temin etmeye dayandırdıkları için. Ne kadar dış kaynak, o kadar büyüme. Ama şimdi o kaynak çekiliyor bütün “yükselen pazar” (YP) ya da çevre ülkelerden…
2008’de çekildi, 2009’da da çekilecek. Ne kadar, nerelerden?
Kısa adı IIF olan Institute of International Finance, aralarında Türkiye’nin de olduğu dünyanın 30 yükselen pazar ya da çevre ülkesinin sermaye akımlarını izliyor. IIF’ye göre, 2006 ve 2007’de çevre ülkelere hızlanan sermaye girişi 2008’de, özellikle son çeyrekteki kaçışlarla önemli bir düşüş yaşamakta ve 2009’da da bu kaçış sürecek.
IIF verilerinden yaptığım tabloda da görüleceği gibi 2006’da 30 çevre ülkesine 566 milyar dolar olan sermaye akışı, 2007’de 900 milyar dolara çıkmış. Ancak 2008 için IIF’nın tahmini 630 milyar dolar, yani 270 milyar dolarlık fire....Ve bu fire 2009’da da 60 milyar dolar eklenerek 562 milyar dolara inecek.
2006-2008 döneminde 30 ülke arasında en çok kaynağı yüzde 45 pay ile dokuz çevre Avrupa (Türkiye ve Rusya dahil) ülkesi kullanmış. İkinci sırada Güney Kore, Çin ve Hindistan’ın bulunduğu Asya YP’leri var ve payları yüzde 34. Latin Amerikalılara yüzde 16, Afrika ve Orta Doğululara da yüzde 4 pay düşmüş.
Buradan da anlıyoruz ki, bu çevreden merkeze geri çekilecek kaynağa en çok Türkiye ve Rusya’nın içinde yer aldığı “çevre Avrupa” bağımlı.
2008’deki yaklaşık 260 milyar dolarlık çekilmenin yüzde 57’sinin Asya’dan (özellikle G.Kore’den) , dörtte birinin Avrupa’daki çevrelerden, kalanının da L.Amerika ‘dan (özellikle, Brezilya, Arjantin, Meksika) olduğu anlaşılıyor.
2009’daki geri çekilmenin ise yüzde 88’i, Avrupa çevre ülkelerinden gerçekleşecek.
Dolayısıyla -ne acıdır ki- bu çekilmeyle en çok boşluğa düşüp bunu ekonomik küçülme ve derin bir kriz olarak yaşamaya aday ülkeler yine Türkiye ve Rusya olacak. Ama Rusya’nın elindeki güçlü enerji kaynakları yine de bir teselli.
Türkiye neye yaslanacak?
Bavulla gelecek paralara mı?!
Çevreden, sıcak para ve diğer biçimlerdeki kaynağın çekilmesinin nedeni ne, ne zaman geri döner?
Çevre ile merkez arasındaki işbölümü, yabancı kaynakla finanse edilen çevre üretiminin (çoğu dayanıklı-dayanıksız tüketim malı ve hammadde) merkeze ihracı, karşılığında da merkezin yatırım malı ve hizmet malının çevreye ihracı şeklinde. Merkezde oluşan depresyon, bir süre çevreden bu mal ve hizmetin alınmaması demek. Zaten çoğu cari açık veren çevrede, sıcak para niye kalsın, çevreye neden kredi açılsın? Dolayısıyla, global sermaye, hasarın merkezde meydana geldiğini ve merkezin iyileşmeden çevrenin ayağa kalkamayacağını biliyor ve önce merkeze gidiyor.
Merkez iyileşirse, yeniden çevreye kaynak gelir, ama merkez iyileşir mi, ne zaman iyileşir, bunu kimse bilemez..
Dolayısıyla, Türkiye’den kaçan yabancı kaynağın, geriye dönüşü de merkezdeki iyileşmeye, yeniden Türkiye’den mal talep eder hale gelmesine bağlı. O zamana kadar, yabancı kaynakla büyüme modeli tatile girmiştir diyebiliriz.
Türkiye’yi bu ölçüde dış kaynağa bağımlı kılıp şimdi de kör kuyulara düşürenler, 2001 krizi sonrasının ekonomik dokusunun mimarı Kemal Derviş ve onun takipçisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarıdır. IMF aklına uyup, enflasyonu tek haneye indireceğiz diye, döviz kurunu bastırıp yüksek faizle çekilen sıcak paraya dayanan büyümeyle caka satmanın sonu hüsranla sonuçlanmıştır. El parasıyla yoksullaştırıcı büyümeyi, mucize diye yutturmaya kalkmanın, her sabahın bir gecesi olduğunu unutarak hava atmanın sonunda şimdi derin bir resesyon, büyük bir işsizlik ve yeni bir yoksullaşma dalgası vardır.
Bu ölçüde dış kaynak bağımlılığının sancısı, ağrısı, belası bakalım ne kadar yıl sürecek ve merak ediyorum, bu sorumlularla hiç mi hesaplaşılmayacaktır?(MS/EÜ)