Elazığ İdare Mahkemesinde Elazığ Valiliğine karşı açtığımız ve iki yıldan bu yana devam eden “Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin aradan geçen 70 yıl sonra artık açıklanması ve cenazelerin ailelere teslim edilmesi” davasında mahkeme nihayet hükmünü açıklamış ve ret kararı verdi.
Mahkeme özetle “davalı idarenin kayıtlarında bilgi bulunmadığı, defin ve mezarlıklar konusunda yetkili belediye başkanlığı kayıtlarında da belge-bilgi olmadığı ve her türlü araştırma yapıldığı halde belge elde edilememesi ve mevcut olmayan bir belge ve bilginin de verilemeyeceği” gerekçeleriyle davayı kabul etmedi.
Karar hukuka aykırı
Mahkeme kararı umut kırıcı. Mahkemeden “cesur” ve “insani” bir yorum bekleyen bizler hayal kırıklığına uğradık. Karar, hukuka aykırı. Kararı temyiz edeceğiz ve Danıştay’a başvuracağız.
Sonuç alamamamız halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolu kaçınılmaz olacak.
“Valiliğin elinde belge-bilgi olmadığı” iddiası davalı tarafın savunmasıdır.
Elazığ İdare Mahkemesi, Elazığ’da idam edildiği tartışmasız olan Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezarları hakkında “Belediye ve Valilik elinde belge bulunmamasını” hukuka uygun ve üzülerek söylemek gerekirse “normal” buldu.
Oysa bu durum imkansız. Mezarlıklar Hakkında Nizamname’ye göre Elazığ Belediyesinin elinde belge bulunması gerekir.
Eğer Belediye ve Valilikte “belge-bilgi yoksa” bundan gerçekte bir mezar yeri bile bulunmadığı sonucunu çıkarmak mümkün.
Dersimlilerin önemli bir kesimi 70 yıldan bu yana, Seyit Rıza ve arkadaşlarının “idam edildikten sonra yakıldıklarına” inanıyor.
Mahkemenin ret kararı Dersimlilerin bu inanışlarını destekliyor. Seyit Rıza ve arkadaşlarının cenazeleri yakılmış mıdır?
Mahkeme kararından sonra bu sorunun daha geniş kesimler tarafından sorulması da kaçınılmaz.
Öte yandan mahkeme sadece davalı valiliğin savunmasına göre karar vererek eksik inceleme yapmıştır.
İdare Hukukunun en bilinen ilkelerinden bir tanesi “Resen Araştırma İlkesi” olur.
Bu ilke, mahkemenin tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmadığı; her türlü bilgi-belgeyi kamu kurumlarından toplayabileceği ve gereken tüm araştırmaları kendiliğinden yapabileceği anlamına gelir.
Devlet, ordu ve hükümet mezar yerlerini artık açıklamalı
Kaldı ki davacı taraf olarak biz 27 Haziran 2007 günü mahkemeye başvurarak “mezar yerleri ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı, TBMM ve Başbakanlığa soru sorulmasını ve konuyla ilgili belgelerin ilgili kurumlardan istenmesini” talep ettik.
Mahkemece bu talep yerine getirilmedi ve sadece valiliğin savunmasına itibar edilerek sakat işlem tesis edildi.
Mahkemede savunma yapan Elazığ Valiliği ve Elazığ Belediye Başkanlığının mezar yerlerinden haberdar olmaması mümkün değil.
Eğer haberleri yoksa ister istemez şu sorular sorulacaktır:
- Seyit Rıza ve arkadaşları 15 Kasım 1937 günü Elazığ ilinde bir TC mahkemesinde yargılanmış mıdır?
- Elazığ Örfi Mahkemesinde idam cezasına çarptırılmış mıdır?
- Bu ceza Elazığ’da infaz edilmiş midir?
- Eğer bu sorulara olumlu yanıt verilecekse mezar yerleri nerededir?
Eğer sorulara hem olumlu yanıt verilip hem de “mezar yerleri hakkında belge-bilgi yok” deniliyorsa bu büyük bir çelişki. Seyit Rıza ve arkadaşları başka bir ülkede mi idam edilmiştir?
Mahkemece verilen karar bu meselenin siyasi bir konu olduğunu da ortaya koyuyor. Siyasi davalar siyasi çözümleri gerektirir.
Hükümet, 1937-1938 olaylarından sonra idam edilen ve mezar yerleri belli olmayan insanların rahat uyumaları için mağdurların seslerine kulak vermeli.
Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri devlet, ordu ve hükümet tarafından açıklanmalı ve ailelere gereken bilgi artık verilmelidir. (HA/EZÖ)
* Avukat Hüseyin Aygün, Seyit Rıza mirasçıları Vekili