Kitap: Şeker Portakalı Yazar: Jose Mauro de Vasconcelos Çizer: Jayme Cortez Çeviri: Aydın Emer Yayınevi: Can yayınları Okuma yaş grubu: 13 yaş üzeri | |
Çok uzun bir zamandır hep okumak istediğim ancak şimdi elime aldığım bir kitabı paylaşmak istiyorum.
Daha önce filmini izlediğim ve günlerce etkisinden çıkamadığım kitabı anlatmak benim açımdan biraz güç olacak. Zira birçoğunuz okumuş veya duymuşsunuzdur, "Şeker Portakalı"nı. Tek kelimeyle veya birkaç kelimeyle anlat deseler, "Kitap biter, Zeze kalır" derim.
Zeze yazar José Mauro de Vasconcelos'un klasikleşen dâhiyane eserin başkarakteridir. Beş yaşındaki Zeze'nin anlatımıyla kaleme alınmış kitap, hakikaten anlatılmaz ancak okunur bir eser. Yoksul ve işsiz bir baba, çok çalışmak zorunda kalan bir anne. Ve çok sayıda kardeşten biri olan, cesur ve serüven tutkunu bir çocuk olan Zeze. Kitabın ana teması sevgi olsa da merak, öğrenme tutkusu, sorgulama, soru sorma, anlam verme, yaratıcılık, akıl yürütme, hayal kurma ve en önemlisi de varsıl ile yoksul olanın yarattığı eşitsiz koşullara odaklanıyor. Her sayfası bir ders niteliğinde desem abartmış olmam.
Ağaçla birlikte büyümek
Küçük ve cılız olan Zeze sürekli dışlanan, aşağılanan, ayrımcılığa uğrayan bir çocuk. Zeze'nin seçim hakkı da yok. Öyle ki taşındıkları yeni evde herkes en güzel odayı, eşyayı ve ağacı seçerken Zeze'ye küçük bir fidan kalır. Evde onu tek seven ablası, "Düşün, Zeze! Daha çok genç. Seninle birlikte büyüyecek. Günün birinde büyük bir portakal ağacı olacak. İkiniz, iki kardeş gibi birbirinizi anlayacaksınız" sözleriyle onu ikna eder. Zeze artık bu ağaçla konuşur ve sırdaş olur. Zeze'nin bir diğer dostu ise onun gibi dışlanmış yaşlı Edmundo dayısıdır ve aslında bilgeliğiyle yol göstericisidir.
Yoksulluk, eşitsizlik, çocuk işçiliği
Eser varsıl ile yoksulluğu işlerken eşitsizliğin derin çelişkilerini acımasızlığını da gözler önüne seriyor. Ev ekonomisine katkı için ayakkabı boyacılığı yapmaya başlayan Zeze, Noel Bayramında kapı komşusunun çocuğuna hediye gelen bisikletle ilgili şu sözleri bizleri sarsıyor:
"Bisikletin kırmızı, sarı ve mavi çizgileri vardı. Madeni pırıl pırıl parlıyordu. Serginho (bisikletin sahibi) beni gördü ve önümden gelip geçmeye konuldu(...) 'Hoşuna gitti mi?' diye sordu. 'Dünyanın en güzel bisikleti!'"
Şair giysili çocuk
Zeze hayal kurmak konusunda sınırsız bir çocuk. Şair olma tutkusu olduğu için annesine zorla aldırmak istediği elbise için "Böyle edindim şair giysimi" der. Maddi yoksulluk Zeze'nin zengin gönlünün ve hayalinin önüne engel olmuyor. Her gün komşusunun bahçesinden kopardığı çiçekler sınıf öğretmenine büyük bir mutluluk yaratsa da öğretmeninin şu sözleriyle bu huyundan vaz geçer:
"(...) Sende eşsiz bir yürek var. Bundan sonra çiçek getirmeni istemiyorum. Sana özellikle çiçek verilirse başka. Söz mü?" Zeze söz verir, çünkü çiçeklerin izinsiz koparılmasının yanlış olduğunu öğrenir.
Zeze, paylaşmakta sınır tanımadığı gibi kendilerinden daha yoksul olanlarla empati kurmasını da çok erken öğrenir ve bize öğretir.
Tercihi çocuklara bırakın
Zeze'nin sürekli dışlanıyor ve dayak yiyor olmasının altında aslında, yaratıcı zekâsının çok kişi tarafından anlaşılmıyor olması veya kabullenilmemesi yatıyor. Girdiği sinemada filmin sahnesini kaçırmamak için salona işeyen kaç çocuk tanıyorsunuz? Kimi insan bu durumu yadırgayabilir, bana göre zekice ve Zeze'nin bir kereciğine yaptığı bu davranıştan dolayı bir yıl süreyle sinema salonuna girişi yasaklanıyor.
Ve asla unutmayalım diye buraya da yazayım; eserde çocukların fikir ve tercihinin önemi şu cümlelerle vurgulanıyor:
"(...) 12 çocuğum ve ardından 12 çocuğum daha olsun istiyorum. Kimse de onları dövmeyecek, onlara soracağım: Ne iş tutmak istiyorsun, yavrum? Oduncu mu olmak istiyorsun? Peki, işte sana balta..."
Peki, eserin ana teması sevgiye ne oldu? "Sevgisiz hayatın hiçbir anlamı yok" çünkü Zeze ile koruyucu meleği Portuga arasındaki sınırsız, karşılıksız ilişki anlatımlık değil, ancak okumalık. Bu kitap, kitaplığınızdan asla eksik olmasın. Anne ve babalar hatta öğretmenlerin de okuması dileğiyle.
(SYZ/Lİ/AÖ)