Cuma...
Eve gelmek; duş almak, uyumak, makyaj yapmak, ütü yapmak ve giyinmek yeni bir iş gününe hazırlanmak içindi. Dinlenmek, düşünmek, sevdiklerinle vakit geçirmek yok düzeyinde seyrediyordu. Aynı evde yaşadıkları halde, Sedef’in annesini ve kardeşini günlerce görmediği oluyordu. “Esnek çalışma saatlerine uyum”, çoğu zaman yeni güne hazırlanmayı da mağazada mümkün kılan bir elastikiyete sahipti. Full çalışmayla birleşen gece çalışmaları, çalışanların hayatlarındaki bir günü atlatmanın en etkili yoluydu.
Bugün bayramdı ve Sedef aklındaki bu sorulara belki işe başladığının birkaç ay sonrasından bu yana yanıt arıyordu. Ne özel günlerin bir anlamı kalmıştı ne de resmî tatillerin. Kardeşi de hizmet sektöründe çalışıyordu, ama çalışma hayatına dair anlatılarında insanın yüzünü güldüren nüanslarla sıklıkla karşılaşılıyordu. İçerisinde yemek servisinin de olduğu büyük bir çay bahçesinde çalışan Nilgün, Sedef gibi uzun saatler ayakta çalışıyor, oradan oraya koşturuyor ve fiziksel olarak çok yoruluyordu. Ancak müşterileri tanıyor, nelerden hoşlandıklarını, çaylarını-kahvelerini kaç şekerli içtiklerini biliyor, onlara çoğunlukla isimleriyle hitap ediyordu. Eski bir mahallenin on yılı aşkın çay bahçesiydi burası ve buraya değer veren, sahiplenen düzenli müşterileri vardı. Ve üstelik onlar da Nilgün’ü tanıyor, halini hatırını soruyor, sohbet ediyorlardı. Belki de bu yüzden Sedef kadar mutsuz, bitkin ve bezgin değildi Nilgün. Sedef ve arkadaşlarıysa zorunlu olarak gülümsedikleri, enerjik görünmeye çalıştıkları mağazadan ayrıldıklarında, bir anda kolu kanadı düşüveren bez bebeklere dönüyorlardı. O mesut görünümlü kanlı canlı insanlar gidiyor; sorunları, yakınmaları, endişeleri bir örnekleşen, farklılıklarından eser kalmamış yekpare bir canlı ortaya çıkıyordu. Belki de bu yüzden, gün içinde yüzlerce kişiye temas etmekten aşırı yükleme yapılmış diskler gibi akşamına kalmadan hata veriyorlardı.
Bugün bayramdı ve haftalar sonra ilk defa annesi ve kardeşiyle birlikte uzun bir bayram kahvaltısı yapacaktı. AVM’nin bayramları 13.00’da açılmasına müteşekkirdi! Bir tam gün boyunca kapatacak değillerdi ya!
Son zamanlarda ağrısı bacaklarına inen belini zorlamamak için yan dönerek yatağın ucuna dek geldi. Önce bacaklarını aşağı sallandırıp yataktan destek alarak yavaş yavaş ayağa kalktı. Sabahları vücudunu açma ve yeni güne hazırlama seansları (olabildiğince) uzun sürerdi. Havuza gidebilse bu dertleri biraz azalacaktı ama… Henüz kimse uyanmamışken banyoya girdi. Kapının koluna dokunduğu an bir cızırtı duyuldu. Elini hızla geri çekti. Gün içerisinde AVM’de dolaşan elektrik, orayı terk eden binlerce insan tarafından kentin farklı noktalarına taşınıyordu. Bu taşıma işini kimileri gönüllü, kimileri zorunlu olarak yapıyordu. Sedef’in vücudundan bu elektriği atması gerekiyordu. İki adımını zar zor sığıştırabileceği en yakın çimlik alanın nerede olduğunu düşündü. Öyle altı otopark olan sitelerin 50 cm’lik toprağına ekilen yapay yeşilin değil, baya normal toprağın ve normal çimin! Akşam iş çıkışı Nilgün’ün çay bahçesine gitmeye karar verdi.
Duşa girdiğinde, vakti olduğundan mıdır bilinmez daha bir dikkatle inceledi vücudunu Sedef. Önce yalnızca bacaklarının üst kısmında birkaç çizgi olarak beliren, pek önemsemediği varisin aşağılara da indiğini fark etti. Fena halde canı sıkıldı. Duştan sonra muhtemelen iptal etmek zorunda kalacağı bir tarihe hastane randevusu aldı.
Sedef güzel bir bayram kahvaltısı hazırladığında Nilgün ve annesi uyanmış, ayılmaya çalışıyordu. Birbirlerine sarılıp bayramlaştılar. Nadiren bir araya gelen üçlünün mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Kahvaltı masasına oturduklarında Sedef’in telefonu çaldı. Arayan kendi mağazasından arkadaşı Emrah’tı. Emrah’ın eşi de AVM’de çalışıyordu. Bugün ikisi de işe gidecekti ve kreş kapalı olduğu için dört yaşındaki oğulları Arda’nın yanlarında kalabileceği bir tanıdık arıyorlardı. Sesi sıkkındı. Sedef annesine döndü. Annesi “Olur” der gibi başını salladı.
Dört yaşındaki bir çocuğun tanımadığı bir evde anne babasının işten dönmesini beklediği günlere şimdilerde bayram deniyordu. Bunun üzerine konuşmaktan üçü de imtina etti ama Sedef bütün belirsizliğiyle önünde uzanan geleceği görmekte güçlük çekmedi. Yalnızca kendi sorumluluğunu bile taşıyamazken bu şartlarda başka türlüsü nasıl mümkün olacaktı?
Sedef sofradan kalkıp hazırlandı. Bayram için en güzel üniformasını giydi (!). Dolmuşta da metrobüste de pek kimse yoktu. Haberler, İstanbul’un bayramda birkaç milyon azalacağını söylemişti. Saat tam 12.00’da mağazadaydı. Sistemi kontrol etti. Yöneticilerin “Sevdiklerinizle nice güzel bayramlara…” minvalinde mesajlarına midesi kalkarak göz attı. Anlaşılan birileri kendileriyle çok fena dalga geçiyordu. Bayram tebriklerini, bayram günü kitlenen işlere dair bilgilendirmeler takip etti. Bugün bayrama özel yapılan etiketlemelerin bir kısmının değiştirilmesi gerekiyordu. Gün içinde okul sezonuna yönelik yeni ürünler gelecekti. Tam da vaktiydi! “Bunu bir tek bizim firma yapar”diye düşündü.
Saat 12.30’u gösterdiğinde AVM’nin önünde toplaşan kalabalık mağazadan seçiliyor, uzmanlar son yarım yüzyılın en sıcak gününün yaşanacağını duyuruyordu. On yıllar boyunca gıda ürünlerini bakkaldan, kıyafetlerini semt pazarlarından alan, çocuklarını bayram eğlencesi niyetine lunaparka götüren ve bir de bundan tatlı bir nostaljiyle bahseden nesil, ne tür bir eksiklik çekmişti de bayramın ilk günü, güneşin en çok yaktığı saatte çoluk çocuğuyla AVM önünde bekleşmekte bir beis görmemişti?
Sedef ve arkadaşları etiketlemelerin bir kısmını tamamladığında AVM açıldı. Kapılara yığılan grup hızla mağazalara akın etti; baktı, giyindi, çıkardı, beğendi, beğenmedi, bir köşeye savurdu. Sedef topladı, eğildi, doğruldu, katladı, giydirdi, beğendirdi. İnsan kütlesi, gıda reyonlarına doluştu; mönülere göz attı, çoğunlukla fast food’da karar kıldı, yiyebileceğinden fazlasını sipariş etti, daha çok yedi, içti, yiyemediğini bir kenara bıraktı. Sedef’in arkadaşları daracık ve havasız mutfaklarda kızgın yağ başında saatlerce ayakta yemek pişirmekten tuhaf bir canlıya dönüştü. Sonra, oyun alanlarına koşturdu; etkisini güçlendirmek için aşırı hızlandırılan bir iki dakikalık oyuncaklardan inince, ne kadar midesi bulandıysa o kadar tatmin olmaya çalıştı. Bayrama özel seanslarda üçüncü sınıf bir romantik komedi filmi izledi. Terk ettiği yerde kola kutuları, pet şişeler, hamburger paketleri, patlamış mısırlar, yağlı koltuklar, peçeteler bıraktı. Sedef’in arkadaşları süpürdü, sildi, topladı; akşam akıllı telefonlarına baktıklarında sorumlu oldukları birkaç yüz metrekare alanda sekiz-on kilometre yol yaptıklarını gördü.
Saat 22.00’ı gösterdiğinde Sedef, bayramı gönüllerince kutlayan kalabalıkla birlikte AVM’den ayrıldı. Nilgün’ün yanına gitmek üzere yola koyulduğunda telefonundan e-postalarını kontrol etti. Geçtiğimiz hafta iş görüşmesine gittiği mağazadan dün gelen mesajı atladığını fark etti. Beylikdüzü’ndeki bir AVM’de iyi bir firmanın müdür yardımcısı pozisyonuna kabul edilmişti. Burası A+ müşterilere hizmet veren butik bir mağazaydı.
Bugün bayramdı ve Sedef tüm yorgunluğunu bir anda unuttu. Daha insancıl çalışma koşullarına dair umudu vardı.
Bir hafta sonra…
Sedef içerideki izinlerini ihbar süresinden düşerek yeni mağazada çalışmaya başladı.
Sekiz gün sonra…
Bölge Müdürü Sevda Hanım tarafından Birlikte Çok Daha Prestijliyiz, mağaza müdürü Feride Hanım tarafından En Güzel Mağaza Bizim Mağaza adlı WhatsApp gruplarına dahil edildi.
10 gün sonra…
“Ya ben bu markaya boşuna mı çuvalla para döküyorum. Bu ne biçim hizmet yahu? Biz de burayı elegant bir yer sanıyoruz!” sitemiyle ellerini beline koyup rahatsız edici bir üslupla hesap soran bir müşteriyle ilk kavgasını etti.
15 gün sonra…
Sabah 08.00’da Birlikte Çok Daha Prestijliyiz grubundan mesajlar yağmaya başladı. “Arkadaşlar Beylikdüzü şubemizin geçen yılki günlük LFL’si[1] 21 bin TL’ymiş, bugün 27 bin 300 yapmamız lazım” yazıyordu telefonunun ekranında. Bu, Sevda Hanım’ın günaydın mesajıydı. (LB/HK)
Son
[1] Like for Like: Perakende sektöründe kullanılan, geçen yılın benzer iş/satış aksiyonları dikkate alınarak yapılan karşılaştırmaya verilen ad.
AVM Çalışanının Bir Haftası Yazı dizisi
Sunuş: AVM Çalışanının Bir Haftası
1- "Ciro Kötü Toparlayalım Lütfen!"
2- Bayrama Özel Ekstra Yüzde 10 İndirim
3- Ortada Müşteri Sayacı Var, Yandan Geç
5- "Sevdiklerinizle Nice Güzel Bayramlara"