Arkadaşım Sibel Öz’ün imzalayarak gönderdiği son öykü kitabı tabi 4 Haziran duruşmasının öngününde elime ulaştı.
Duruşma ertesinde kitabı okudum.
Tanıtımını yazmak da bugüne kaldı.
Hapishanelerin birer eğitim merkezi olduğu sıkça dile getirilir; tutsaklar itham edilir.
Tarih dönem dönem devletin kanlı katliamlarıyla tutsakları yalnızlaştırmaya, çözmeye yönelik gayri insani politikalarıyla hapishaneleri birer eğitim merkezi olmaktan çıkarma operasyonlarına tanıktır
12 Eylül sonrasında Hitler Almanyası’nın Kristal Gecesi’ni aratmayacak kitap, dergi, film katliamları yapıldı.
Zulmün en katmerlisi, en koyusu ve en aşağılık baskı ve işkence politikaları dönemin hapishanelerinde uygulandı.
Devletin hapishanelere ve tutsaklara bakış açısı ne olursa olsun!
Baskı ve işkence ne kadar artarsa artsın!
İnsanlığın o muhteşem düşünden vazgeçmeyip, geleceğe dair uslanmaz, firari düşler kuran ve koşulları değerlendirmek isteyen her tutsak için hapishaneler hakikaten birer okul, eğitim merkezidir.
Bugüne kadar öğrenmek, kendine emek vermek, üretmek istek ve tutkusunun önüne hiçbir zorba, diktatör geçememiştir, geçemez de!
Bunun içindir ki, memleketin hapishanelerinden yolu geçen kadın ve erkekler şiir, öykü, roman ve değişik konularda teorik kitaplara imza atmıştır.
Sevgili arkadaşım Sibel de yolu hapishanelerden geçen yazarlardan.
Daha doğrusu hapishanede yazmaya başlamış, hapishanenin yetiştirdiği bir yazar.
On yıl kalmış Gebze Hapishanesi’nde.
Tahliye olduğunda ardında bıraktığı arkadaşlarını hiç unutmamış.
Her daim tutsakların vefalı dostu olmayı başaranlardan.
“En Çok Seni Bekledim” adlı ilk öykü kitabı 2006 yılında Agora Yayınları’nda çıkmış.
Geçen yıl hapishanelerden gönderilen öykülerden oluşan ve Nota Bene Yayınları’ndan çıkan “Kıyıya Vuran Dalgalar” adlı kitabı da Sibel yayına hazırlamıştı.
Aylarca 2005 yılında Metris Yayınları’ndan çıkan “ Hapishaneden Öyküler” 2006 yılında Kanat Yayınları’ndan çıkan “Hapiste Yazmak” ve “Yeniden Başlayabilirim” kitaplarından öykü ve yazıları yer almış.
Elimdeki son öykü kitabı “Serçeler Ölürse” Nota Bene Yayınları’ndan çıkmış.
Kitapta hayata yaşanmışlara ve yaşamaya, sevgiye, aşka, dostluğa, arkadaşlığa, yoldaşlığa, insana ve insanlığın o büyük düşüne, kadın-erkek ilişkilerine, kaybetmeye, arkada kalan olmaya, mahpusluğa ve daha pek çok duyguya dair temaların incelikle işlendiği, sade duru bir dille anlatıldığı bir birinden güzel on bir öykü yer alıyor.
“Ah Lena” kitabın ilk öyküsü ve 2011 yılında VI. Gila Kahen Öykü Ödülü üçüncülüğe layık görülmüş.
“Vildan” 2011 yılı Orhan Kemal Öykü Yarışması Muzaffer İzgü ödülü almış.
Hücreleri anlatan “Küf Beyazı” 2012 yılı TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Mimarlık Vakfı tarafından ortak düzenlenen “3.Mimarlık Öyküleri Yarışması”nda Jüri özel ödülü almış.
Bütün öyküler öylesine sahici ki; her bir öykü yaşamın içinden özenle seçilmiş temasıyla, kahramanlarıyla sade, ama çok akıcı bir diller yazılmış.
Yazar hapishane edebiyatında öne çıkan kalıplaşmış, ajitasyon dilinden uzak bir anlatımla okurun karşısına çıkmış.
Her bir öyküde değişik bir tat alacağınız sevgili Sibel’in öykücülüğünü kitabın arka kapağında Feridun Andaç şöyle tanımlamış:
“Hayatı karşılayan bakışın öykülerini yazıyor Sibel Öz. Edebiyatın taşıyıcı bilimci o bakışın incelikli/duyarlı diline yansıyor. Yaşanan sıcak zamanların buruk, ezgin, kırılgan durumlarını konu ediniyor. İnsanın doğru yürüyüşün dili/zamanı/duyarlıklı bakışı var her bir öyküsünde. İçli, sevgili bir bakışın diliyle kuruyor onların gerçekliğini. Yaşanan anla yetinen zamanın aralığındaki inanın öyküsünü yazıyor. Yerine/yerdeş bilincin kültürel iklimini oya gibi işleyerek taşıyor öykülerine. Kadınca bakışın, duyarlılığın öne çıktığı öykülerinde tematik zenginlikle birlikte zamanın ruhunun tanıklığı önemlidir.
“Zaman öyküsünü yazıyor Sibel Öz; yalın, atak, dupduru söyleşiyle hayatın çarpıcı yüzünü gösteriyor. Serçeler Ölürse kendi yolunu açan bir öykücüyü muştuluyor bize.
Aklına, yüreğine, kalemine sağlık sevgili arkadaşım…
“Kendi yolunu açan” genç öykücüyü adımlayacağı bu uzun yolda yalnız bırakmayacağınızı umut ediyorum.
Ve iyi okumalar diliyorum. (FE/HK)
* Füsun Erdoğan, 22 Haziran 2013, Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi