Yolu rakı masasından ya da bir meyhaneden geçen herkesin buluştuğu noktadır Semahat Özden.
Odur herkesin ezbere bildiği, iki tek atınca avaz avaz söylediği enfes şarkı “Akşam oldu hüzünlendim ben yine”nin bestecisi. Odur ama, genelde bilinmez terennüm edenlerce ismi.
Adı yalnızca yıllarca hizmet verdiği Ankara Radyosu’nda ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nda (TRT) zikredilir. Ancak herkes onu sever bilerek ya da bilmeyerek. Herkes bilmese de saygı duyar kendisine. Çünkü yazılı olmayan kurallara göre rakı içerken efkarlanıyorsak bir şarkıdan sebep, o şarkıyı yapanın elleri öpülesidir.
Bu sevgiyi bilen de kendisidir her zaman. Çünkü kendisini tanımayanların şarkılarını nasıl da sevdiklerini, söylediğini, ağladığını görmüştür.
Kaldı ki erkeklerin ağlamayacağı, kadınların da hiçbir yerde herhangi bir hislerini “çaktırmayacakları” öğretilmiş bir memlekette koca koca kadınların ve adamların bir meyhane masasında yer yer gözyaşlarıyla söylemekten kaçınmadıkları bu şarkıyı söyleyenle de, besteleyenle de bir gönül bağları vardır. Bunu da herkes bilir.
Bazı ebeveynlerin çocuklarına söylediği ninniler
Balık burcuna neden ağlıyorsun diye sorulmaz. Bu da astrolojinin kanunudur. Çünkü içinde alkol ve Semahat Özden varsa her balık burcu ağlar. (bkz: Ben). Ve evet bu da dahil tüm genellemeler yanlıştır. Ancak alkol de efkarın kardeşi, hüznün ablası, kederin abisidir.
Acil durumlarda kırılacak bir kalp vardır. Hele hele masanızda buzlu bir rakı, beyaz peynir ve kavun, bulunduğunuz mekanda bir pikap varsa baştan kalbinizin kırılacağı konusunda ortaklaşılmıştır.
Semahat Özden bazı ebeveynlerin çocuklarına söylediği ninniler bestelemiştir. Ve o çocuklar bu ninniler nedeniyle meyhaneleri sevmişlerdir.
Her mevsim içimden gelip geçersin...
Uşşak makamı bir mektuptur “Her mevsim kalbimden gelip geçersin.” Yüzüne çağrılan kapının ardından gözyaşlarıyla söylenmesi gerektiği yazar prospektüsünde. Aç ya da tok fark etmez ama alkolle alınması gereklidir.
Özden “her mevsim içimden gelip geçersin, sen vefasız yolcu kalbim viran edersin, merhaba demeden, elveda dersin, sen vefasız yolcu kalbim viran edersin” der ve sakiye doldur dersiniz.
Sakiler sizi anlar. Bazen kardeşiniz, arkadaşınız, anneniz, babanız anlamaz ama sakiler anlar. Sakiler de en çok Özden’i.
Dün gece mehtaba dalıp...
Deniz gören bir yerdeyseniz ve yakamozlara kadeh kaldırıyorsanız bir kadehi de Özden için kaldırmalı ve dalgalarla birlikte söylemelisiniz:
“dün gece mehtâba dalıp hep seni andım,
öyle bir an geldi ki mehtap seni sandım.
sevgili rüyana mı aldın beni bir dem,
öyle bir an geldi ki mehtap seni sandım...”
Sanrılar olmadan olmaz. Olmamalıdır da... Yalnızlığın insana neler yaptırdığını çok iyi bilen Özden melodilerle ruhlara nasıl değeceğini bilir.
Ve ‘Akşam oldu hüzünlendim ben yine...’
Tüm zamanların en kederli şarkıları diye bir albüm yapılacaksa bir gün, A1 şarkısının hangisi olacağı tartışılmayacaktır.
Bugüne kadar Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Bülent Ersoy, Ahmet Özhan, Nalan Tokyürek, Ebru Gündeş, Emel Sayın, Zekai Tunca, Faruk Tınaz gibi sayısız ismin, sayısız kez okuduğu, yeryüzünün efkarlanılan her yerinde zirve bu eserindir.
Herkes “Hasret kaldım gözlerinin rengine” derken düşer, “Gel mehtabım, gel sevdiğim gel yine” derken coşar... Hiç kuşku yoktur ki bu şarkıyla bazı bünyeler kükremiş sel gibidir, taşar.
Ne güzel bestecimizdin sen Semahat Özden
Alaturkanın en güzide bestelerine imza atmış, sesi ve eserleriyle birkaç kuşağı etkilemiş, yalnızların gecelerine damgasını atmış Özden 1913 yılında Üsküdar’da geldi dünyaya.
Pakize Hanım ile Yüzbaşı İshak Efendi’nin kızı olan sanatçı Üsküdar Kız Sanat Okulu’ndaki öğretimini müzik aşkından dolayı yarıda bırakır. O esnada Lemi Atlı, Refik Fersan, Fahire Fersan gibi usta sanatçılardan dersler almaktadır.
1939 yılında Yüzbaşı Faruk Ergökmen ile evlenir ve uzun yıllar Ankara Radyosu’na ses sanatçısı olarak girer ve emekliliğine kadar Ankara Radyosu’nda görev yapar.
Özdenses’in ilk plağı “Beklerim Her Gün” 1941 yılında yayınlanır. İlk bestesini 1940 yılında yapan sanatçı “Akşam oldu hüzünlendim ben yine”, “Her mevsim içimden gelir geçersin” ve “Dün gece mehtaba dalıp” gibi eserleriyle adını müzik tarihine yazdırır. Hem de altın harflerle...
35 bestesi TRT repertuarına alınan Özden 1971 yılında İstanbul’a gelerek İstanbul Radyosu’nda çalışmaya başladı.
Kadıköy Belediyesince adı Kadıköy Kültür Merkezine ismi verildi. Üsküdar Boybey sokağa Semahat Özdenses Sokağı denildi.
Ya sonra?
Her kıymetli sanatçı gibi yalnız, fakir ve hasta öldü. Her yerde ne değerli bir kimse olduğunu söyleyen sanatçılar kendisine sahip çıkmadı. Ameliyat parası gerekti, herkes bakarız dedi. Özden'i Yılmaz Morgül ameliyat ettirdi.
Üç yıldır Ünal Huzur ve Özel Bakım Evleri’nde kalıyordu. Meme kanseriydi.
Nisan ayında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay huzurevinde kendisine “Kültür ve Sanat Hizmet Ödülü” takdim etmişti.
3 Temmuz sabahı tedavi gördüğü Kartal Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Neyse...
Bir yıldız daha kaydı. Kaydı ama ışığını bize bıraktı. Bir efsane midir yoksa şu an ben mi uyduruyorum bilmiyorum. Ama derler ki her rakı masasında eserleri okundukça şad olurmuş ruhu.
Neyse, saat 18:24. Akşam oldu, hüzünlendim ben yine...(BÇ/EZÖ)