Bu sene 19. kez düzenlenen uluslararası Selanik Belgesel Festivalinin tarihleri 3-12 Mart.
Festivalde kısa bir süre önce vefat eden değerli sanat eleştirmeni, yazar ve ressam John Berger onurlandırılacak.
Etkinliğin gayet geniş programına Yunanistan'dan dahil olan 64 eserin ana konuları siyaset, insan hakları, mülteciler, yemek, sanat, insan hikayeleri…
Etkinlikte Ukrayna doğumlu Rus yönetmen Vitaly Mansky de, eserlerinden oluşan bir retrospektifle onurlandırılıyor.
Festivalin Documenta 14 ile işbirliğinin neticesinde, İtalya'dan avangart sinemacılar Yervant Gianikian ve Angela Ricci Lucchi'nin beş belgesel filmi de programda yer alıyor.
Festivalin posterinde Dimitris Papazoglou ile Axel Peemöller'in imzasını görüyoruz.
Balkanların en geniş kapsamlı belgesel etkinliklerinden biri olan Selanik Festivali’nin heyecan verici programından seçtiklerimiz…
John Berger'in anısına
Yönetmen hanesinde Tilda Swinton, Colin MacCabe, Christopher Roth ve Bartek Dziadosz adlarını gördüğümüz belgeselin adı The Seasons in Quincy: Four Portraits of John Berger.
Cordelia Dvorák'ın yönettiği John Berger: The Art of Looking de "dünya üzerindeki en pratik Marksist" unvanını layıkıyla taşıyan renkli kişilik hakkındaki diğer yapım.
Selanik'te ayrıca John Berger - A Radical Humanist adlı bir sergi de açılacak. Berger'in elinden çıkma eserlerin de yer aldığı sergi kentin liman binalarından birinde, festivalle Selanik Çağdaş Sanat Merkezinin işbirliğinde gerçekleşecek.
Müzik şart
Kuzey Amerika'nın yerlileri Trump'ın hoyrat girişimciliğiyle tekrar gündeme gelen ve yaşam alanlarını tehdit eden Dakota Boru Hattı projesine karşı mücadeleyi yoğunlaştırırken güçlerini bir kez daha müzikten aldıkları kesin!
Tüm baskılara rağmen yok edilememiş müzik hazineleriyle ilgili Rumble: The Indians Who Rocked the World, dünya müzik tarihine yeni bir gözle bakmanızı sağlayacak.
Dünya promiyeri geçenlerde Sundance'te gerçekleştirilmiş olan filmde Jimi Hendrix, Robbie Robertson, Peter La Farge, Charlie Patton, Mildred Bailey, Neville Brothers, Jesse Ed Davis, Buffy Sainte-Marie gibi müzisyenlerin genelde pek irdelenmeyen yerli köklerine eğiliyoruz. Rezervlere kapatılanların dışında, beyaz insanın kıyımından kurtulmak için Afrikalı kölelerin arasına karışıp hayatlarını kurtarmış olanların torunları tahmin edebileceğinizden çok daha kapsamlı bir miras bırakmış durumda.
Pamuk tarlarında söylenen şarkılardan ve blues'dan öncesine yolculuk ederken yerlilerin Bob Dylan, Johnny Cash, The Rolling Stones gibi isimlerin üzerindeki etkilerini görüyor, Iggy Pop, Mark Ramone, Taj Mahal, Robert Trujillo, Dan Auerbach gibi simaların konu hakkındaki coşkulu yorumlarına şahit oluyoruz. Yönetmenliğini Catherine Bainbridge ile Alfonso Maiorana'nın paylaştığı filmde sözleri olmamasına rağmen yasaklanan Link Wray'in Rumble şarkısındaki elektrogitar stilinin "gençleri şiddete sevkeden" tılsımını siz de fark edeceksiniz...
Festivalin müzik bölümünde yer alan bir diğer yapım caz dünyasını şoke eden Lee Morgan cinayetine odaklanıyor. Kasper Collin'in I Called Him Morgan adlı belgeseli 1972'de New York'taki bir müzik klübünde çalarken hayat arkadaşı Helen tarafından 33 yaşında öldürülen trompetçiye saygı duruşunda bulunuyor. Dünya prömiyeri Venedik'te yapıldıktan sonra festivallerinin gözdesi haline gelen, aşka, caza ve Amerika'ya dair film, yönetmenine Philadelphia Film Festivalinde ödül kazandırmış.
Placebo'nun yirminci kuruluş yılına yaklaşılırken grubun Rusya'nın farklı şehirlerinde verdiği 10 konsere odaklanıyoruz. Yönetmenliğini Charlie Targett-Adams'ın üstlendiği Placebo: Alt.Russia adlı belgesel, grup elemanlarının Rus alternatif kültürüyle haşır neşir olmasına da tanıklık ediyor.
Yıllar boyunca bekledikleri Rolling Stones'un canlı performanslarına gösterdikleri ilgi, çok uzaklarda olsak da Latin Amerikalıların sıcaklığını bir kez daha duyumsamamızı sağlıyor. Dünya prömiyerinin yapıldığı Toronto'dan sonra yoğun bir festival gündemine sahip, Paul Dugdale'in doping etkili The Rolling Stones Olé Olé Olé: A Trip Across Latin America adlı belgeselinde Havana konserinin enerjisi olağanüstü boyutlarda.
Selanik'in sinema festivalleriyle anılmasında büyük katkısı olan Dimitri Eipides yıllardan beri sürdürdüğü sanat direktörlüğü görevini geçen sene bırakmıştı. Bu yılki belgesel festivaline 2005 ile 2013 yılları arasında çekilmiş on eserden oluşan şahsi seçkisiyle katkıda bulunuyor. Meşhur rebetiko şarkıcısı, İstanbullu Roza Eskenazi hakkındaki My Sweet Canary tecrübeli sinema uzmanının favorilerinden biri. Roy Sher'in yönettiği İsrail-Fransa-Yunanistan ortak yapımı, efsanevi sanatçının layıkıyla anılmasını sağlıyor.
Belgeselde sinema
Selanik belgesel festivalindeki yeni bir bölümünde sinema sanatına eğilen belgeseller var.
Geçen sene ölen Abbas Kiarostami'nin son eseri Take Me Home, Güney İtalya'nın bir köyünde çekilmiş. Sinema estetiğinin bir kez daha zevkine vardığımız siyah-beyaz kısa film, ustanın şiirsel tarzını duyumsamak için birebir.
Kiarostami'inin yıllar boyunca beraber çalıştığı arkadaşı Seifollah Samadian'ın belgeseli de, sona erdiğine inanılan bir dönemde sinemaya güç katan yönetmeni daha yakından tanımak için bir fırsat. 76 Minutes and 15 Seconds With Abbas Kiarostami adlı yapım İran'da yedinci sanatın önde gelen temsilcisinin son yıllarına tanıklık özelliği taşıyor.
Uluslaratası prömiyeri Selanik'te gerçekleşecek eserler arasında Alfred Hitchcock'a eğilen bir belgesel de var. Yönetmen hanesinde Alexandre O.Philippe adını gördüğümüz 78/52, özellikle kadın oyuncularını zorlayan gerilim sineması ustasının dehasını ve takıntılarını irdeliyor. Sundance'te görücüye çıkmış olan filmde Psycho filminin meşhur duş sahnesi analize tabi tutuluyor.
Militan belgeselcilik
Sinemaseverleri en son Avusturya'nın bodrum katlarındaki karanlık dünyalara sürüklemiş olan nevi şahsına münhasır yönetmen Ulrich Seidl, bizi şimdi de Afrika'nın av alanlarına taşıyor: Safari adlı belgeselde insan doğasının gaddar ve grotesk yanlarını bir kez daha teşhir ederken seyirciyi provoke etmekten de geri durmuyor.
Küresel çikolata endüstrisinin tatsız yanlarının afişe edildiği belgeselin adı The Chocolate Case. Yönetmenliğini Benthe Forrer'in üstlendiği Hollanda yapımında sektörün köleleştirerek çalıştırdığı çocuklara eğilirken durumu kurcalayan gazetecilerin aktivistliğine de eşlik ediyoruz. Belgeselcilerin katkısıyla azat edilmiş çocukların ürettiği çikolata barı, sinemacıların küçük de olsa, dünyadaki bazı değişimlere imza atabileceğinin kanıtı.
Erken yaşta cinsel kimliğini farkına varan ve kendisine atfedilen kimliği değiştirerek karşı cinse geçen David 6 yaşındadır. İspanya'dan yönetmenler Roser Oliver ve Lluís Montserrat, Transitioning: Transgender Children adlı belgeselde farklılığı, önyargıları ve anlayış geliştirmeyi ele alırken filmi, bazılarının yaşı gayet küçük, bazıları ergen kahramanlarının samimi röportajlarına dayandırıyor.
Yemek üzerine
Selanikte tadına doyulmaz yeni bölümlerden bir diğerinin başlığı Food vs. Food.
Meşhur İtalyan şef Massimo Bottura ve ekibi Milano'da mülteciler ve evsizler için yemek pişirmeye girişiyor. Theater of Life adlı belgeselin yönetmeni Peter Svatek.
Atina'da muhtaç olanları beslemeye yönelik sosyal mutfak "The Other Man" cömert Kostas'ın icraatı. Yönetmenler Lukas Agelastos ve Sprydoula Gkouskou, filmin adı My Human Self.
Güney Afrika'nın şarap sektörü tarafından kölelik seviyesindeki sömürü Bitter Grapes - Slavery in the Vineyards adlı belgeselde irdeleniyor, yönetmen Tom Heinemann.
Aynaroz manastırlarında pişen yemekler Culinary Heritage of Mount Athos belgeselinin merceğinde. Yönetmen Christos Matzonas, Ortodoks dünyasının kadınlara kapalı bu çok özel mekanlarına girip bizi geleneksel tariflerle tanıştırıyor.
İki adımlık mesafedeki Selanik'e gitmek için belgesel festivali iştah açıcı bir bahane… (MT/EKN)