2019 Yılı Yatırım Programının Kabulü ve Uygulanmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı 18 Şubat 2019 günlü 1. Mükerrer Resmi Gazetede yayımlandı. Aynı günlü 2. Mükerrer Resmi Gazetede de düzeltme yayımlandı. Bütçe ile yatırımların ilişkilerine dair söylenen söz şu:
“Kuruluşların Bütçe Kanunu'nda yer alan sermaye transferi ödeneklerinden sadece kamu yatırımı niteliğini taşıyanlar kuruluş ve sektör yatırım ödeneğine toplamına dahil edilerek, kamu yatırımı niteliğinde olmayıp kamu sektörü dışına transfer niteliğinde olan ödeneklerin bir kısmı ise kuruluş ve sektör toplam yatırımına dahil edilmeden 2019 Yılı Yatırım Programı ile ilişkilendirilmiştir. Genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım ödeneklerine, yatırımlarla ilgili personel giderleri, gayrimenkul alımı ve kamulaştırma ödenekleri ile şehir hastanelerinin kira ödemeleri dahil değildir”.
Uzun paragrafın kısa meali, şehir hastanesi kamu yatırımı değil, kamudan dışarıya sermaye transferidir.
Yatırım Programı'nın 205. Sayfasında Sağlık Bakanlığı yatırımlarının dökümü var. Burada örneğin Hatay Dörtyol’da yapılacak 250 yataklı hastanenin AB Hibesi ile yapılacağı, Bursa Çekirge Devlet Hastanesinin yurtiçi hibe ile yapılacağı yazıyor.
Programın 204. Sayfasında “Şehir Hastaneleri Kullanım Bedeli ve Zorunlu Hizmet Geri Ödeme Projesi/proje kodu/20171000581” karşısında 10 adet hastane için proje tutarı toplam 5 Milyar 411 Milyon 685 Bin TL, 2018 yılı sonu kümülatif harcama tutarı 1 Milyar 671 Bin 685 Bin TL yazıyor. Harcamanın yapılacağı yer ise “özel ödenek”.
Sağlık Bakanlığı’nın başka hiçbir “projesi” özel ödeneğe sahip değil! Kaldı ki bu “özel ödenek” ne tür bir ödenektir, nerden gelir, kimlerden gelir bilemiyoruz.
Yani şehir hastanelerine yapılmış ve yapılacak ödemeler takip edilemesin diye nafile bir çaba da olsa her türlü önlem alınmış.
Sağlık Bakanlığı’nın 2019 yılında yaptığı işler arasında “muhtelif işler” başlığı altında bir adet bağlantı yolu var. Bugün açılacak Bilkent Şehir Hastanesine çıkmayınca bütün yollar, teknik olarak o yolları yapmak Ankara Büyükşehir Belediyesinin işi olmasına rağmen, ODTÜ’nün ormanını yarıp başka iş de yapılmayınca anlaşılan Sağlık Bakanlığı kendi yolunu kendisi yapmış!
Şehir hastanelerinin esrarı bir tek bize mi kapalı diyorduk ki TÜSİAD’ın Merkezi Yönetim Bütçesi Takip Raporu başlığıyla dört çalışma yapıldı. Hazırlayan Hazine Müsteşarlığında çalışmış, bütçe konusunda uzman Ferhat Emil.
Ferhat Emil’in “bütçe labirenti” olarak nitelediği karmaşaya ilişkin kendilerinin yaşadığı zorluğu anlattığı bölüm şöyle:
“Şehir Hastaneleri’ne ne kadar ödenek (kira ve hizmet bedeli karşılığı) ayrıldığı ancak yılbaşında yeni bütçe TBMM’ye sunulduğunda ve bunun ardından Sağlık Bakanlığı kurum bütçesini Meclis’e ilettiğinde ulaşılabilecek bir bilgidir. Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu metni ve eklerinde bu bilgiler mevcut değildir. Bu bilgiye Sağlık Bakanlığı kurum bütçesinde yer alan tablolardan ulaşmak gerekmektedir. İlgilenenlerin bu metni Bakanlık’tan veya Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan elektronik ortamda talep etmeleri ve içinde yer alan ödenek cetvellerinden yukarıdaki tablodaki ödenek isimlerini aratarak (Ör. Şehir Hastaneleri Hizmet Alım Bedelleri veya Hastane Kira Bedelleri gibi.) ödenek tahminlerine ulaşmaları mümkündür. Buna karşılık bu bilgilere yıl içinde (hangi ayda ne kadar ödenek kullanıldığını öğrenmek açısından) ulaşmak özel çaba gerektirmekte olup, bu bilgiler kamuya açık değildir. Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde yayımlanan ayrıntılı gider kalemleri tablolarında da (Ekonomik Kod 4 Kategorisi) bu bilgiler yer almamaktadır”.
Raporda şehir hastanelerine yapılacak harcamanın 2021 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesinin dörtte birini yutacağı da yer alıyor.
Gelelim şirketlere verilen yüzde 70 “şey” garantisi meselesine.
Raporun ilgili bölümü şöyle:
“Şehir hastaneleri ile ilgili tartışma konusu ise hasta garantisi verilip verilmediği konusunda yoğunlaşmaktadır. Bu konuda bilgisine başvurulan Sağlık Bakanlığından yüklenici firmaların sağlayacağı 7 kalem miktarı ölçülebilir hizmet bedelleri için garanti miktarının yüzde 70 olarak belirlendiği, genel sağlık hizmeti sunumunda herhangi bir garantinin bulunmadığı şeklinde bir yanıt alınmıştır. Bu yanıttan ve dip notta belirtilen açıklamadan edinilen izlenim sözü edilen yüzde 70’lik hizmet bedeli garantisinin belli bir tarih (2012) esas alınarak saptanan hizmet miktarının (örneğin görüntüleme sayısının) yüzde 70’inin altında kalması halinde aradaki farkın yükleniciye ödenmesi şeklinde olacağı yönündedir. Bu anlamda bir hasta garantisi yerine miktar garantisi verilmiş olduğu sonucuna varılabilir. Diğer taraftan şehir hastaneleri işletmeye alındıkça kamu hastanelerinin (Ankara’da Numune, Yüksek İhtisas gibi) faaliyetine son verilmesi beklenmektedir. Kamu hastaneleri halen yüzde 100’e varan doluluk oranları ile çalışmaktadır. Bu durumda hastaların doğrudan şehir hastanelerine yönlendirilmiş olacağı düşünüldüğünde miktar garantilerinin işlerlik kazanma riskinin düşük olacağı da öngörülebilir. Zira mevcut durumdaki hastane doluluk oranları başlı başına miktar garantisinin işlememesinin “garantisi” olmaktadır. Öte yandan böyle bir risk gerçekleşirse bunun nasıl ödeneceği konusunda henüz bir açıklık bulunmamakta olup, muhtemelen köprü geçiş ücretlerinin Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinden ödenmesi gibi bunların da Sağlık Bakanlığı bütçesinden ödenmesi söz konusu olacaktır”.
Sağlık Bakanlığı, 2012 yılı rakamlarını esas alarak şirketlere yedi kalem miktarı ölçülebilir hizmet bedelleri için garanti miktarını yüzde 70 olarak belirlemiş.
Sağlık Bakanlığı kendisi şirketlere kiracı olmuş mu? Olmuş.
Şehir hastanelerine kaç para ödendiğini bütçe görüşmeleri dahi açıklayabilmiş mi? Hayır. Açıklayabilecek mi? Hayır.
Şehir hastaneleri bütçe tekniğine göre kamu yatırımı mı? Hayır.
Adı ne? Kamu sektörü dışına sermaye transferi.
Bu transfer kimin üzerinden yapılacak? Hastaların.
Kimin parası transfer edilecek? Alnının teriyle ekmeğini kazanıp memleketin bütün şirketlerinden fazla vergi veren vatandaşların.
Üstüne de şirketlere hasta garantisi verilmiş mi? Verilmiş.
Şimdi kim kimin parasıyla kime gösteriş yapıyor, kim kimi hangi meseleden uzak tutmaya çabalıyor, cevabını verecek olan var mı?