Yazar Özgür Amed, hükümlü bulunduğu Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde 7 Haziran genel seçimlerini, vekil tahminlerini, “hapishane bilgi işlemi” ve sonuçları nasıl heyecanla beklediklerini bianet’e yazdı.
Bugünü, yani 8 Haziran’ı, siyasi tutsaklar olarak çok heyecanlı ve umutlu geçirdik. Gece bitmek üzere ve şu an bu satırları yazarken ikinci bir mutluluk yaşıyorum. Pencere kenarındayım ve nerden geldiğini bilmediğim muhteşem bir parça dinliyorum. Melodiler karanlığı delip bana ulaşıyor. Yani günü iyi bir finalle kapatmak üzereyim. Oda arkadaşlarım da hazır yatıyorken ben de bugüne geliş sürecimizi ve seçimi nasıl atlattığımızı özetlemeye çalışacağım. Dikenli yollara sapmadan, sizi de yormadan kısa notlarla bizdeki seçim şöyle:
Newroz’dan bu yana cezaevindeki bitmek bilmez, her gün tartışılan bir konu idi seçim. Hiçbir yer bu mekân kadar bu sürecin takipçisi olamaz. Günler boyu program takip etmeler, okumalar ve onların tartışılması, her cepheden tüm olasılıkları anlama çabası aldı başını gitti. Tüm canlı yayınları izledik, kaçırdığımız detayları görüşlerde aile ve avukatlar üzerinden öğrenmeye çalıştık. Kartondan yaptığımız tahta üzerinde il il hesaplar, geçmiş seçimlerle kıyaslamalar hala duruyor. HDP Bilgi İşlem bizim kadar çalışmamıştır.
Ercan Hevalin cebinde cumhurbaşkanlığı seçiminden kalma bir kupür elden ele dolaşıp tekrar onun cebine iniyordu. Bir sonraki seçim için rafa kaldırdı. Kısmımızın en fantastik yorumcusu Sadık Hevaldir. Aynı zamanda yaşça en büyüğümüz. Sadık Hevalin kendine has bir seçim algoritması vardı. Yatarken kurguladığı simülasyonları sabahları bizimle paylaşıyordu. Bir on gün önce seslendi ve yaz dedi. “HDP en az 80 vekil çıkaracak” Heval ne ettin! En fazla 77 civarı oluyor. İkna edemedik. Ve 8 Haziran’da haklı çıktı. Bu haklılığın gururu ile şimdi volta atıyor.
Burada yaklaşık 210 oy kullanıldı. Bunun 200 tanesi HDP çıktı. Bağımsızlarda kalan veya adli suçlular arasında kalanların AKP’ye verdiği birkaç oy var. Asıl bomba ise MHP’ye de bir oyun çıkmış olması. Rakamla: 1. Heyecan yapmayın hemen, o oy da gidemedi ülkücü camiaya. Çünkü bir arkadaş yanlışlıkla basmış. Madem öyle, gel böyle kuralından yola çıkarak HDP’ye de tekrar evet basıp oyu yakmış. Yani oy intihar etmiş.
Yaklaşık 250 kişi de oy kullanamadı. Ben de o şanssız arkadaşlardan biriyim. Hükümlü olduğumuz için oy hakkımız yok. Bizim kısımdan bir arkadaş oy kullanmaktan döndüğünde elini açıp gösterdi. “Merak etme, senin içinde evet’i bastım” dedi. Avucunda iki evet mührü vardı.
Seçim günü kahvaltıdan sonra tüm arkadaşları topladım ve hepsinden tek tek bir oran söylemesini istedim. Bizim kısım alt ve üst kat olmak üzere, 6 oda ve toplam 19 kişiyiz. “Sadık heval, yüzde kaç olacağız?” dedim. “Yüzde 16” dedi. En yüksek oran ondan geldi. En düşük oran ise Ömer Hevalin yüzde 10.3 tahmini idi. Ortalamamızı hesapladım: Yüzde 11.8 çıktı. En iyi tahmini yapan arkadaş M.Ö 550’li yıllarda kurulan bir direniş örgütünde üye olduğunu söyleyen Fexri Heval oldu. Yüzde 13.5 demişti. Ödül olarak dev bir alkış, fıstık fındık verdik. Seçim bitti! Sandıkların hepsi açıldı ama Sadık Heval hala umutlu, oy oranının artmasını bekliyor.
Sadık Heval daha önce pek çok hesap yapmıştı. Onun hesaplarına göre 175 vekil çıkarıyorduk. Örneğin sadece iki vekil çıkaran Yalova’ya üç tane HDP vekili vermişti. Yalova yüzde 23 çıkaracağız, deyip durdu. Yalova takıntısının özel bir nedeni var ama bize söylemiyor.
Hapis kesinlikle mekân ile ilgili değil. Lakin bazen kendini dört duvar arasında hissettiğin zamanlar var. Amed mitinginde bomba patladığında da öyle oldu. Yüreğindeki acı yumru olup göğüs kafesine yapışıyor. Çıkmıyor oradan. Çıksa da duvara çarpıp geri geliyor. Acı seninle kalıyor, aşamıyor duvarı. Canlı izledik her şeyi. O an orada olmak istiyorsun. Sevinç illa ki ortaklaşacak bir an, bir kişi bulur ama acıyı zamanında paylaşma isteği daha fazladır, daha çok tetikler. İki gün sonra da o bizimle kalan acıyı çığlıklar ile nihayet gökyüzüne savurduk. Sandıklar açıldıkça acı da o sandıklardan dışarı çıkıyordu.
Akşam kurulduk. Barajdan yana tek bir tereddüdümüz yok ama AKP ve onların gözü dönmüşlüğünden, çalınacak oylardan çok kaygılıyız. Tek korkumuz bu yönlü. Oy oranımız yükseldikçe rahatladık, eridik. Hatta gardiyanlar da gelip bizimle oturdu ve beraber izledik. İsterseniz bu gece sizi odaya kilitleyelim biz dışarıda kalalım dedik ama kabul etmediler.
Saatler akşam 23:00’e yaklaştığında sloganlar, bağırış ve çağırışlar her tarafı inletiyordu. Diğer kısımlardan da sesler bize ulaşıyordu. Muazzam bir sevinç her tarafı sarmıştı. Tüm kısımlar aynı anda harekete geçtiğinde, duvar ve telleri aşan ses orkestrası tarifi zor bir duygu ortaya çıkıyor. Bu seçim zaferi ile tekrar bu duyguyu hissettik. Gece çok uzun oldu. Uyku haram idi. Sabaha karşı artık rahatça yatağa uzanabildik. Aylardır binbir zorlukla kafa patlatma ile geçen süre yerini sabah kucaklaşmaya bıraktı. Kimse görmedi, duymadı ama çok büyük sevinç yaşadık. Bunu bilin isteriz.
Şimdi tüm kısımlarda ben bunu demiştim, bu oranı demiştim, en yakın ben tutturdum kavgası var. Yeni gündem konusu ise nur topu gibi koalisyon meselesi...
Durum bizde özetle böyle.
Pek çok şey söylenebilir ama bir iki kelam ile duygularımı ifade edip bağlayalım sözü. Siyasi tarihi, bilinç ve ruhu, vatanı, kimliği, dili yok denilen ve en önemlisi varlığı kuşkulu kabul edilen Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Romanlar, Aleviler kısacası tüm ötekiler, emekçiler, ezilenler, hor görülenler artık meclisin içinde resmi olarak varlar. Haykıracaklar. Meclis ilk defa 1923’teki ilk haline, çoğulcu temsiliyetine benzedi. Bu önemlidir kanımca. Sömürgeciliğe karşı 84’te ilk sıkılan kurşundan sonra dağıtılan bir bildiride “Sizleri, yaşamınızı, geleceğimizi karartan bu faşist barbarlığa karşı direniş mücadelesini yükseltmeye, sahip çıkmaya çağırıyoruz” denmişti. Eruh sokaklarında dolaşan bu bildiri, ilk defa karşılık buluyor. Karşılık buldu. Eğer insan dâhil olduğu siyasal, sosyal ve kültürel ilişkilerin bir toplamı ise, HDP Gramsci’nin iddia ettiği “kolektif özne” olabilmiş demektir.
Çünkü tüm farklılıklar aynı eylem talebinde bulundu. Eylemini harekete geçirdi. Unutulan miras tekrar hatırlandı. Benjamin “Unutulmak üzere olayların, durumların, yüreklerin devrimci bir güç taşıdığını” iddia eder. Bu seçim zaferi unutulan en büyük devrimci gücü yani umudu tekrar hatırlattı. Her şey yeni başlıyor. Hepimize başarılar.
Amed D Tipi’nden kucak dolusu selamlar. Tüm arkadaşların selamı var... (ÖA/AS)