Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkındaki laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği savıyla temelli kapatılması istemli dava, Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanarak ( Esas: 2008/1 (Siyasi Parti Kapatma), Karar 2008/2, Karar Günü: 30.7.2008) AKP'nin temelli kapatılma istemi oyçokluğuyla reddedilmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu isteminin gerekçelerini 14.3.2008 günlü ve SP.115 Hz.2002/3 sayılı İddianamesinde ileri sürmüş ve 30.03.2008 günlü oturumda davanın açılmasına neden olan kanıtlarını açıklamış ve Anayasa Mahkemesine vermişti.
Bu dava görülürken, Türkiye 14 Mart 2008 tarihinden itibaren 30 Temmuz 2008 tarihine kadar geçen süre içinde, siyasi demeçlerde, gazetelerde, televizyon ekranlarında, panellerde, kamuya açık tartışmalarda "davayı" tartıştı. Anayasa Mahkemesi kararını açıkladı ve temelli kapatma istemi reddedildi. Türkiye; bu karara odaklanmış bir durumda geçirdiği günlerde, gözlerini Anayasa Mahkemesi kararına dikmiş bir durumda başkaca bir iş yapmadı... Anayasa Mahkemesi kararı geçirdiğimiz tartışmalı/bekleyişli günleri geride bıraktıktan sonra, şimdilik bu kararı unuttu. Artık üzerinde konuşulmuyor...
Siyasi partilerin "odak" olma hali tartışılmıyor. Sanıyorum DTP hakkındaki karar açıklanana kadar da bu tartışmalar yapılmayacak. Merakım DTP hakkında açılmış olan kapatma istemli davanın ne zaman sonuçlanacağı, gerekçesinin ne olacağı ve ne zaman açıklanacağı?
Türkiye; 2009 yılı mart ayı sonunda yapılacak olan "yerel seçimler" öncesi tam tamına geçirdiği bir yıl içinde, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karara kilitlenmiş bir halde, bekledi. Tartışmalar rejimle ilgiliydi. Türkiye sanki demokrasiyle ilgili her sorununu çözmüşçesine, sanki iktidardaki siyasi partinin temelli kapatılması istemli bir davayı bitirmenin rahatlığı ve aldırmazlığıyla, siyasi partilerine, parti üyelerinin yolsuzlukları ve atışmaları ile yerel seçime geri döndü...
Anayasa Mahkemesi'nin öncelikle ön sorun olarak gördüğü ve usule ilişkin kabul ederek öncelikle karara bağladığı bazı konular ise, Anayasa Mahkemesi kararı gibi yeterince tartışılmadı bile...
Anayasa Mahkemesinin "ön sorun" olarak gördüğü ve karara bağladığı konulardan birisi AKP hakkındaki haberler ve yorumlardır. Davalı parti AKP, haklarında yayınlanmış olan "haber ve yorumların" davaya esas alınamayacağını ileri sürmüş ve kabul edilmemesini istemişti. Anayasa Mahkemesi de gazete ve İnternet haberleri ile yorumların davaya esas alınıp alınamayacağı sorununu ön sorun olarak karara bağlamıştır.
Anayasa Mahkemesine göre; "... Gazetelerde ya da diğer haber kaynaklarında yer alan yorum veya haber-yorum biçimindeki belgelerin kanıt niteliği olmadığı açıktır. Ancak gazete ve İnternet haberlerinde yer alan ifadelerin farklı ve karşıt yayın organlarında aynı biçimde yer aldığı ve bu haberlerin, ifadenin sahibi ve parti tarafından reddedilmemesi durumunda kanıt olarak değerlendirilebilir."
Anayasa Mahkemesi ön sorun olarak çözüme bağladığı bu usule ilişkin kararında ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen iddianamede ayrıca suçlanan "parti üyelerinin" basında yer almış olan beyanları ve açıklamaları ile ilgili durumu ise şöyle değerlendirmiştir: "Buna karşın parti üyelerine isnat edilen beyanlarla ilgili kuşkudan uzak kanıtlar sunulmadığı durumda, söz konusu kişilerin bu beyanları savundukları ve kabul ettikleri bireysel savunmalarında ya da davalı parti savunmasından anlaşılamadığı sürece, yalnızca bu beyanların basında yer alması ve davalı partinin isnat edilen eylemi savunmuş olması beyanın sübutu için yeterli görülmemiştir."
Mahkeme ön sorun olarak değerlendirmesini yaptığı usule ilişkin temel ölçütleri uygulamak suretiyle, tasnifini de yapmıştır. Sözün kısası, Anayasa Mahkemesi parti üyelerinin eylemlerini kendi içinde tasnif ederken, özellikle gazete ve İnternet haber/yorum yazılarının bir kısmının yalnızca belirli bir yayın politikası olan gazete ve/veya İnternet sitelerinde yer aldığı, herhangi bir ses veya görüntü kaydıyla desteklenmediği, farklı ya da karşıt gazete ve/veya İnternet sitelerinde de yer almadığı,bir kısmının farklı gazetelerde farklı içerik ve uzunlukta yer aldığı ve davalı parti tarafından da kabul edilmediği, bir kısmının gazetelerde veya İnternet sitelerinde yer aldığından farklılaştırılmış biçimde iddianameye alındığı ya da eksik ve parçalı biçimde aktarılmış olduğu, bir kısmının vaki olmadığı ya da sübut bulmadığı, bir kısmının ise düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğu sonucuna varmıştır.
İster iktidarda, ister muhalefette olsunlar, basın özgürlüğü demokrasinin temeli... Anayasa Mahkemesi dosyaya sunulan "delillerin değerlendirilmesinde" ise delillerin bir kısmının ses ve görüntü kayıtlarıyla desteklenen "gazete ve İnternet sitelerinde yer alan bilgilere ve birtakım belgelere dayandırıldığını", bu bilgi ve belgelerde ağırlıklı olarak düşünce açıklamalarının konu edildiğini belirtmiştir.
Sonuçta; siyasi partilerin, parti üyelerinin olayların oluş biçimine göre basına yansıyan demeçleri, "eylem" olarak değerlendirilecek nitelikte delil olarak kabul edilebilir...
Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda ve İnternet'te yayınlanan haberlerde AKP'nin "seçim" propagandalarından geçilmiyor...
Ancak AKP Anayasa Mahkemesinin kararını aklından çıkarmamalıdır. Anayasa tarafından demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak tanımlanan partiler bakımından, dinin siyasete alet edilmesinin siyasi partilerin demokratik işleviyle uyumlu olduğu kabul edilemez.
AKP'nin zaten Anayasanın 68. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen "demokratik ve laik cumhuriyet" ilkesine aykırı bazı eylemleri Anayasa Mahkemesi kararı ile bir yıl önce belirlenmiştir. AKP; siyasal mücadelesini Anayasanın somut kurallarıyla benimsenmiş olan laiklik ilkesine uygun biçimde yürütmemektedir. Bu konudaki sorunları toplumda ayrışma ve gerginliklere yol açacak düzeyde siyasetin temel sorunu haline dönüştürmüştür ve dönüştürmeyi sürdürmektedir.
Tek başına iktidar olarak ülkeyi yönetme yetki ve sorumluluğunu üstlenmiş bulunan bu partinin sorumluluğu; yalnızca kendi siyasal tabanına karşı değildir. Devlet iktidarının kullanımında tüm anayasal ilkelere uygun davranmak zorundadır. Tek başına iktidar olan AKP Anayasa Mahkemesi kararının aksine davranmaktadır. (Fİ/TK)