Bu yasa hükmünün ne kadar kötü yazıldığı ortada. Bir seçim çevresinde yapılan seçim, "seçim işlemleri nedeniyle" iptal edilmez. Olsa olsa, "seçim işlemlerinde yanlışlık yapılması nedeniyle" iptal edilir.
Ama, sonuçta Siirt'te yapılan seçim iptal edildi. Yapılan gayri resmi açıklamalara göre, seçim işlemlerinde yapılan yanlışlık, bazı yerlerde sandık kurullarının oluşturulmamış olması. Bu gerekçenin "doğru" olup olmadığı konusunda tartışmalar var. Ancak, olguların doğruluğunu, yanlışlığını bilme olanağımız yok.
Siirt'te seçimin yenilenmesine karar verildi. Dikkat edilirse, seçim, sandık kurulu oluşturulmayan sandık bölgelerinde yenilenmeyecek. Bir seçim çevresi olan Siirt ilinin tümünde yenilenecek.
Bu elbette bir ara seçim değil. Bu nedenle de araseçimin tabi olduğu usuller bu seçimde uygulanmayacak.
Hangi usuller uygulanacak?
Yasaya göre, kararın yayınlanmasından itibaren altmış gün geçecek. Altmışıncı günü izleyen ilk Pazar günü oylama yapılacak. Yasada başkaca düzenleme yok.
Oysa, bir seçim, oylamadan ibaret değildir. YSK'nın kararı da bir oylama yapılması değil, "yeniden seçim yapılması"dır. O halde, bir seçim sürecinde yapılması gereken işlemlerin tümünün yeniden gerçekleştirilmesi gerekir. Yani, adayların belirlenmesi, varsa itirazların karara bağlanması, propaganda süresinin belirlenmesi, vb. Yasanın 60 günlük bir süre öngörmesi de bunun için olsa gerektir.
Yine gayri resmi açıklamalardan öğreniyoruz ki, bu seçimde yeni adaylar gösterilmeyecek, adaylar 3 Kasım'da gösterdikleri adaylarla seçime gireceklerdir. "Yeniden yapılan" bir seçime eski adaylarla gidilmesini anlamak mümkün değildir.
Aday belirlemedeki yol?
Bu arada, Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olabilmesini sağlamak üzere, AKP adaylarından birisinin istifası halinde yerine AKP'nin yeni aday gösterebileceği belirtilmektedir. Aday belirlemede yeni süreç işletilmediğine ve AKP adaylarından hiçbirisi 3 Kasım'da adaylıktan istifa etmediklerine göre, şimdi neden böylesi bir yol izlenebilecektir?
Öte yandan, oylamanın sonuçları değerlendirilir ve milletvekillikleri aldıkları oylara göre partilere dağıtılırken, 3 Kasımda barajı aşamamış olan siyasi partilerin değerlendirmeye alınmayacağı ifade edilmektedir. Bu kararın yasanın hangi hükmüne dayandırıldığını şimdilik bilmiyoruz.
Ancak,muhtemelen yasanın 33. maddesinin son fıkrası dikkate alınmıştır. Bu fıkrada anlatılmak istenen belli değildir çünkü fıkranın Türkçe'si bozuktur: "Bu ilandan sonra (siyasi partilerin aldığı oyların geçerli oylara oranını belirleyen ve ülke barajını aşan siyasi partileri tespit eden kararın ilanı), bir veya birkaç seçim çevresinde, seçimin iptaline karar verilmesi ülke genelinde alınan oy yüzdesinin yeniden tespitini gerektirmez".
Fıkra'dan ne anlaşılabilir?
Bu fıkra şöyle anlaşılabilir: Eğer bir ya da birkaç seçim çevresinde seçimin yeniden yapılmasına karar verilirse, bu seçimlerde partilerin aldıkları oylar dikkate alınarak, siyasi partilerin ülke barajını aşıp aşmadıkları yeniden saptanmaz. Bu anlaşılabilir bir şeydir.
Çünkü, yenilenen seçimin sonuçları dikkate alındığında, daha önce ülke barajını aşamayan partilerden bu defa ülke barajını aşabilenler ortaya çıkabilir. Bu ise, tüm seçim çevrelerinde milletvekilliklerinin yeniden siyasal partiler arasında dağıtılması gereğini doğurur. Yasa koyucu,bunun sorunlar yaratacağını düşünmüş olabilir.
Ama, bu durum, yenilenen seçimde, milletvekilliklerinin seçime katılan tüm partilerin aldığı oylar dikkate alınarak dağıtılmasını engellemez.
Bunun kabul edilmemesi tuhaf bir durum yaratmaktadır: Oylarının değerlendirilmeyeceğini bilen siyasal partiler neden seçime katılsınlar ya da oy alma çabası içine girsinler? Seçmen, oylarının değerlendirilmeyeceğini bildiği siyasal partilere neden oy versin? Bu soruların yanıtı yoksa, bir seçimden söz edilebilir mi?
Yüksek Seçim Kurulu'nun henüz yayınlanmamış olan kararı, basında şimdiden tartışılmaya ve sorular sorulmaya başlanmıştır.
Bu karar ne için?
YSK'nın kararı, Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilme yeterliliğini kazanmasını sağlayacak anayasa değişikliğinin yapılmasına fırsat vermek için mi hemen yayınlanmamıştır?
Yüksek Seçim Kurulu, Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olamayacağını belirleyen ve ikiye karşı üç oyla aldığı karardan mutsuz olmuştur da bu kez Erdoğan'a bir fırsat mı sağlamak istemektedir?Seçilmesine kamuoyunda büyük tepki gösterilen Fadıl Akdündüz'den kurtulma fırsatı mı yaratılmak istenmiştir?
Üç Kasım seçiminde Siirt'te en çok oyu alan,yenilenecek seçimde barajın uygulanmaması halinde en az iki milletvekilliği kazanması olasılığı olan Demokratik Halk Partisi'nin (DEHAP) TBMM'de temsil edilmesinden duyulan bir kaygımı vardır ve DEHAP'ın milletvekilliği kazanması engellenmek mi istenmektedir?
Bu karar hukuki olmaktan çok siyasi bir karar mıdır? Bu soruların yanıtı ne olursa olsun, Siirt seçimi seçeneklerin sunulmadığı bir seçim olacaktır, yani seçmenin iradesini doğru olarak yansıtan bir seçim olmayacaktır. (ZÜ/EK)