Ma'at. Eski Mısır'ın hakikat ve adalet tanrıçası. Denge ve ahengin bozulmasıyla ortaya çıkan kaosu, kanatları ve başındaki deve kuşu tüyü sayesinde evrensel bir düzene kavuşturduğuna inanılırdı. Kanatlar, ihtiyacı olana çarçabuk ulaşabilmesi içindi. Tüy ile ölülerin kalplerindeki adalet ve hakikat tartılırdı. Ölümden sonra terazinin bir gözüne ölenin kalbi, diğer gözüne de onun tüyü koyulur, ölenin ruhu iyiliğe ve doğruluğa ihanet etmediyse, Ma'at'ın tüyünden hafif geleceğine ve tüy kadar hafif ruhunsa, sonsuza kadar yaşayacağına inanılırdı.
Ma'at'ın, bizim için vücut bulmuş halidir Şebnem Abla. Yani öğrencileri, arkadaşları, meslektaşları için. İşkenceye maruz kalanın kim olduğunun önemli olmadığını, en ağır suçları işleyen kişilere bile uygulanmasının mutlak bir suç olduğunu ve işkenceyi belgelemek için elimizden gelen her şeyi yapabileceğimize bizi inandıran bir rehberdir o.
Bizim için olduğu kadar adalete ve hakikatle gelecek dengeye ihtiyacı olanların da Ma'at'ıdır. Toplu mezarlarda yakınlarını ararken umutla yas tutmayanların, faili meçhul cinayetlerde oğullarını, babalarını, annelerini kaybedip "ya gelirse" diye evden çıkmayanların, bir mezar dolusu kemik için bir ömür harcayan annelerin, işkenceye uğrayıp kimselere anlatamazken yıllar boyunca intikam değil de adalet peşinde koşturanların, taciz ve tecavüz mağdurlarının, içimizden kalkan cenazelerin Ma'at'ıdır.
Bugün aslında bize hâlâ rehberlik ediyor Şebnem Abla. Güneşin doğması ve batması kadar olağan bir mesleki şüphecilikle, her şeyin bilimsel olarak araştırılması gerektiğini söylüyor. Bu evrensel doğruyu dahi bilimle uğraşmayanların her zaman anlayamayacağını, aklıyla yola çıkmayanların haksız ve hukuksuz saldırılarıyla karşılaşılmasına yol açabileceğini söylüyor. Gelenekten geleceğe doğruları söylemekten, hakikat ve adaleti istemekten vazgeçmememiz konusunda yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Umudu karartmadan, sevinci yitirmeden özlemle, sevgiyle, dayanışmayla selam olsun.
(NK/AÖ)