İşsizlik sigortası fonu, işçinin ücretinden kesilen primlerle biriken bir fondur. İlgili kanunda “bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden “sigortalılara” işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan sigorta olarak tanımlanan” işsizlik sigortası için biriken fon, bu amacın dışında onlarca alana aktarılıyor.
2008 yılında işsizlik sigortası, “işsizlik için sigorta” olmaktan çıkarıldı, AKP’nin sıkıştıkça başvurduğu bir enstrümanına dönüştürüldü. Kamuoyuna ilk istihdam paketi diye sunulan 5763 sayılı kanunla adeta Pandora’nın kutusu açılmış ve fonun harcanmadığı bir kalem kalmamıştır. Yapılan değişiklik ile fonun yararlanıcıları sadece “sigortalı çalışmış ve belirli koşulları yerine getirmiş işsizler” değil, kanunda açıkça tanımlanamayan birçok kesim olmuştur. Bu kesimlerin başında işverenler ve devlet kurumları son zamanlarda kamu bankaları olmuştur.
Önceden 4447 sayılı kanunun 46. Maddesi “İşsizlik sigortasının amacı; işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve sigortalılara işsiz kalmaları halinde, bu Kanunda öngörülen ödeme ve hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamaktır.” şeklinde iken 2008 yılında söz konusu değişiklik ile “İşsizlik Sigortasının amacı; işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve bu kanunda öngörülen hizmetlerin verilmesini sağlamaktır.” şekline dönüştürüldü. İlk bakışta herhangi bir esaslı değişiklik yokmuş gibi duran bu cümlenin kısalması fonun milyarlarca kaybına neden olmuştur.
“Türkiye’yi 2008 yılında teğet geçen ekonomik kriz” işsizlik sigortası fonunu ve ilgili kanunun neredeyse merkezini değiştirdi. 2008 yılından başlayarak çıkan her torba kanun çalışmasında “işsizlik sigortası fonunun kullanım alanları genişletilmiştir.” 4447 sayılı kanunda esaslı 8 değişiklik yapılmış, işsizlik sigortası fonu sadece işsizlik ödeneğine değil birçok farklı başlıkta kullanılmaya başlanmıştı. Bunlara ek olarak OHAL döneminde çıkan KHK’ler kapsamında işsizlik sigortası fonunun kullanım alanı daha da genişletildi. En son işsizlik sigortasından kamu bankalarına “ucuz kredi/borç verilmesi” vakası ile fon tartışmaları yeniden başladı. Son Vakıfbank, Eximbank ve Halkbank vakası ile işsizlik sigortası fonu kamu bankları ucuz kredi kaynağı olmanın ötesine geçip kamu bankalarının zararının ortağı oldu.
İşsizlik maaşı için dört zorlu koşul
Ancak işsizlik sigortası fonundan işsizlerin yaklaşık yüzde 90’ı hariç yararlanmayan kalmadı. TÜİK ve İŞKUR verilerine göre toplam işsiz sayısı 3 milyonun üzerinde iken işsizlik ödeneği alan işsiz sayısı 300-400 bin bandındadır. Sayısı 10 milyonu geçen sigortasız istihdamdakilerin işsiz kalmaları durumunda fondan herhangi bir şekilde işsizlik ödeneği alma imkanı yok.
Sigortalı çalıştığı halde işsiz kalanların fondan yararlanabilmesinin dört zor koşulu var ve dört koşulun da eş anlı gerçekleşmesi gerekiyor. Sigortalıyken işsiz kalanların (1) kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalmaları gerekiyor yani ne kadar süreyle sigortalı çalışmış olursa olsun istifa edenler işsizlik ödeneği alamıyor. (2) Sigortalı çalışırken işsiz kalanlar hizmet akdinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde İŞKUR birimlerine veya elektronik ortamda iskur.gov.tr adresinden başvurmaları gerekiyor. Başvurmayan alamaz, 30 günden sonra başvurursa geçen süre hakkından düşülüyor. (3) Sigortalıyken işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde primlerinin “kesintisiz” ödenmiş olması gerekiyor ve (4) son üç yıl içerisinde en az 600 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şartıyla fondan belirli bir süre işsizlik ödeneği alınabiliyor. İstisnalar hariç 1 gün bile bu süreler eksikse işsiz fondan yararlanamıyor.
İşsizlerin yararlanması bu kadar zorlaştırılmışken fondan milyarlarca lira başka alanlara aktarılıyor ve iade edileceği söylenmesine rağmen iade edilmiyor.
İŞKUR, denetim raporlarını açıklamadı
İŞKUR, Fonun bağımsız denetim raporlarını 2018 yılı için yılsonu yaklaşmasına rağmen henüz kamuoyunun bilgisine sitesinde sunmadı. En son erişilen İşsizlik Sigortası Fonu Bağımsız Denetim Raporuna göre işsizlik sigortası fonunda 11 milyar 511 milyon TL fonu miktarı yıllar önce GAP idaresine aktarılmış, fona iade edileceği kanunda düzenlenmiş ancak iade henüz gerçekleştirilmemişti. Ayrıca tartışılması gereken başka bir konu da GAP idaresine aktarılan bu büyüklükteki fona rağmen GAP bölgesinin işsizlikte rekor kırmasıdır. GAP bölgesinde kullanıldığı iddia edilen bu fon miktarı ile ilave istihdamın neredeyse olmayışı ve işsizlik oranının sürekli yükselişi, bölgenin sürekli göç vermesi çelişkili durumlardır.
TÜİK'in en güncel verisi olan 2017 yılı verilerine göre Türkiye genelinde yüzde 10,9 olan işsizlik oranı Mardin, Batman, Şırnak, Siirt illerinin dahil olduğu TRC3 yüzde 26,9 olup fark 20 puandır. Bu bölgede kadın işsizlik oranı yüzde 36,5 oranında.
AKP döneminde bu oranlar daha da arttı. Bölge illerinde ortalama işsizlik oranları verilen göçe rağmen ülke ortalamasının 2 puan üzerinde. Bölge ilerinde çalışma koşulları denetim dışı ve sigortasızlık yaygın. Ortalama çalışma saatleri çok uzun. Bölge istihdamının yüzde 53’ü ise sigortasız. Yine TÜİK'in 2018 yılı başındaki verilere göre son 1 yıl içerisinde 40 bin kişi bölgeden göç ettti.
Sayıştay raporunda ne var?
Tüm eksiklerine rağmen Sayıştay’ın 2017 İŞKUR Raporu’nun ortaya çıkardığı bir gerçek de bianet’te daha önce dile getirdiğim fonun siyasi amaçlarla kullanımı anlamını taşıyan TYP sorunudur. Sayıştay raporuna göre “sigortalı çalıştığı halde Toplum Yararına Programlar (TYP) yararlanıcısı olanlar” bir kamu zararına (4,3 Milyon) neden oldu. Ancak raporda dikkat çeken TYP ile ilgili en önemli nokta bu olmamalıydı. Sayıştay raporunda da görüleceği üzere Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) aynı dönem için (2017 yılı) Sayıştay’a sunduğu veri ile İstatistik bültenlerinde açıkladığı veri arasında yaklaşık 50 bin kişilik bir fark bulunuyor. Sayıştay bu farkın nedenini neden sorgulamadı/denetlemedi!
Sayıştay raporuna göre 2017 yılında her TYP yararlanıcısının fona ortalama maliyeti 12 bin 133 TL. İŞKUR Aylık istatistik bültenlerinde 2017 yılı için TYP yararlanıcısı sayısını 266 bin 924 olarak açıklarken Sayıştay değerlendirmesi 218 bin 609 kişi üzerinden yapılmıştır. İkisi de Eylül 2018’de açıklanan İŞKUR Sayıştay Raporu ile İŞKUR bültenleri arasındaki tek fark sadece TYP yararlanıcı sayısında değil. Sayıştay raporunda belirtilen işsizlik sigortası fonu geliri ve gideri daha yüksek.
Sayıştay raporunda gelir 1,33 Milyar, gider ise 1,17 Milyar fazla sunulmuş.
Sayıştay’ın ve genel olarak kamuoyunun bilgisine sunulması gereken bir durum ve tabii ki Sayıştay raporundaki bir eksiklik de şu: İŞKUR’un milyarlarca fon harcadığı TYP uygulaması ne İŞKUR stratejik planında var ne de İŞKUR tarafından belirleniyor.
İŞKUR bütçesinde ve işsizlik sigortası fonu giderleri içerisinde yüzde 25’in üzerinde payı olan bu uygulamayı görmeden bir değerlendirme veya denetim yapılabilir mi?
Sayıştay raporunda ifade edildiği gibi 1 milyon 146 bin kişinin başvurduğu bir uygulama stratejik değil mi?
İşsizlik sigortası fonundan yararlananlara ödenen para miktarı aylık olarak açıklanırken TYP için ödenen para aylık olarak neden açıklanmıyor?
Oysa 2008-2018 yılları arasında 1,5 milyon kişiye verilen TYP ödeneğinin işsizlik fonuna yaklaşık maliyeti 18 Milyar TL.
Şeffaf olmayan harcamalar
Özetle işsizlik sigortası fonu bir yandan GAP idaresi kapsamında ve öte yandan TYP uygulaması kapsamında şeffaf olmayan bir şekilde harcanmıştır. Bu şeffaf olmayan fon harcama biçimleri günden güne artıyor. İŞKUR’da çalışan personelin öğle yemeklerinden maaşlarına tutun, işverenlerin ödemesi gereken ücrete varana kadar birçok başlık “Bütçe Dışı Fon” olduğu iddia edilen bu fondan alınıyor. Başka bir yazı konusu olan “fonun kamu bankalarına ucuz kredi kaynağı” olması işçilerin emeğinin nasıl heba edildiğini gösteriyor. Fonun kur ve enflasyon karşısında ne kadar eridiği bunu açıklamak için yeterlidir.
Fondan Ocak-Eylül 2018 döneminde 16 milyar TL harcanmış. Seçim kararı alınan Nisan ayı sonuna kadar aylık ortalama fon gideri 1 milyar 151 milyon iken seçim kararından sonra bu dönemde aylık ortalama fon gideri 2 milyar 260 milyon olmuş. Aradaki farkın artışına rağmen istihdam artmamış. Çünkü fon kullanımının amacı ve hedefi istihdamı korumak ve işsizliği azaltmak değil.
Sayıştay'ın raporları raflarda tozlanıyor
Sayıştay raporlarının bu kadar gündemde olduğu bir dönemde İşsizlik Sigortası fonu ile ilgili olarak bu raporda “yerindelik” denetimi yapamadığı için esas meseleleri gözden kaçırdığını söylemeliyiz. Ayrıca Sayıştay’ca 2014’te, 2015’te tespit edilen usulsüzlüklerin çoğu hala devam ediyor.
2017 yılı İŞKUR Sayıştay raporunun en çarpıcı kısımlarından biri “İŞKUR’un ne kadar alacağının olduğunun bilinmemesi ve tespit edilememesi” durumudur. İbretlik bir şekilde 2012 Yılı İŞKUR Sayıştay Raporunun söylediği şu gerçek aradan geçen süreye rağmen aşılamamışsa burada başka bir kasıt aramak gereklidir. “31/12/2006 tarihi itibari ile FON prim alacak miktarı olarak SGK tarafından İŞKUR’a bildirilen ve halen FON bilançosunda alacaklar hesabı altında takip edilen alacağın tahsilatının yapılmadığı görülmüştür.”
Bağımsız denetim raporuyla ortaya konulan durumda GAP idaresine aktarılan miktarın hala fona aktarılmaması, bu raporların tozlu raflarda bekletildiğini gösteriyor. Yine TYP için harcanan fonun artık bir tür karşılıksız sosyal yardıma dönüşmesi, kamu bankalarına ucuz kredi sağlanması, kamu personellerinin maaşlarının fondan ödenmesi, kurumlara bilgisayar alımından öğle yemeği servisine kadar birçok başlığın işsizlik sigortası fonundan karşılanması fona katkı sunan milyonlarca sigortalı işçinin emeğine konulan ilave bir vergidir.