Panayot Abacı'nın anısına (1922 İstanbul - 2015 İstanbul)
Yüzü tanınmaz hale gelen bir asker için uzman estetisyen ve yardımcısı deforme olmuş çehreye mümkün olduğunca uygun bir maske hazırlamaktadır...
Çenesi kopmuş bir er, artık ağzını kapatamadığı için burun deliklerinden sigara içer…
Sokakta yıkıntılar arasında asker kıyafetleri içindeki bazı çocuklar, savaş oyunu oynarken objektife poz vermekten gayet mutludurlar…
Savaşın saçmalığını, dehşeti, vahşeti ve insanların düştüğü zavallı halleri birebir aktaran War Work: 8 Songs with Film (Savaş Eseri: 8 Şarkılı Film) adlı belgesel, besteci/yönetmen Michael Nyman'ın obsesif tınıları sayesinde seyircinin adeta içine işliyor.
Sheffield Belgesel festivalindeki gösterim sırasında bestecinin orkestrası, kontralto Hilary Summers'ın eşliğinde filmin altyapısını oluşturan şarkıları canlı olarak seslendirdi. Çoğu 1.Dünya Savaşında hayatını genç yaşta kaybetmiş askerlerin şiirlerine dayandırılan etkileyici yapıt, savaşın absürtlüğünü bir kez daha yaşatıyor.
20. yüzyıl başının ilkel tekniğiyle çekilmiş siyah-beyaz filmler, muhtelif fotoğraflar, savaşı yansıtan dönem tabloları, montaj ustası Max Pugh'un şizofrenik dokunuşlarıyla daha da çarpıcı olmuş.
Peter Greenaway'in eserlerine yaptığı müziklerle tanınan çok yönlü sanatçı Nyman'ın üflemelileri ısrarlı kullanışı bana Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı filmini hatırlattı.
Jane Campion'ın Piyano'suna yaptığı müzikle iyice ünlenen Nyman, besteleri üzerinde tekrar tekrar çalışıp takıntılı doğasını adeta dışa vuruyor.
Derin sesiyle belgesele katkıda bulunan kontralto Summers'ın özellikle Almanca parçalardaki tavrı kontrtenor Klaus Nomi'yi anımsatıyor.
Esasen besteci ve aranjör Michael Nyman, savaş karşıtı belgeseliyle hafızalardan silinmiş birçok görüntüyü tekrar gün yüzüne çıkararak savaş çığırtkanlarını uyarıyor. Zorlayıcı da olsa deneysel çalışmasında Nyman savaşta ölenlere, evine hiç bir zaman dönemeyenlere ve mezarı bile olmayanlara saygı duruşunda bulunmuş. Günümüze göre gayet iptidai olsa da dönemin savaş endüstrisinin nasıl seferber edildiğine arşiv görüntülerinde ayrıntısıyla şahit oluyoruz; ikiyüzlü devlet propagandasının bir parçası olarak savaşın bir eğlenceymiş gibi yansıtıldığı kurmaca filmlerden görüntüler de gayet ironik.
Belgesel, 1.Dünya Harbinin 100. yılı münasebetiyle çekilmiş olsa da güncel ve evrensel mesajını başarıyla aktarıyor, üstelik savaş kurbanlarının büyük bir yüzdesinin toplumun alt tabakalarından geldiğini da bir kez daha gözümüze sokuyor. (MT/HK)