Noel günü Amsterdam-Detroit seferini yapan uçağın yolcularından herhangi biriydi Ömer Faruk Abdülmuttalib. Sakince bindi uçağa. Hatta uzun yolculuk boyunca da bu halini muhafaza etmeyi başardı aslında. Ta ki uçak varacağı yere yaklaşıp alçalmaya başlayıncaya kadar. İşte o sırada iç çamaşırına gizlediği bombayı patlatmak için harekete geçti.
O sakin halinden eser kalmamıştı, çünkü fünyeleri patlatmasına rağmen bomba patlamamış, yolcular ve kabin ekibi tarafından etkisiz hale getirilmişti. Uçağa bomba ile nasıl bindiği hala muamma. ABD Başkanı Obama olayın ardından düzenlediği basın toplantısında, bu durumun bir istihbarat zafiyetini gösterdiğini söylemek durumunda kaldı.
Zaten aradan çok geçmeden gözleri yeniden Yemen'e çevirmemize neden olacak açıklama El Kaide'den geldi. "Arap El Kaidesi", bu son saldırıyı üstlendi... Hemen öncesinde başarısız saldırı girişiminin arkasınadaki isim Ömer Faruk Abdülmuttalib'in de Yemen'de Arapça eğitimi aldığı ortaya çıkıyordu. İşte o andan itibaren yıllardır fakirliğine, yaşadığı iç savaşlara, mezhep gerginliklerine, kabile düzenine kulağını tıkayan dünya medyası bir anda dikkat kesilip objektiflerini Arap Yarımadası'nın "köşeye sıkışmış" bu ülkesine çevirmek zorunda kaldı.
Birkaç yıl önce bölgeye daha önce yaptığım bir seyahatin ardından, bianet'te Yemen'e dair izlenimlerimi paylaşmış; bölgedeki narkotik kullanımı, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili pek de olumlu sayılamayacak gözlemlerimi aktarmıştım. Aradan geçen zaman içinde, özellikle Afganistan ve Pakistan'da savaşın geldiği yeni aşama ve ülke topraklarındaki El Kaide varlığına dönük iddialar, Yemen'e tekrar bakma ihtiyacını doğurdu.
Yemen yeni Afganistan mı?
Soru şu: El Kaide Yemen'i yeni üssü haline mi getirmeye çalışıyor? İşte bu soruya yanıt ararken önümüzdeki yıllarda bölgenin istikrarı ile ilgili yeni gelişmeler ile karşılaşmak hiç de sürpriz olmayacak. Çünkü Amerika ve NATO'nun Afganistan'daki işgali sonrası, Yemen'in Afganistan'dan kaçan El Kaide üyelerinin yeni durağının Yemen olduğuna dair uluslararası kamuoyunda şüphe yarattı.
Hiçbir zaman istikrara kavuşmayan, fakirliğin alabildiğine can yaktığı Yemen'de, coğrafyanın da El Kaide türü örgütlerin devamına müsait olması ve Barack Hüseyin Obama'ya fena halde 11 Eylül saldırılarını anımsatan başarısın uçak düşürme girişimi ve El Kaide'nin olayı üstlenmesi dikkatleri bu ülkede toplamaya yetti arttı.
Afganistan ile bir benzerliği daha var Yemen'in: Bu ülke de -tıpkı Afganistan'da olduğu gibi - idari yapısını sağlam zemin üzerine inşa edemeyen, istikrarsızlığın tam anlamıyla hakim olduğu, kabilelerin siyasi hakimiyetinin devam ettiği, hatta etkinliğinin arttığı bir ülke olarak dikkat çekiyor.
Yemen bölgesel dengeler açısından önemli
Bu durum El Kaide türü örgütlerin bölgede kendisine zemin ve taraftar bulmasını ve militanların barınmasını kolaylaştıran bir diğer etken. Şii - Sünni anlaşmazlığının bir tarafında İran, diğer tarafında ise Suudi Arabistan duruyor. Suudi Arabistan bu nedenle Yemen sınırları içerisinde "güvenlik bölgesi" oluşturmak için hamlelere girişiyor, öte yandan işi Yemen topraklarında El Kaide'ye karşı kendi kendine operasyonlar düzenlemeye vardırıyor.
İran'ın bölgedeki çıkışını durdurmak isteyen başta Suudi Arabistan olmak üzere Mısır, Fas gibi ülkelerin Yemen topraklarında "birileri adına" savaş yürütmesi, Yemen'i siyasi olarak daha da güçsüz kılıyor. İlk bakışta ülkenin kuzeyindeki Şii Zeydi azınlık ile iktidardaki Sünni güçler çatışıyor gibi görünüyor.
Perde arkasında ise İran ve Suudi Arabistan arasındaki erk kavgasının olduğunu söyleyemek hiç de zor değil. İran'ın içinde olduğu bir tartışmanın son saldırı gerçekleşmemiş bile olsa ABD ama illa ki İsrail tarafından yakından takip edildiğini, Ortadoğu açısından bütün bu gelişmelerin son derece önemli olduğunu söylemeye gerek var mı?
Yemen tarihinden kesitler
Diğer taraftan Yemen, petrol denizinde boğulan diğer Arap Yarımadası ülkelerinden farklı olarak yer altı zenginlikleri açısından fakir bir ülke. Yemen için haritaya bakıldığında görülecek "köşeye sıkışmışlık" sadece coğrafi olarak değil ekonomik ve siyasi olarak da "mecazi"nin ötesinde bir anlam taşıyor. Ülkenin geçmişine kısaca bir göz atmak bile yarın yaşanabilecekler ile ilgili karamsar tabloyu ortaya koyuyor.
Zira Yemen yakın tarih boyunca dünya gündemine her zaman yaşanan iç karışıklıklar ile geldi. Yemen'de bir darbe sonucu monarşik rejimin devrilmesi ve 28 Eylül 1962'den itibaren cumhuriyetin kurulması da yüzyıllardır süregelen "şii-sünni", "kralcı - cumhuriyetçi" gerginliğine son vermedi.
Öte yandan Güney Yemen'de İngiliz işgali sürüyordu. 1839'danberi İngiltere'nin işgali altında bulunan ve Kızıldeniz'in Hint Okyanusu'na çıkış noktasında yer aldığı için stratejik açıdan son derece önemli bir noktada bulunan Aden bölgesinin 1967'de bağımsızlığını kazanması sonrasında Güney Yemen, "Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti" adını aldı. 1969 yılında güneydeki "Milli Kurtuluş Cephesi"nin Marksist sol kanadı iktidarı ele geçirdi ve güneyde sosyalist rejim hüküm sürmeye başladı, 22 mayıs 1990'da ise dünya konjonktürünün de doğrudan itkisiyle iki Yemen birleşti.
İç karışıklıklar yüzyıllardır bir türlü sona ermiyor. Bu nedenle tarihin kısmen de olsa tekerrür ettiği bir ülke Yemen. Siyaset kendisine yeterince alan açamadığı için ortaya çıkan boşluğun başka etmenlerce doldurulmasında şaşacak pek bir şey yok. İşin kötüsü Nobel Barış Ödülü sahibi ABD Başkanı Obama, bölgede ABD'nin askeri etkinliğinin artacağına dair kuvvetli sinyaller veriyor. Böylece Şii Zeydiler ve Sünni topluluklar arasındaki gerginliğin yarattığı zeminde birbirine karşı acımasız ve tehlikeli oyunlar oynayan İran ve Suudi Arabistan yarın ABD'nin olası müdahalesi sonrası bölgesel dengelerin yeniden kurulacağını henüz görmüş gibi davranmıyor.
El Kaide ve olası savaşın ekonomik altyapısı
El Kaide içinse stratejik açıdan avantajları kadar bazı güçlükleri de bir arada barındıran bir ülke burası. Çünkü güneyinde Hint Okyanusu, batısında Kızıldeniz, doğusunda petrolünün tükenmesine az bir süre kala küreselleşmenin nimetlerinden faydalanarak bölgenin yeni "Dubaisi" olmak için can atan Sultan Kaabus yönetimindeki eski düşman Umman, kuzeyinde ise Yemen yönetiminin de onayı ile şimdiden askeri operasyonlar düzenleyen Suudi Arabistan bulunuyor. Bu nedenle bölgede eğer yeni bir Amerikan operasyonu söz konusu olacaksa kendisine pek kaçış alanı bulamayacak gibi görünen El Kaide de Afganistan'da olduğundan daha farklı, daha sert bir mücadele verecek gibi görünüyor.
Bu aşamada yıllarca herkesin unuttuğu Yemen'e, artık daha dikkatli gözlerle bakmalı. Tabii Çin'in, Magrip ülkeleri ve Afrika'ya yönelik artan ekonomik ve siyasi etkinliğini de göz ardı etmeden. Zira ABD bölgedeki Çin'in ekonomik varlığından da haz etmiyor. Yemen'e El Kaide gerekçeli olası bir batılı askeri müdahalenin ekonomik altyapısı ise Asya-Pasifik ülkeleri ile ABD arasındaki piyasa savaşımı üzerinden formüle edilirse buna da çok şaşmamak gerekiyor.(MU/EÜ)