[Fotoğraf: Deniz Gezmiş’in Sivas/Gemerek’te yakalanışı. Mahmut Sabah, Hürriyet, 17 Mart 1971.]
Yazdan beri içimde tuttuğum bir deme var; bazen sabah mırıldandığım türkü, bazen gece yarısı özlemle baktığım fotoğraf oluveriyor. Artık sizinle paylaşmanın sırası, ama bilin ki okudukça gönül borcuma ortak edeceğim sizi.
Hollanda'da göç sosyolojisi üzerine çalışıyorum ve geçtiğimiz Temmuz ayında alan araştırmama devam etmek için Türkiye'de, Şarkışla'nın da aralarında olduğu birkaç bölgede bulundum.
Zülfü Livaneli’nin, Grup Yorum’un ve Tülay German'ın seslendirdiği Şarkışla türküsünün orijinal sözlerini söylediği bilinen bir kadın aşıkla tanıştım, röportaj yaptım. Şarkışla'da eskilerin ve bugün sadece yakın komşularının bildiği, demeleri kendi isteğiyle hep anonim kalmış bir kadın Aşık Kiraz. Artık epey ilerleyen yaşında bir dileği var. Yerine getirmek de yazdığı deme gibi, anonim bir görev bize.
Bir halk ozanı olarak “anonim”
Bugün TRT arşivinde “anonim” diye belirtilen, veya TRT sanatçıları tarafından duyuldukları şehirde “derlenen” bazı türkülerin (bkz. Telgrafın Tellerine) azınlık müzisyenleri tarafından bestelendiğini, ancak kökünden kopartılmak için anonimleştirildiğini düşünüyorum; son yıllarda böylesi köklerimize daha cesurca uzanabiliyoruzdur belki.
Ama bazı “anonim” türküler gerçekten de halkın ortak duygularını ifade ettiği için anonim kalmış olabilir mi?
Zülfü Livaneli’nin Chants Révolutionnaires Turcs (1973) ve Grup Yorum’un Marşlarımız (1997) albümlerinde, Şarkışla türküsünün anonim olduğu belirtilmiş. Tülay German'ın Burçak Tarlası (2000) albümünde ise sözlerin kaynağı Mehmet Koç olarak gösteriliyor. Mehmet Koç bir röportajında şarkıyı kendisinin Diyarbakır Cezaevi'nde yazdığını, pek çok diğer şarkısı gibi onun da kendisinden çalındığını iddia ediyor.
soL Dergisi’nde geçen yıl yayınlanan bir yazı, Mamak’ta yaşamış ve gecekondu hareketini örgütlemiş Hayriye Sultan isimli bir kadını kaynak gösterirken, Şarkışlalı halkbilimci Şükrü Günbulut bu sözleri Şarkışlalı başka bir kadın şair (annesi, bügun hayatta değil) Mevlüde Günbulut'un yazdığını ve kendisine bir mektupla ilettiğini belirtmiş. Şarkışla Gündüz Gazetesi’nin sahibi de görüşmemizde bu son kaynağı doğruladı.
Bir yaşama şekli olarak anonim
Benim tanışma şansına eriştiğim Aşık Kiraz başka acılar için de demeler söylemiş, aynı dille, aynı içtenlikle. Yusuf ve Deniziçin duyduğu acının hatırasında bıraktıklarını aşağıda aktarıyorum. Kendi sesinden duymak isterseniz, mülakatımızdan kısa bir ses kaydı da paylaşıyorum affına sığınarak.
Ancak, amacım sözleri sahiplenenleri incitmek, ya da gerçek kaynağın Aşık Kiraz olduğunu iddia etmek değil; aksine, Diyarbakır’dan Mamak’a dek birden çok kadın ve erkek aşığın sahiplendiği bu türkünün aslında hepimizin geçmişinde olduğunu kendimize hatırlatmak istiyorum.
Doğduğumuz köyden bugün yürüdüğümüz sokağa dek hepimizi beslemiş olan bir geçmişi unutmuş gibiyiz. Türkiye’deki siyasi hafıza 1980’de sıfırlanmış sanki. Öncesi ve sonrası sol ve sağ ideolojilere bölünmüş, ona göre sahiplenilmiş yahut reddedilmiş. Halbuki telefonun dahi olmadığı bir zamanda, bir Anadolu kasabasında, genç devrimciler için ağıt yakan kadın aşıklar vardı. Bu geçmiş hepimizin. Adı bilinen ve bilinmeyen kahramanlardan devraldığımız birikim, bu yüzden anonim.
Aşık Kiraz’ın okuyamadığı halde özenle sakladığı gazete 4 Nisan 2011 tarihli Aydınlık Gazetesi nüshası, heykel ise İstanbul Ataşehir'deki Deniz Gezmiş Parkı’nda. Demesinden bana tekrar tekrar tembihlediği bölüm, “Yağlı zimel yağlanıyor / Dar ağacına bağlanıyor / Yusuf Deniz idam olmuş / Her tarafta ağlanıyor” o heykelin altına yazılsın istiyor, ismi olmadan.
Ataşehir Belediyesi ne karar alır, heykeltıraş Hüseyin Yüce uygun görür mü, Deniz’in, Yusuf’un ve Hüseyin’in aileleri buna rıza gösterir mi, henüz bilmiyorum. Belki Mimar Sinan Üniversitesi’nin bahçesine Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun omuzlar üzerinde taşıyarak diktiği Deniz Gezmiş heykelinin altında bir yer bulur Aşık Kiraz’ın demesi. 6. Filo’nun kovulduğu sulara bakarak hatırlatır, Deniz, Yusuf ve Hüseyin idam olduğunda her tarafta ağlandığını.
Şarkışla
Elmalı köyüne gelmiş
Hamamcı Ali'yi bulmuş
Uzatmalı itin biri
Yusuf'u gaflette vurmuş
Deniz Gezmiş dönmüş kaçar
Yusuf Aslan al kan saçar
Uzatmalı itin biri
Yiğitlere ateş açar
Yusuf sallamış elini,
Kimse sormuyor halını
Gemerek'te çevirdiler
Deniz Gezmiş'in yolunu
Nolaydım nolaydım
Okur yazar olaydım
Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım
Yağlı zimel yağlanıyor,
Dar ağacına bağlanıyor
Yusuf Deniz idam olmuş
Her tarafta ağlanıyor
Nere Deniz'in odası
Sönmüş yanmıyor sobası
Ölene de her gün ağlar
Deniz'in Yusuf'un anne babası (EKS/HK)