Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Sekreteri ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi kurucularından Nihat Sargın'ı yoldaşları güneşli bir sonbahar gününde uğurladı. Uzun bayram tatiliyle boşalan İstanbul'da bir cuma günü cenaze için buluşan sosyalist hareketin her kesiminden onlarca insan, her şeyden önce emektarlığıyla anılan Sargın'ın arkasında dingin ve mağrur bir şekilde toplanmıştı.
Pazartesi günüyse masanın üzerinde üç ciltlik bir kitap duruyordu. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı'na bağlı (TÜSTAV) Sosyal Tarih Yayınları, sosyalist hareketin bir diğer dev ismi Behice Boran'ın yazıları, konuşmaları, söyleşileri ve savunmalarından oluşan külliyatını yayınladı. Yayına hazırlayan Nihat Sargın'dı.
Türkiye'nin ilk kadın parti başkanı, Türkiye İşçi Partisi milletvekili, bilim insanı Boran'ın bu yıl 100 yaşına girdi. Boran'ın yoldaşları ve dostları yıl boyunca onu anmak için pek çok etkinlik düzenledi; bu yayınla da yapılanlar taçlandırılmış oldu. 1931'den Boran'ın hayatını kaybettiği 1987'ye kadar gelen kitap üç yıllık bir çalışmanın ve geniş bir arşiv taramasının sonunda ortaya çıktı. TÜSTAV arşivinin yanı sıra Tarih Vakfı'nın TİP arşivi ve Boran üzerine yapılan önceki çalışmalardan yararlanıldı. Ciltlere, aynen alınan yazıları okumayı kolaylaştıacak bir sözlük, dizin ve kaynakçadan oluşan bir ek de eşlik ediyor.
Sunuş yazısında belirtlidiği üzere, kitap matbaaya gittikten sonra dahi bazı belgelere ulaşıldı ancak ister istemez bunlar çalışmanın dışında kaldı. Dolayısıyla, bu külliyat çok geniş bir derleme olsa da kaçınılmaz olarak bazı eksikler içeriyor. Gökhan Atılgan, Rasih Nuri İleri, Faika ve Hilmi Altan, Turhan Salman, Raşit Çavaş Boran ve Ayşe Yüksel Durukan kendi arşivlerini açarak ya da taramaya katkı sunarak derlemeye katkı veren isimler arasında.
Kitap, daha sonra gitgide güncel ve genel siyasi değerlendirmeler üzerine yoğunlaşsa da, genç bir lise öğrencisi olarak Topkapı sarayının haremine ilişkin gözlemlerini anlattığı bir yazıyla açılıyor. "Behice Sadık" imzasıyla Constantinople College Quarterly dergisinin Ocak 1931 sayısında yayınlanan yazıda "Çok güzel şeyler gördük (....) Fakat ben hepsinde kasvetli bir şeyler olduğunu farkettim. (....) Sarayın duvarları geçmişin dışarı çıkmasına ve modern ruhun içeriye girmesine izin vermeyecek ölçüde kalındı" diye yazacaktı.
Boran 14 Mayıs 1910'da Bursa'da doğdu fakat 10 yaşındayken ailecek İstanbul'a taşındılar. Fransız ilkokulunun ardından şimdi Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde okudu. İlk üç yazı da kolej arşivinden çıkarıldı.
Boran 1931'de İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümüne girdi; 1935-39 arasında da Michigan Üniversitesi'nde sosyoloji doktorasını tamamladı. Marksizmle tanışması da bu döneme denk geliyor ve "hayatının dönüm noktası" oluyor. Kitapta doktora çalışmasının yanı sıra ardından ardından döndüğü Türkiye'de kendisinin de çıkardığı çeşitli dergi ve gazetelere edebiyat, tiyatro, şehircilik, iktisat gibi çok çeşitli konularda yazdığı yazılar yer alıyor.
1942'de Türkiye Komünist Partisi'ne girmesinin ardından da bu konular etrafında yazmaya devam etti ama demokrasi, halk iktidarı, faşizm gibi alanlarda da kalem oynattı. 1945'ten itibaren ikitidar tarafından hedef alındı ve sonunda Niyazi Berkes ve Pertev Naili Boratav'la birlikte üniversiteden koparıldı.
1950'de Nazım Hikmet'e af çalışmalarına katıldı. Hür Gençlik dergisine yazdığı "Nazım Hikmet Neden Büyüktür" başlıklı yazıda şöyle diyor: "Nazımdaki tabiata yakınlık ve sevgi tabiatı ifadedeki tazelik hangi gül ve bülbül, deniz ve mehtap şairinde vardır? (...) Ama Nazımda konuların bu genişliği ve çeşidliliğihep tek bir büyük davanın etrafında toplanır, o davaya izafetle yer alır."
Aynı yıl Boran ve arkadaşları Türk Barışseverler Cemiyetini kurdu ve Kore'ye asker gönderilmesine karşı çıktı. Hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.
Siyasete geri dönüşüyse 1960 darbesinin ardından 61'de kurulan Türkiye İşçi Partisi'yle oldu. 1962'de üye olduğu partinin 64'teki ilk kongresinde Merkez Yürütme Kurulu'na seçildi. 1965'te Urfa milletvekili olarak Meclis'e girdi. 1960-71 arasındaki yazıları sosyalizm, anti-emperyalizm, devrim stratejisi, TİP ve sosyalist hareket üzerine yoğunlaştı. Kitapta 65-69 arasında Mecliste yaptığı konuşma metinleri de yer alıyor. Salt yazı başlıkları bile Türkiye'nin yerinde saydığına dalalet: "Uygulanmayan Danıştay Kararları", "Diyanet Bütçesi", "Asgari Geçim İndirimi", "Amerikan Üsleri", "Milli Savunma Bakanlığı Bütçesi", "Paralı Eğitim"...
Boran 1970'teki TİP kongresinde genel başkanlığa seçildi. İlk kez bir parti kongresinde Kürt halkının haklarına dair kararlar alınırken, bu durum, bir yıl sonra partinin kapatılmasına gerekçe edildi. Boran tutuklandı, 74 affına kadar cezaevinde kaldı. 1977'de yeninden canlanan partinin başkanı oldu.
12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına çıktı; yurttaşlıktan çıkarıldı. 1987'de TİP-TKP birleşmesinin iki gün ardından 10 Ekim'de hayatını kaybetti. Cenazesi onbinlerce kişinin katıldığı bir törenle Zincilikuyu'ya defnedildi.
Kitap hiç şüphesiz her şeyden önce bu topraklarda sosyalist mücadele öne çıkan isimlerinden bir kadına saygı duruşu niteliği taşıyor. Boran'ın mirasını hakkını vererek kayıt altına alıyor ve geleceğe taşıyor.
Öte yandan, detaylı bir biyografi eşlik etse de kitaptan Boran'ın, geçen yüzyılın neredeyse tamamını kaplayan yaşamı boyunca bir kadın, parlak bir bilim insanı, bir sosyalist olarak öyküsünü çıkartmak için diğer kaynaklara da yönelmek gerek. Bu kapsamlı kitapla birlikte Boran külliyatı 100. yaşında tamamlanıyor. (EÜ)
* Behice Boran-Yazılar, Konuşmalar, Söyleşiler, Savunmalar, Sosyal Tarih Yayınları, 3 Cilt, Eylül 2010, İstanbul, 2333 sayfa, 150 TL