Pazarlama uzmanları daima değişen pazar hareketliliği ve tüketici eğilimlerine göre yeniledikleri teorileriyle taze fikirler üretiyor ve eserlerini sunuyorlar. Her alandaki pazarlama teknikleri değerlendiriledursun, günden güne artan sansür ve kısıtlamalarla SansürMarketing bugün büyük bir potansiyel teşkil ediyor.
“Yasaklarsan cazip olur” düsturundan yola çıkarak açıklanabilecek bir davranış eğilimi olan yasaklı, sansürlü, kaçak ürünü takip etme güdüsü, sansürlenen içeriklerde de benzer bir etki yaratarak, içeriğin ulaşabileceği olağan kitlenin çok ötesine geçerek yayılmasına ve hatta viral hale gelmesine yol açıyor.
Devasa bir edebi külliyat ve yazın kültürünün içinde çok küçük oranlarda kalan okuma kültürünün maalesef bir türlü yazılı kültürün muasıriyet seviyesine ulaşamadığı ortamda acaba sansür ve bilgiye erişime kısıtlamalar getirme çabaları bu gidişatı olumlu yönde etkileyebilir mi?
Tepkisel kitlelerin bir noktada önlerine gelen her tepki yöntemine dört elle sarılması, sansür çabalarına karşı da bir okuma eylemine gidebilir. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıllarda birçok kitap, yazar, çevirmen ve yayınevleri farklı gerekçelerle yasaklara, kısıtlamalara ve sansürlemeye maruz kalmıştı. Hiçbir müdahalede bulunulmasa belki de çok sınırlı kalabilecek satış rakamlarının, tepkisel eğilimlerden dolayı ne şekilde yükseldiğini, kitabevlerinin çok satanlar vitrinlerinde en üstlere nasıl tırmandıklarını gözlemlemiştik.
SansürMarketing Formülü
Yayıncılar için belki de yeni bir satış tekniği olarak düşünülebilecek SansürMarketing, bu anlamda şöyle işleyebilir.
İçeriği tepki çekebilecek bir yazın henüz daha baskıya girmeden yazarıyla ilgili olarak “sansüre uğrayacak mı” söylentisi başlatmak; bir sonraki aşamada kitap çıkar çıkmaz kendi yazarının öncülüğünde sansüre uğrama ihtimali olan kısımlarını şikayet etmek ve son olarak da devletin buna bir katkı sunarak bekleneni yapması ve içeriğe müdahale etmesini bekleyip satış rakamlarını izlemek.
Bir spor olarak erişim engeli
5651 sayılı kanunun sansür amacıyla kullanılabileceği ve ilk adımında çocukların tacizden ve çocuklar için “zararlı” içerikten korunmasıyla başlayıp sonraları olabildiğine siyasi bir mekanizmaya dönüşen kanunun son “güncellemesi” yeni kısıtlama yapılarını da beraberinde getiriyor. Yolsuzluk haberlerinin yolsuzluğun kendisiyle aynı hızda yarışır hale geldiği bugünlerde haber kaynaklarına, sızdırılan bilgilere ve şeffaf yönetimlerde olması gereken yurttaşların haber alma özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar da bu kapsamda yapılmakta.
Eleştirel platformların henüz mahkeme kararı olmadan talep üzerine erişiminin engellenmesine dünya lügatinde sansür deniyor. Basılı yazının da ötesinde, bu portallara yapılan müdahaleler bir anda satışı ve erişimi artırmasa da, dijital ortama bir defa girilen bir verinin ilk birkaç saniye içinde kendini farklı platformlarda çoğaltmasını beklememek nereden bakılsa naiflik olur. Hele ki içerik milyonlarca insanın ödediği vergilerin nereye harcandığını ilgilendiriyorsa ve de bu milyonlarca yurttaş arasındakiler ödediği vergilerin hesabının verilmesini istiyorsa, bu içeriğin viral anlamda yayılmasının önünde durulması imkansız.
Sansür ölü yatırımdır
Dijital dünyada her ne kadar erişim engeli, kısıtlama, sansür çabaları durmaksızın devam etse de, aslında işlevsel olarak bir engel yalnızca internetin fişi tamamen çekilirse sağlanabilecek bir durum. Korsan Parti Hareketi’nin bilgilendirme etkinliklerinde sıkça bahsedilen güvenli ve yasaksız erişim, sansür ve engelleme ortamlarında günden güne yaygınlaşan bir davranış şekline dönüşüyor.
Bu anlamda sansürlenen içerik bir yandan sözde erişime kapatılmışken, bunu az çok internet-okuryazarlığı olan biri sorunsuz görüntüleyebiliyor, içerik her ne kadar koruma altında bile olsa bunu yeniden yaratıp, çoğaltarak birçok farklı platformda yayabiliyor. Ve bunların tamamının yapılması yalnızca dakikalar alırken, içerik yayına girdikten dört saat sonra erişimi engelleme çabaları herhangi bir gerçekçilik barındırmamakla birlikte öte yandan hem ilk yayını yapan platformu hem de içeriği viral anlamda herkesin gözüne sokarak yaygınlaştırıyor.
Vergi ödeyen yurttaşların devlet bütçesine katkısının meydanlarda hak arayışında sesini çıkaranlara gaz, su ve cop olarak gelmesi her ne kadar devlet kaynağının israfıysa, sansür emelleriyle yapılan girişimler ve kullanılan kanallar da aynı israf karnesine eklenir. Hiçbir getirisi olmayan, şeffaflığı örtme amacıyla hiç kimseye bir nebze faydası dokunmayan, içeriği örtme güdüsüyle hareket edip aslında viral boyutlara ulaşmasını sağlayan sansür ve erişim engeli sadece şimdilik hayali bir mahiyet olan SansürMarketing’e fayda sağlıyor. (GÖ/HK)