Fotoğraf: Sosyal medya
Tarih boyunca toplumlar, hükümet tarafından temsil edilen toplumun bireyi şekillendirmekten sorumlu olduğu inancıyla çeşitli sansür biçimleri uyguladı.
Türkiye’de bir sansür gerçeği var. Birçok konuda olduğu gibi Türkiye’deki çeşitli yayınevlerinin ellerinden çıkan kitaplardaki sansürün ardı kesilmiyor.
Türkçeye çevirisi yapılan birçok kitapta Kürt, Kürtçe ve Kürdistan kavramlarına sansür uygulanarak başka kavramlarla okurun önüne servis ediliyor. Lakin bu sansüre yeltenen çevirmenler olsun, yayınevleri olsun gelecekte ne olacağını ya tahmin edemiyorlar ya da bir şekilde gerçeğin ortaya çıkarılıp yüzlerinin kızaracağı zamanı hesap edemiyorlar.
Kürt okurların yüzlerinde şaşkınlık
Böyle olunca araştırmacı okurlar, çıkan her kitaba şüpheyle bakıp, yabacı dilde yazılmış kitapların her sayfasını, her cümlesini, her kelimesini didik didik ediyorlar.
Kürt araştırmacılar/okurlar sürekli kanıtlama arzusuna girişiyorlar. Oturup düşünmek lazım: insanın diline, kültürüne ve benliğine sahip çıkma arzusu ispatlamakla geçer mi?
Gelinen şu dönemde Kürt okurların yüzlerinde şaşkınlık, bilinç sahibi olma itiyor. Her defasında “yok” ile “var” arasında sürekli dönen kısır bir olgu ile karşı karşıya kalınıyor.
Örneğin, Yapı Kredi Yayınları‘nın 17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından kaleme alınan 10 ciltlik Seyahatname adlı kitapta yer alan “Kürdistan” kelimesi dört kez “Kürt Diyarı” olarak sansürlenerek okura servis etmişti.
Bu ifşadan sonra yayınevinden şöyle bir açıklama geldi: ”Günümüz Türkçesine aktaranlar bu ifadeleri daha uygun bulmuşlardır. Kaldı ki yine aynı yayının 280. sayfasında Kürdistan ifadesi vardır.” (1) Buna benzer şimdiye kadar sansürlenen eserlerin ifşası bu yazının gündemidir.
Paulo Coelho’nun “11 Dakika” romanı
Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun “On Bir Dakika” isimli kitabını Saadet Özen, 2004'te Can Yayınları için Türkçeye çevirmişti. Romanın 38. baskısında, okuyucuların ifşa ettiği sansürü duyduk, gördük.
Okuyuculardan gelen tepkiler, Twitter üzerinde “Kürdistan” isminin sansürlendiği asıllarıyla beraber paylaşıldı. Bunun üzerine Can Yayınları’nın sahibi Can Öz, kitapları geri toplatıp ve yeni baskılarda düzelteceğini açıklamıştı hemen. Tabi 43. baskı dahi, bu sansür devam etti. 44. baskısında düzeltildi mi bilmiyorum.
Söz konusu tahrif edilen romanın, Harper Collins Publishers’in 2014 yılında yayınladığı kitabın 62. sayfasında orijinal kısmı şöyledir: “She went to an internet cafe and discovered that the Kurds came from Kurdistan, a non-existent country, now divided between Turkey and Iraq.” (2)
Paulo Coelho’nun orijinali Portekizce olan kitabının ilgili bölümünde ise: “Entrou em um cybercafé e descobriu na internet que as curdos vinham do Curdistão, um país inexistentex hoje dividado entre a Turquia e o Iraque” diye geçer. (3)
Romanın tahrif edilen ilgili kısmının çevirisi şöyle olmalıydı: “O (Maria) bir internet kafeye gitti ve Kürtlerin, Kürdistan’dan, şu an Türkiye ve Irak arasında bölünen, var olmayan bir ülkeden olduklarını keşfetti.” (4)
Çevirmen Saadet Özen ise Türkçeye çevirdiği kısmı şöyledir: “Maria bir internet kafeye girdi, internette Kürtlerin Ortadoğu’da yaşadığı yazıyordu.” Çeviride ayrıca Kürdistan’ın Türkiye ve Irak arasında bölündüğünü belirten kısım da sansürlenmiş. (5)
Daha sonra Saadet Özen kendini savunarak şöyle açıklamalarda bulundu: “Hiçbir kelimeyi bilerek sansürleme hakkını bugüne kadar kendimde görmedim.” Daha sonraki twitlerinde “ne bulduysam onu çevirdim” diyordu. Tüm açıklamaları twitterda duruyor. Okuyabilirsiniz.
Salman Rushdie’nin “Floransa Büyücüsü” romanı
Salman Rushdie'nin “Floransa Büyücüsü” isimli romanında “Kürdistan” kelimesi Türkçe çevirisinde sansürlendi.
2009’da Can Yayınları tarafından basılan ve Begüm Kovulmaz’ın çevirisi ile basılan kitabın 12. baskısında, 121. sayfada, İngilizce orijinalinde geçen “Kürdistan” kelimesi yerine “Kürtlerin yaşadığı topraklar” diye çevrilmiş.
Floransa Büyücüsü’nün İngilizce basımı şöyledir: “After the sack of Tabriz, Selim wanted to stay in the Safavid capital for the winter and conquer the rest of Persia in the spring, but Argalia told him that the army would mutiny if he insisted on this. They had won the victory and annexed much of eastern Anatolia and Kurdistan, almost doubling the size of the Ottoman empire.” (6)
Ancak Türkçe çevirisi şöyle basılmış: “Tebriz yağmalandıktan sonra, Selim kışı Safevilerin payitahtında geçirmek ve baharda sefere çıkarak İran'ın geri kalanını fethetmek istedi, fakat Arkaliya, Padişah’a askerlerin isyan edeceğini anlattı. Büyük bir zafer kazanmış, Doğu Anadolu'yu ve Kürtlerin yaşadığı toprakların büyük bölümünü ilhak etmiş, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını neredeyse iki katına çıkarmışlardı.” (7)
Eric-Emmanuelle Schmitt’in “Oscar Ve Pembeli Meleği” romanı
Tahribata uğrayan eserlerden bir tanesi olan Fransız yazar Eric-Emmanuelle Schmitt’in “Oscar Ve Pembeli Meleği” romanıdır. Fransızcadan Türkçeye tercüme edilirken sansürden payını almış olduğunu öğrendik, bir müddet sonra.
Eski ismi Bilgi Kültür Sanat Yayınevi olan şimdiki Bilgi Yayıncılık tarafından 2004’te Bahadırhan Bozkurt tarafından Türkçeye çevrilmiş. Yayına hazırlayan ise, Ahmet Nuri Yüksel.
Kitap mektuplardan oluşuyor. Yedinci mektuba gelince, çevirinin kokuşmuşluğuna rastlıyoruz. Kitabın Türkçeye yanlış çevrilmiş hali, yedinci mektubun üçüncü pasajının çevirisi şöyledir: “Bana daha ne getirmiş olabilirlerdi? On sekiz bin parçalık yapboz mu? Sanskritçe kitaplar mı? Bir kutu kullanma kılavuzu mu? Sağlıklı olduğum zamanlardan bir portremi mi?” (8).
Ana dilindeki Fransızca yazılmış hali de şöyledir: ”Qu’est-ce qu’ils allaient m’offrir encore? Un puzzle de dix-huit mille pièces? ‘Des livres en kurd e’? Une boîte de modes d’emploi? Mon portrait du temps que j’étais en bonne santé?” (9)
Olması gereken Türkçe çevirisi ise şöyle olmalı: “Onlar bana başka ne teklif edeceklerdi? On sekiz bin parçalık bir yapbozu mu? Kürtçe kitapları mı? Bir talimat kutusu mu? Sağlığımın iyi olduğu zamanlardaki portremi mi?”
Elif Şafak’ın “On Dakika Otuz Sekiz Saniye” romanı
Elif Şafak’ın 2019 yılında Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan “On Dakika Otuz Sekiz Saniye” romanında Kürtler ve Ermenilerle ilgili ifadelerin sansürlendiği ortaya çıktı.
Akademisyen ve çevirmen Mehmet Fatih Uslu, romanın İngilizceden Türkçeye çevrilirken Kürtlerle ve Ermenilerle ilgili ifadelerin değiştirildiğini şöyle açıklıyor: “Elif Şafak’ın son romanı On Dakika Otuz Sekiz Saniye’nin İngilizce ve Türkçe versiyonlarını karşılaştırarak okuyunca tuhaf sansürler gördüm. Örneğin İngilizcedeki ‘Kurdish insurgents’ (Kürt asiler) ifadesi düşmüş, yerine bunu ima eden upuzun bir ifade gelmiş. ‘Kurdish film director’ Yılmaz Güney, ‘dünyaca ünlü yönetmen’ olmuş. Ve Ermenilerin hayatta kalma umudu pek olmayan Der Zor’a sürüldükleri yönündeki ifade Türkçe baskıdan çıkarılmış.”
Devamında da şöyle diyor: “İyi niyetle yazarın Türkiye’de kendini hukuki süreçlerden korumak için bu yolu seçtiği düşünülebilir. Ama benim kanaatim, Şafak için hâlâ en büyük pazar olan Türk okuru ‘ürkütmemek’ için bu yolu seçtiği. Yani meselenin özü ticari görünüyor.” (10)
Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanı
Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanı 1922’de Vakit Gazetesi tarafından tefrika edilir. Daha sonra 1935 yılında Latin alfabesine geçildikten sonra yapılan baskılarda, bazı cümleler çıkarılır bazı ifadelerin değiştiğini görürüz.
Çıkarılan cümlelerden birisi de “Kürdistan” adı geçtiği için, şu cümle daha sonraki baskılardan çıkarılır: “Nizameddin Efendi artık bir daha İstanbul’a dönmemiş, altı sene diyar diyar bütün Kürdistan’ı, Irak’ı, Arabistan’ı dolaşmıştı.” Romanda “Kürdistan” geçen cümle, sonraki baskılarda şöyle değiştirilir: “Artık bir daha İstanbul’a dönememiş, Diyarbakır’dan Musul’a, Musul’dan Hanıkın’a, oradan Bağdat’a, Kerbela’ya geçmiş.” (11)
Nereye kadar sansür
Sansüre uğrayan bu gibi başka kitaplar da vardır. Tabii daha haberimizin olmadığı ve bilemediğimiz birçok romanda, birçok şiirde bu sansürün yapıldığına eminim. Yayınevleri veya çevirmenler bunu bilmezler mi bir gün ifşa edileceğini. Sansür için kim çalışıyorsa böyle bir işten utanmalıdır.
Neticede, teknoloji devrimiyle geçmişten günümüze kadar gelişerek ve çeşitlenerek; modern iletişim araçları, sosyal medya, teknoloji, internet, TV ve e-posta, tüm bu araçlar sansürü zayıflattı ve işe yaramaz hale getirdi.
İroni şu ki, otoriter ve totaliter rejimler edebiyatı sansürlemekle, ona ek bir çekicilik sağlar her zaman. Kitabın yasaklanması ya da yapılan sansür kitaba karşı ilgi yaratır ve konu bahsi çalışmayı daha popüler hale getirmeyi sağlar.
(ÖÇ/EMK)
Dipnotlar:
1) Paulo Coelho, Eleven Minutes, Harper Collins Publishers, 2014, s. 62
2) Paulo Coelho, 11 Dakika, çevirmen Saadet Özen, Can Yayınları, 2020, s. 68
3) Salman Rushdie, The Enchantress of Florance, Random House, 2008, s. 121
4) Salman Rushdie, Floransa Büyücüsü, çevirmen Begüm Kovulmaz, Can Yayınları, 2009
5) Eric-Emmanuel Schmitt, Oscar ve Pembeli Meleği, çevirmen Bahadırhan Bozkurt, Bilge Kültür Sanat (Bilgi Yayıncılık), 2004, s. 51
6) Elif Şafak, On Dakika Otuz Sekiz Saniye, Doğan Kitap, 2019
7) Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu, Vakit Gazetesi, 1928, s. 13
Kaynaklar:
1) M. Xalid Sadînî, “Dünyanın en zor işi; Türkiye’de Kürt olmak”, Independent Türkçe, 22-07-2019
2) Murat Bayram, “Can Yayınları ‘Kürdistan’ Geçtiği İçin Sansürlenen Kitabı Toplatıyor”, Bianet, 14-07-2019
3) “Can Yayınları Coelho’nun ‘11 Dakika’ romanını ‘Kürdistan’ hatası nedeniyle toplatacak”, Euronews, 15-07-2019
4) Murat Bayram, “Can Yayınları ‘Kürdistan’ Geçtiği İçin Sansürlenen Kitabı Toplatıyor”, Bianet, 14-07-2019
5) “Can Yayınları, Paulo Coelho'nun kitabını pazartesi günü toplatıyor”, Duvar, 13-07-2019
6) “Can Öz’den ‘Kürdistan’ sansürü açıklaması: Olur mu öyle saçmalık, hemen toplatıp düzeltiyoruz” Duvar, 24-07-2021
7) “Can Öz’den ‘Kürdistan’ sansürü açıklaması: Olur mu öyle saçmalık, hemen toplatıp düzeltiyoruz” Duvar, 24-07-2021
8) Adem Yıldırım, “Kürtçe, Sanskritçe değildir” Duvar, 20-02-2021
9) Adem Yıldırım, “Kürtçe, Sanskritçe değildir” Duvar, 20-02-2021
10) “Elif Şafak kitabının çevirisinde Kürtler ve Ermeni sansürüne onay mı verdi?” Kronos, 09-08-2021
11) M. Xalid Sadî