Sansürün ne olduğuna dair bilgimin şekillendiği dönemlerde, kafamda sansür kurumları için de bir imaj oluştu. Kafamdaki sansürcü imajı, bodrum katlarda, gün ışığı görmeyen yerlerde, dehlizlerde gizli gizli bir araya gelen kara gözlüklü, bond çantalı, yıpranmış siyah elbiseli, boyasız ayakkabılı ve özellikle özgüvensiz tavırlara sahip tiplerden oluştu. Dışarıda kaygılı ve çekingen olan bu şahıslar, çalışma odalarına girdiklerinde saldırgan, bilgiç ve gücün keyfiliğinde kesip biçen birer diktatöre dönüşüyorlar. Sansür kurullarının bu imajı bende, o gün bugündür değişmedi.
Devlet görevlisi olmalarından kaynaklanan otoriterlikleri bir tarafa, onları görevlerinde kat be kat otoriter kılan asıl etmen, toplumun ahlakını korudukları inancıyla hareket etmeleridir. Bu göreve neredeyse ilahi bir değer atfettiklerinden olacak, işlerini ibadet ediyormuş gibi huşu içerisinde yaparlar. Makası, kalemi, boyayı, siyah bandı bir silah gibi kullanırlar. Bu araç/gerecin yetersiz kaldığı yerde ise, ateş onlar için nihai çözümdür: Yakarak imha!
Toplumun örfü, adedi ve ahlakı gibi alanları, sanatı değerlendirme ölçütü olarak kullanma saçmalığı, tam da bir siyasi konudur. Siyaset, ideoloji ve ahlak adına sanata müdahale eder. Siyaset, müdahalede farklı yollar kullanmakla birlikte, asıl olarak sansür kurumlarını devreye sokar. Sanata müdahale eden siyaset de, onun sansür kurumları da ceberuttur, toplumun baş belasıdır!
Ahlak mühendisleri son olarak John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" kitabına el uzattılar. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu bu kitabı sakıncalı bularak sansürlenmesini istemiş. Hani derler ya, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi!
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu kuruyor. Bu komisyon ise, İzmir İl Milli Eğitim Şube Müdürü Mehmet Ceran, Konak Hâkimiyet-i Milliye İlk Öğretim Okulu Müdürü Tarık Uğur, Konak Mithatpaşa Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Edebiyat Öğretmeni Faruk Öz, Gaziemir Kipa 10. Yıl Lisesi öğretmeni Hüseyin Helva ve Buca 85. yıl Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Cihan Celep'ten oluşuyor. Bu öğretmenlerden ikisi ise edebiyat öğretmeni! Sansürlenmesini istedikleri kitap ise, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 100 Temel Eser listesinde yer alıyor. Bu kurulun isimlerini yazmak çok da gerekli değildi, ama bu kurulun, kraldan fazla kralcı olduğunun bilinmesini istedim. Belki bununla övünürler ya da yerinirler!
Ahlak ve edebiyat
Toplumun ahlak mühendisliğine soyunmuş bu kurulun kararı bizzat kendilerinin edebiyattan anlamadıklarının bir göstergesidir. Daha kötüsü ise, sansür talebini dayandırdıkları ahlak kavramını da bilmiyorlar. Ahlakın mutlak ve evrensel olduğunu sanıyorlar ve kendi öznel normlarıyla bir ahlak tanımlıyorlar. Bunun böyle olduğunu, kitapta sansürlenmesini istedikleri bölümlerden anlıyoruz. Nasıl davranılması gerektiği bilgisi ile nasıl davranıldığı gerçeği arasındaki farkın bile farkında olmayan bu kurul, edebiyat yoluyla ifade edileni yok sayıyor. Onun yerine kendi özneliyle şekillendirdiği nasıl davranılması gerektiği bilgisini geçirerek, edebiyata don biçmeye çalışıyor! Bu izafiyeti, mutlak bir olgu olarak bize dayatıyorlar.
Ahlaklı olan nedir?
Zararlı neşriyat nedir?
Bütün bunlar siyasetin kendi meşrebince sanata müdahalesinin dayanak olarak kullandığı alanlardır. Hâlbuki sanatın tek ölçütü estetiktir! Müdahaleci siyasetler estetiği tartışamayacakları için (Gerçekten de sansürcüler, felsefi ve estetik bilgilerden yoksundurlar. Ve yoksun oldukları ölçüde de, sanata karşı saldırgandırlar) ahlak gibi, gelenek gibi avamın genel desteğine mazhar alanlardan taarruza geçerler. Bu saldırıdan da en çok edebiyat ve sinema yara almıştır.
Fareler ve İnsanlar
"İnsanlar ve fareler hiçbir zaman hayallerini gerçekleştiremez" sözünden hareketle, "Fareler ve İnsanlar" romanını yazan Stienbeck'in bu romanı kısa ama çok değerlidir. Roman, yalnızlık çeken insanların hayatını etkileyici, duygulu bir şekilde ve fedakârlığı, insani olanı öne çıkararak anlatır. İnsan ilişkilerini gerçekçi olarak işler ve dönemin Amerikan toplumundaki ırk ayrımcılığına da dikkat çeker.
Zeki ve ufak tefek George ile akli dengesi bozuk, güçlü ve iriyarı Lennie'i, çiftliklerde iş arayan iki dostturlar. Bir çiftlikte iş bulurlar ve orada başlarına gelenlerin konu edildiği roman, çok acı bir sonla biter. Romanın konusunun mekânı her ne kadar bir çiftlikten ibaret olsa da ve olaylar kısa bir zaman diliminde geçse de; yine de romandan 1929 bunalımını yaşamış Amerikan toplumuna dair genel görüşler edinmek mümkün.
Romanda yalnızlık ve dostluk teması işlenir. Roman kahramanları kimi zaman cinselliğe ilişkin açık, doğrudan konuşmalar yaparlar. Bu bölümler son derece azdır. Ve sansürcülerin sopa salladığı bölümler, bırakın romanın temasını zedelemeyi, tersine, olay örgüsünü sağlam kılan ve roman estetiğine katkılar sunan bölümlerdir. O bölümler olmazsa, o çevredeki hayat ve o hayatın insanları eksik anlatılmış olur. Öyle bir eksiklik ise, romanı silikleştirir ve anlam kaybına uğratır.
Fareler ve İnsanlar romanı, dünyada ve ülkemizde en çok okunan kitaplardan biridir. İlk defa 1937 yılında Amerika'da yayınlanan eser, ülkemizde 1945 yılında Milli Eğitim Basımevi'nce yayınlanır. Bugüne dek çeşitli yayınevlerince onlarca baskı yapar. Kitap defalarca tiyatro ve sinemaya uyarlanır.
Tabi bütün bu olanların iktidarla doğrudan bir ilişkisi var! Sansürcülerin gerekçeleri iktidarların niteliğine göre değişir ama sansürcülerin işlevi her dönem aynıdır: Özgürlüğe ve güzelliğe düşmanlık! (HŞ/HK)