"Aşkera dibe
Dayikbûna berxê mê û nêr
Vê carê nabe ji bona kêr"
Ciwan dengê bêdengiyê ne /Hamit GEYLANİ
Öncelikle dışarıdan ana binanın yaya ve araç girişlerini demir korunaklardan oluşmuş bir blokajla çepeçevre kuşatan noktayı geçmek zorundasınız.
Tek kişinin ancak geçeceği bir güvenlik koridorundan, üzerinizdeki bozuk para, anahtar ve cep telefonu dâhil bütün mekanik kullanıcıları bir güvendiğinize bırakıp Adliye ana binasının giriş kapısına üst aramasından geçirilip alınıyorsunuz.
Sonra bina girişinde, bu kez elektronik aramadan geçirilerek, Adliye binasına girebiliyorsunuz. Uygulama 18 Ekim 2010 gününden beri tatil günleri hariç devam eden KCK Duruşmaları nedeniyle Diyarbakır Adliyesinin artık gündelik rutini.
Adliyede sol tarafta duruşma salonlarının olduğu bölümle, sağ taraftaki avlu bölümünün bulunduğu noktaya konumlandırılan KCK duruşmaları için yaptırılan "özel" duruşma salonunun giriş bölümü arasına yine bir güvenlik koridoru oluşturulmuş.
O gün ağır cezada Ferhat Tunç'un 2009 Eruh-Çırav Festivalinde yapmış olduğu konuşmadan dolayı "Örgüt üyeliğinden" yargılandığı ve 15 yıl hapsinin istendiği davanın altı aydır süren üçüncü duruşması var.
Avukatlar ve Ferhat dâhil herkes yaşanan "süreç" nedeniyle davanın bir sonraki duruşmaya erteleneceği beklentisinde.
Duruşma başlar başlamaz savcı bilirkişi raporları incelemesi sonrası "maddi delillerin oluşmaması ve sanığın beklentilere yanıt olsun diye anılan konuşmayı yaptığı, ayrıca konuşmasında 'sanatçı hassasiyeti' gösterdiği" gerekçesiyle beraatını talep edince sanatçı hassasiyeti kavramı üzerine biz izleyiciler bölümündekilerin yüzlerinde tatlı bir tebessüm.
Yanımda oturan Kemal Bülbül ve Mihdi Perinçek ile bakışıp, sanki sözleşmiş gibi "Aynı hassasiyeti siyasetçilere de gösterseler ya!" diyoruz.
Karar için kısa bir ara veriliyor. Sonra beraat kararı Ferhat'a hâkim tarafından alenen tebliğ ediliyor.
Dayanamayıp kapıdan içeri doğru birkaç adım atıyor ve bir izleyici olarak savcıyı sadece kullandığı sanatçı hassasiyeti ifadesinden dolayı cesaretlendirmek için kutluyorum. Şaşırıyor...
Sonra adliye koridorunda bu kadar kısa süren ve beraatla sonuçlanan duruşmanın kritiğini yapıyoruz. Ve hemen karşı salondaki Kürt siyasetçilerinin KCK duruşmasını izlemek için listeye isim yazdırma telaşına düşüyoruz.
Beklenen KCK duruşması bir süre sonra başlıyor. Ve onun da kararı kısa ve kesin: Anadili Kürtçede savunma yapmak üzere "sanığın" ağzından çıkan ilk birkaç Kürtçe kelimeyi "susturma" ve ardından "Sanıklar savunmaları için bilinmeyen bir dille konuştular" ifadesi ile duruşma erteleniyor.
Şimdi yaklaşık on gündür, devletin yargı kurumları ve şahsiyetlerince, milyonlarca Kürt insanının binlerce yıldır konuştuğu Kürtçe dilinin "bilinmeyen dil" olarak addedilişi üzerinden "gerginleşen" hali pür melal, ülke gündemini belirliyor.
Ey devletlû devlet erkânı, şöyle bir silkinin ve kendinize gelin.
Öğrenin artık şu bilinmeyen dediğiniz dili!
Çocukken bir tekerleme paylaşırlardı; Gel-Were, Git-Here, Eşek-Ker'e, Kapı Der'e, ...
Bakınız bu kadar "kolay!" işte, üstelik ilk dört kelimeyi şimdiden öğrendiniz bile, emin olun gerisi gelir...
Hem ayet-i kerime gibi başucunuzda asılı değil mi?
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek çok ayıp...(ŞD/EÖ)