Fotoğraf: csgorselarsiv.org/Serra Akçan
Üniversitelerin açılmasına az bir zaman kala, akademideki eşitlik mücadelesini de hatırlatmak farz oldu.
Hatırlarsanız, 2019 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini durdurdu, Tutum Belgesini web sitesinden kaldırdı. Tutum belgesi özetle, Yükseköğretim kurumlarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temel bir problem olarak mevcut olduğundan hareket ederek çalışmalar yapacaktı.
Sadece kadınların değil, LGBTİ+’ların da üniversitelerdeki güvenliği için elzemdi. Ancak artık yok ve üniversitedeki öğrenciler özellikle erkek şiddeti konusunda bir dizi ciddi problem yaşamaya devam ediyor.
Akademide kadın öğrencileri, çalışanları, öğretim üyelerini erkek şiddetinden koruyacak mekanizmalar yeterli olmadığı gibi şiddetin cezalandırılmadığını veya bu konudaki şikâyetlerin sürüncemede bırakıldığını da biliyoruz.
Mesela Bilkent Üniversitesi’nde yakın zamanda yaşanan bir erkek şiddeti vakası, akademide erkek şiddetine karşı kadınların yalnızlaştırılmasının bir örneği, tersinden bakacak olursak bu aynı zamanda fail ve potansiyel faillerin de cesaretlendirilmesine bir örnek.
Bilkent Üniversitesi'nde kadına şiddeti iddiası
Hemen konuyu özetleyeyim.
Bilkent Üniversitesi’nde kadın öğrenci* aynı üniversitede öğretim üyesi olan erkek akademisyen C.O.’nun, kendisini sistematik olarak darp ettiğini açıkladı. Darp raporu da aldı. Üniversite C.O. hakkında idari soruşturma başlattı. Öğrenci bununla da yetinmedi hakkını aramak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na da başvurdu.
Soruşturma sonrasında yazılan iddianameye göre akademisyen C.O., 7 Şubat’ta “basit yaralama” suçunu işlediği için hakim karşısına çıkacak.
Türkiye’nin muhtemelen en pahalı ve akademik anlamda da başarılı üniversitelerinden birindeki öğretim üyesi kadın öğrencisine şiddet uyguladığı için yargılanacak. Yargılama sürerken, bu kişi okuldan uzaklaştırıldı herhalde diye düşünebilirsiniz. Ama hayır öyle olmadı, bu yıl kendisine yeni bir ders daha açıldı.
Kadın öğrenci, bu durumu sorduğunda soruşturma komisyonu öğrenciye “gönül rahatlığıyla”, “Sana şiddet uyguladı ama başka bir öğrenciye uygulayacağını düşünmüyoruz” diyor.
Ayrıca şunu da hatırlatmam gerekiyor ki Nisan’da açılan soruşturmada bu erkeğe okul disiplin cezası veriyor. Ayrıca kadın öğrenci mahkemeden uzaklaştırma kararı da çıkarmış. Tüm bu kararlara rağmen erkek öğretim üyesi akademik hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edecek.
Okul yönetimi ortada bir sorun olduğunun farkında, hatta ortada bir erkek şiddeti sorunu olduğunun farkında ancak bu sorunu çözmek yerine erkek öğretim üyesini cesaretlendirmek istercesine kendisine yeni ders açılıyor. Kadın öğrenci ise bir hayli üzgün ve öfkeli. “Başka öğrenciye yapacağını düşünmüyoruz derken, bana yapılanı normal mi karşılıyorlar?” diye soruyor.
Öğrenci üniversite yönetimi ile bu konuda çokça tartıştı, mücadele etti ancak, bir sonuç alamadı. Anladığım kadarıyla okulda bu konuda bir sessizlik hakim.
Taraflar, 7 Şubat’taki davayı bekliyor. Öğretim üyesi ceza alırsa da almayıp beraat ederse de haberini yazacağım.
Bu ülkede kadın olan herkes bilir ki “Sana şiddet uyguladı fakat başkasına yapmaz” cümlesine inanan kadın var mı merak ediyorum.
TIKLAYIN - Akademide Cinsel Saldırıda Dünya Ülkeleri Ne Durumda?
TIKLAYIN - YÖK, "Cinsel Saldırıdan" Yargılanan Akademisyeni İhraç Etti
(EMK)